46 Yok Olan: "Belki de bazı sınırlar hiç zorlanmamalı.."

Dear Akar, we have a little problem*
Ranini

Nunova Film, "Biz alternatif bir hikaye planlıyoruz, ne dersiniz?" dediğinde kanalın kapısını -Erdal Beşikçioğlu'na dolayısıyla da bu yeni oluşuma- koşulsuz açan Star Tv'yi kutlayarak lafa başlayayım. Sonra da "neden bu kadar geç saatte yayınlanıyor?" sorusuna cevap vereyim: Hikaye içeriği ve iştigal alanı sebebiyle PT1 ya da PT2'de huzur içinde yolculuk edemezdi. Malum RTÜK diye bir denetim mekanizması var. Henüz "aile birliği, toplumsal yapı, genel ahlak" ve benzeri gerekçelerle yeterince can sıkmadı ama eli kulağındadır, yakında gık diyene kesilen dev cezaları duyacağız. Neyse..

60 dakika dizi yazmak da bir antreman işi. Muhtemelen artık ülkemiz semalarında kalem oynatanlar 140 dakika top çevirmekten kelli kısa yazma hasletlerini yitirdi, yeniden kazanmaları biraz zaman alacak. Çok yetkin ve sevdiğim bir kalem olmasına rağmen (işi kağıt üzerinde görmedim amma) Ercan Mehmet Erdem de 46 Yok Olan'ın ilk bölümünde 30 dakika top çevirdi. Yoksa kardeşini hayata döndürmek için oldukça kabarık varlığını "araştırmaya" yatıran genetik zeka, neden pejmurde tasarlanmış partilerde kötü figürasyon peşinde koşturarak çare arasın ki? Peşinden gelen yemekli "amca" sahneleri filan. Hatırlamak gelmiyor içimden... Neyse ki bölüm son 30 dakikasında şaha kalktı ve nefes almadan izlediğim görsel anlatım zekası içeren sahneler eşliğinde finale yürüdü.

Odada gözünü açan Murat Günay yüzüne vuran ambulans ışığını görünce, "Dayı bi' dur, burada güzel kafalar var" demedim değil. Tıpkı annenin yüzündeki kötü plastik makyaja o ışıkla, o kadar yakın girerek kendine gol atan rejiye, alt yazılarda yaptığı korkunç imla hatalarına; kötü aksanlı, Google Translate İngilizcesi ile konuşan figüranlarla yola çıkılmasına şaşırdığım gibi... Detay candır, bir dünyanın kalitesini ve inandırıcılığını teferruat diye ötelenenler oluşturur. İşbu aşamada özensiz diyalog yazıldığını da düşünmek istemiyorum. Belki çekerken bir sıkıntı olmuştur demek, öyle düşünmek istiyorum. Nedir bu özensiz detaylar diye çok merak eden varsa Yılansı Ekşiciler tek tek listelemiş, gider okursunuz.

Oyunculuklara gelince, değerlendirmek için bütün kadroyu yan yana görme hakkımı kullanmak istiyorum. Zira ilk bölüm akılcı davranılarak tek kişilik show olarak şekillenmiş. Doğru da olmuş. Zira Erdal Beşikçioğlu hemen her kesimden seyirciyi kendine baktıracak ışığa ve karizmaya sahip bir oyuncu. Oyun gücü konusunda da tek lafım yok. Sahnede 10 kaplan gücünde, bir kere izleseniz meftun olursunuz. Lakin ekranda canlandırdığı karakterler hakkındaki fikrimi de bir diğer yazıya saklamak istiyorum, izninizle. 

Özetle, 46 Yok Olan ilk bölümün kaldığı yer bağlamında hikayesini haftaya da merakla izleyeceğim bir açılış yaptı. Unutmayalım ki projenin, kapısını açtığı her işi özenle kollayan, arkasında duran, başka kanallarda olsa çoktan bileti kesilecek işlere bile 13-15 bölüm kredi tanıyan bir kanalda olması da büyük bir şanstır.

Emeği geçen herkesin gönlüne bereket.  İzleyeni bol olsun..


*Başlıkta hata varsa kusura bakmayın zira ben de Google Translate kullandım.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER