Sete ilk girdiğimizde rejiye uygun bir zamanda Mehmet Hoca'nın yanına gitmek ve çekimi izlemek istediğimi söylemiştim. Haber geliyor, "Bu sahneden sonra müsaitiz, buyursun." diye. O sahnenin bitmesini beklerken prodüksiyon ekibiyle sohbete oturuyoruz. O sohbette ekibin çaycısı İsmail'in bir Youtube fenomeni olduğunu öğreniyorum. Figüran ihtiyacını nasıl gideriyorsunuz diye soruyorum ve Mayadrom Ajans'ın Bodrum'a geldiğini öğreniyorum. Bütün Bodrum halkı potansiyel yardımcı oyuncu olmaya aday...

Dizi tutarsa çekim mekanlarının ziyaretçi istilasına uğraması da çok mümkün. İstanbul'da iş çekmekten çok daha kolay Bodrum'da olmak. "Horoz sesine alışırsan." diyor biri, gülüyoruz. O ana kadar duymadığım horoz ötüşü kulağıma yapışıp kalıveriyor. Akşam topluca yemek yenilecek. Habertürk'ün televizyon yazarı Mustafa Doğan'a sürpriz bir doğum günü hazırlığı da var. Bodrum havasına karşı sofra kurup, pasta üfleyeceğiz. Daha ne olsun?

Sedat Hoca oleeey!

Laflarken Mehmet Hoca'dan haber geliyor. Telefonumu sessize alıp evin bahçesine konuçlanan reji çadırına giriyorum. Mehmet Ada ile tanışıklığım 2000'lerin başına kadar uzanır. Sarılıyoruz. Zaman zaman ekran işlerindeki rejisine laf etsem de, toleransını kaybetmeyen, eleştirinin kişilere değil, kurulan dünyalara söylendiğini bilen, küsmeyen biridir. Monitör başına geçtiğim anda Sedat Hoca ile göz göze geliyorum. Haydaaa! Neden kimse bana bu işin görüntü yönetmeni Sedat Yücel demedi? Hazır yeni sahne için hazırlıklar yapılıyorken benim eksenim birdenbire kayıyor. Sedat Hoca bu, en kıymetlimiz. Zeynep Günay Tan ile tanıştığım, varlığını bir hediye gibi kalbimde taşıdığım, sessiz amiral gemimiz o bizim.

Konumuz İsmail'in ikram ettiği sarmalar^^

Mehmet Hoca ve Sedat Hoca yeni tanışmış ama sağlam kaynaşmışlar. Bu kaynaşmanın Bodrum Masalı dünyasına  katkılarını ben de sizin gibi bu gece izleyeceğim. Ortak planlar yapılmaya başlanmış. Sohbet esnasında sms mesajı sesi çıkıyor çadırda.. Herkes bana bakıyor, ama karavana. Zira tecrübeliyim, sette devamlılık hatası, telefon çalması gibi durumların şakalı cezalarına karşı hazırlıklıyım. "Tüh!" diyor Sedat Hoca, "Çok güzel bir menemenci vardı." Ekip, Bodrum'da bahsedeceğiniz her şeyin "iyisi"ni keşfedecek kıvama gelmiş. "Çocuklara okul bakıyorum." diyor şaka ile karışık Sedat Hoca..

Uzun süre Su ve Ateş'in sahnesini izliyorum. Sahne sırasını bekleyen Murat Aygen ile kısa bir sohbet ediyorum. Aygen'in oyunculuğu ile müşerref olduğum Faruk Beylice'yi görmeyi bekliyorum ama, karşımda müflis ama halen iktidarını kaybetmek istemeyen hırslı baba Evren Ergüven duruyor. İşte tam bu esnada da Şevval Sam geçiyor göz hizamdan. Hakan Gence ile röportajını bitirip sete gelmiş. Uçuşan bir elbise ile rüya kızı gibi.. Timuçin Esen'e ise hiç rastlamıyorum.


Yazı devam ediyor...