Bryan Cranston, Los Angeles’da katıldığı filmin özel
gösteriminde, senaryoyu okuduğu andan itibaren rolün çok ilgisini çektiğini ve
karaktere hazırlanmak için, bol bol Trumbo’nun ses kayıtlarını dinleyip,
bulabildiği videoları izlediğini söylüyor. Karakterin belli başlı
özelliklerinin de role hazırlanmasını kolaylaştırdığını söyleyen Cranston,
gözlükleri takıp, Trumbo gibi giyinmeye başladığı anda karaktere büründüğünü
söylüyor.
Trumbo’nun “kahraman” olup olmadığı konusundaki fikrinin,
çekimlerden sonra biraz değiştiğini söyleyen Cranston, ünlü senaristin ailesini
geçindirmek için elinden ne gelirse yaptığını ve bir şekilde hayatta kalmaya
çalıştığını anlatıyor. Zaten Trumbo’nun da kahraman olmak, dönemin ilahı
addedilmek gibi bir derdi olmamış bence. Hayat standartlarını çok da düşürmeden
ailesini geçindirmeye çalışan ünlü senarist, o dönemi en az hasarla atlatmaya
çalışmış, yine de bir sene hapse girmekten kurtulamamış.
Yazarlarla ilgili filmlerin en tekrarcı ve zaman zaman
sıkıcı olabilecek bölümleri, karakterlerin klavyeleri başında tıkır tıkır
yazdığı ve yazmadan önce düşünerek sağa sola baktığı sahneler oluyor kanımca.
Bryan Cranston da kâh küvette, kâh salonda, evin dört bir köşesinde sürekli
daktiloda bir şeyler yazıyor. Gerçekten de daktiloda yazmayı bildiğini ve
çekimler sırasında çok da farkında olmadan, aklındaki düşünceleri kağıda
aktardığını söyleyen Cranston, yazma eyleminin gerçekçi görünmesi için,
rastgele harflere basmak yerine, mantıklı şeyler yazmaya gayret ettiğini
söylüyor.
Los Angeles'te düzenlenen özel gösterimden sonra Cranston soruları cevapladı
Bu gibi hikayelerin, gerçekleri anlatırken takındıkları
tavrın biraz daha eğlence ağırlıklı olmasının, daha fazla izleyiciyi sinemaya
çekeceğini ve yatırımcıların da bir şekilde paralarının karşılığını almak
istediğini belirten Cranston sözlerine söyle devam ediyor:
"
Bizim sorumluğumuz, gerçeklere
dayanan, eğlendirici ve dürüst bir hikaye anlatmak. Umuyorum bu hikaye, o
döneme dair fazla bilgiye sahip olmayan genç nesle biraz olsun ilham verir.
İnsanlar filmi izledikten sonra, eve gidip karakter hakkında araştırma
yapıyorsa, yolda filmi tartışıyorsa, ne mutlu bize.”
Filmde birçok gerçek karakterin bahsi geçiyor ve hepsinin
bir şekilde Trumbo’nun hikayesine katkısı oluyor. Sonlara doğru, genç bir
oyuncu Trumbo’nun evine gelir ve çekilmekte olan bir senaryoyu acilen
düzeltmesini rica eder. Senaryo meşhur “Spartaküs”, Trumbo’dan yardım isteyen
ünlü oyuncu da Kirk Douglas’tır. 1950’lerin sonunda “kara liste”nin etkisi
azalmaya başlarken, Kirk Douglas’ın cesurca Trumbo’yla çalıştığını itiraf
etmesinin ardından, ünlü yazar yavaştan Hollywood’a döner ve kendi ismiyle
birçok senaryoya imza atar. Filmin çekimleri sırasında, halen hayatta olan Kirk
Douglas’ın aradığını ve “Kendimi oynamam için neden beni işe almadınız?” diye
çıkıştığını söyleyen Cranston, ünlü aktörün filmi son derece desteklediğini ve
dönemle ilgili bütün sorularını yanıtladığını söylüyor.
Şahsi fikrim, Trumbo’nun eğlendirici yönünün ağır bastığı ve
hatta biraz Disney-vari çekildiği yönünde ki Bryan Cranston röportajından da
anladığımız üzere, filmin yapım kadrosunun amacı, hikayeyi olabildiğince
“hafif” anlatmak yönünde olmuş. Filmin oyuncu kadrosunda Helen Mirren, Diane
Lane, Louis CK ve daha birçok ünlü oyuncuyu görümek mümkün. Hollywood’un bu
utanç verici dönemine tanıklık etmek ve Bryan Cranston’un hayal kırıklığına
uğratmayan performansını izlemek için “Trumbo”ya bir şans verebilirsiniz.