Global Agency'nin kurucusu ve yöneticisi olan İzzet Pinto, The Legend formatını ve şirketin geleceğini World Screen ile konuştu. Türk dizilerinin Latin Amerika'daki başarısından ve bir sonraki hedefin Avrupa olduğundan bahsetti.
● Global Agency'nin büyümesini tetikleyen nedir?
Öncelikle bunun bir hayalin gerçekleşmiş hali olduğunu söylemeliyim. Bu noktaya gelebileceğimizi tahmin etmiyorduk. Şahane bir on sene oldu. Henüz on sene tamamlanmadı ancak olmak üzere... Bu konuda oldukça iyi hissediyorum. Bence birçok şirketin büyümesine neden olan üretilen içerikler oluyor. Bence bizim için durum biraz farklı. İçerik ve başarılı stratejiler bir arada. Bu ikisinin büyümemize büyük bir katkısı olduğuna inanıyorum. Böylece insanların dikkatini çekebildik.
● Bağımsız bir şirket olarak kalmanın avantajları ne?
Bunun bizim en güçlü yanlarımızdan biri olduğuna inanıyorum. Büyük şirketler birbirleriyle çalışamıyor ancak biz istediğimiz firmayla birlikte çalışabiliyoruz. Bu da büyük bir avantaj. Bağımsız olmanın diğer iyi noktası da kimseden izin almak zorunda olmamak. Bu içlerinden en iyisi. Eğer yarım milyon dolarlık bir parti düzenlemek istersek, bunu yapabiliriz. İzin almamıza gerek yok.
● The Legend konsepti nasıl ortaya çıktı?
On senedir sektörde olmak müşterilerin ve izleyicilerin ne istediğini anlamamıza yardımcı oldu. Bu da oldukça önemli. Bu ikisini bir araya getirebilmek gerekiyor. Seyircilerin sevdiği ancak reklam değeri olmayan bir fikir bulduğunuzda sektörün dışında kalırsınız. Beş ay önce şahane bir fikir buldum, daha da geliştirdim ve bir pilot bölüm çektik. Böylece The Legend ortaya çıktı. Daha şimdiden 18'den fazla ülke formatla ilgileniyor ve bu da çok heyecan verici.
● Format yaratma işine odaklanmayı düşünüyor musunuz?
Benim en büyük tutkum format yaratmak. Format yaratırken bazen diğer yaratıcı isimlerle birlikte çalışıyorsunuz. Gerekli durumlarda fikri paylaşıyorsunuz. Buna da açığım çünkü formatın yüzde yüzüne sahip olmamıza gerek yok. Özellikle de format bir revizyon gerektiriyorsa... Her zaman fikir almak isterim. Son birkaç yıldır daha yaratıcı hale geldiğimi düşünüyorum. Başkalarıyla birlikte en iyi sonucu alabiliriz.
● Latin Amerika'da Türk dramalarının satışı nasıl gidiyor?
Beş ya da altı sene önce insanların bana neden Latin Amerika pazarına girmediğimizi sorduğunu hatırlıyorum. Sabırlı olun, gireceğiz diyordum. Sonra aniden bunu iki sene önce başardık. Her şey Şili ile başladı. Binbir Gece gerçekten de büyülü bir dizi. Hangi pazara girerse girsin büyük bir hite dönüşüyor. Burada da aynısı oldu. Elbette şaşırmadım. Şili'deki başarıdan sonra diğer ülkeler de bu fikre açık hale geldi. Kolombiya, Arjantin, Brezilya... Türk dizileri bu ülkelerde bir numaraya oturdu. Ardından herkes Muhteşem Yüzyıl'ı almaya başladı. Ardından Paramparça... Tüm bu diziler satılmaya başladı. Hepsi iyi işler olduğundan da başarı elde etti. Ancak burada hatırlatmak gerekiyor ki tüm Türk yapımları bu kadar başarılı değil. Bu konuda seçici olmak gerekiyor. Bu oldukça büyük bir sektör. Farklı yapımlar mevcut. Ancak şirket olarak müşterilerimi memnun etmeye çabalıyoruz. Bu strateji sebebiyle tüm dizilerimiz Latin Amerika'da hit oldu.
● Peki ya Avrupa?
Bir sonraki amacımız Almanya, İtalya, Fransa, Portekiz gibi pazarlara girmek. Bunu belki de Portekiz'den başlayacak başarabiliriz. Onlar da Binbir Gece'yle oldukça ilgililer. Eğer haklarını alırlarsa başarısıyla ilgilerini çekeceğiz. Böylece diğer diziler de satılmaya başlayacak. Bunu baz alarak diğer ülkeler de dizileri almaya başlayacak. Kısa bir zamanda hepsinin olacağına inanıyoruz. İki sene içinde bunu halledebileceğimizi düşünüyoruz.
● Önümüzdeki senede neye odaklanmayı düşünüyorsunuz?
Dramalara odaklanacağız ancak aynı zamanda şirket olarak büyümeye de ağırlık vermek istiyoruz. Birkaç sene önce sadece iki kişiydik. Giderek büyümeye devam edeceğiz. Bir diziyle başlamıştık, şimdi bu rakam 140. Amacım 50 kişilik bir kadroyla 200 seçilmiş proje sahibi olmak, büyümeye devam etmek. Büyürken daha fazla format yaratmak ve namımızı duyurmak.
● Bize yapacağın TED konuşmasından bahsedebilir misin?
Bu benim için büyük bir onur. Oldukça heyecanlıyım. Beni Türkiye'deki en yaratıcı 50 insandan biri olacak seçtiler. Ardından TED benimle irtibata geçip 5000 kişiye yapılacak konuşmaya dair fikri sundu. 5000 kişinin önünde konuşmayı düşünmek beni biraz tedirgin ediyor. Ancak notlarımı almaya başladım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.