Moda dediğin
Pazarlama
sistemi, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamaları için alternatifler sunma mantığı
üzerine kurulmuştur. Bu mantığın dışında bir istisna vardır ki "ihtiyaç" olmanın ötesinde “arzu”ları esas alır: Moda
Moda, aslında ihtiyaç
duymadığınız bir ürünün arzulanmasını sağlar ve ihtiyacınız varmış gibi
algılanmasına yol açar. Moda yok sayamayacağını arzular yaratır. "Tam da bunu
arıyordum” derken buluverirsiniz kendinizi. Verilen mesaj nettir: “Dış
görünüşünüzü değiştirirseniz, modunuz, yani duygu durumunuz da değişir.”
İçsel
değişiminizi yansıtmanızın en iyi yolu, dışsal değişiminizdir. Tek amaç, olduğunuz gibi değil, olmak istediğiniz gibi algılanmak. Giyim kuşamınızla sergilediğiniz
sosyal ortamınızdaki kimliğiniz, giydiğiniz markanın temsil ettiği kimlikle eş
değer görülür desek, yanlış olmaz.
Bir marka söz konusu ise, o markanın bir uzantısı
gibi algılanmak istersiniz. Markalı ürünler bir
aidiyet bildirir ve egonuzu bir tür "üstünlük" etiketiyle besler. Bu nedenle
“Satın alma yolculuğu, markaların cazip teklifleriyle insanların psikolojik
zafiyetlerinin buluştuğu ilginç bir yolculuktur.”
Yazı devam ediyor...