Yukarıdaki cümleyi sarf ettikten sonra hemen ekliyor: ‘’Tabii böyle bir rol
mümkünse...’’ Aslında röportaj yapana kadar Ennis Esmer adını duymamıştım.
Televizyon konusunda kimselerin eline su dökemeyeceği, acar gazetecilerden daha
çevik ve atak Ranini (hep oyunculara mı güzelleme yapacağım?) sayesinde
öğrendim Esmer’i. "Kimmiş bu adam?" diye araştırırken, Ankara
doğumlu, üç yaşından beri Kanada’da yaşayan ve o ülkeye de sığamayıp
oyunculuğunu Amerikan yapımlarında da göstermeye başlayan Esmer’le tanışmış
oldum.
Şu sıralar Jason Priestley’nin yönettiği ve rol aldığı, detayları sır gibi
saklanan ‘Untitled Jason Priestley’de kötü polis olarak nitelendirebilecek bir
dedektifi canlandıracak olan Esmer’in oyunculuğunu merak ederseniz (ki etmelisiniz)
‘Red Oaks’la başlayın. 1980’li yıllarda geçen dizide nüfuzlu, çapkın, tatlı
sert dilli ve hovarda diyebileceğimiz Nash karakterini canlandıran Esmer, tipik
Orange County erkeğinin kostümünü giyiyor üstüne. Performansında biraz Jason
Sudeikis, yer yer Andy Samberg ve James Belushi, biraz da Jason Schwartzman
havası seziyorsunuz. İsterseniz Türkçe mealini söyleyeyim: Mehmet Ali Erbil’in
gençlik yıllarındaki tiplemelerini arayan yapımcılar, Türkiye’deki dizi sürelerini
bilmesine rağmen sizinle çalışmak isteyen, rahatlıkla teklif götürebileceğiniz,
komedinin içinden dram, dramın içinden komedi çıkarabilen bir oyuncu tanıyoruz.
Huzurlarınızda, Ennis Esmer!
Ennis, Ankara'dan, Jason Priestley projesine giden yolu sağlam adımlarla arşınlıyor
● "Uluslararası bir dizide
oynayan ilk Türk aktör’’. Türkiye’de bu sıfatla anılıyorsun. Peki, Ennis Esmer
kim?
Oyunculuğa ortaokuldayken başladım. Okul oyunlarında oynar, dram dersleri
alırdım. Sonra bir güzel sanatlar lisesine kabul edildim ve orada tiyatro
üzerine eğitim aldım. Komedi skeçlerinde oynadım. Hafta sonları Second City’deki
oyunculuk dersleriyle kendimi bu alanda geliştirme fırsatı buldum.
● Bir röportajında
Kanada’da oyunculuğun zor olduğunu dile getirmişsin. Biraz bundan bahsedebilir
misin?
Aslında nerede olursanız olun oyunculuk alanında bir kariyer inşa etme ve
hayatınızı buna göre şekillendirmenin zor olduğuna değinmek istemiştim. Ciddi
anlamda vaktinizi alan bir meslek. Sonuçta yeteneğinizi görüp değerlendirmek
isteyen kişilerle ilişkiler inşa etmeniz gerekiyor. Canlı komedi şovu yaparken
veya tiyatroda oynarken bu sektörde çalışanlarla tanışma fırsatı
yakalıyorsunuz. İnsanlar yeteneğinizden faydalanmak istiyorlar. Bunların hepsi
de bu bahsettiğim zorlu sürecin bir parçası.
● Pek çok oyuncu Hollywood’u hayal
eder. Sen hiç Türkiye’de çalışmayı düşündün mü?
Eğer fırsat verilirse Türkiye’de çalışmayı çok isterim. Eve dönmemi
sağlayacak her bahaneyi memnuniyetle karşılarım. Yalnız Türkçemin çok iyi
olmadığını ve yerel halk ya da ailem kadar iyi Türkçe konuşamadığımı
söylemeliyim. Bu yüzden yabancı bir Türk’ü oynayabilirim; tabii eğer böyle bir
rol varsa… Aslında bu akşam ‘Mustang’ filmine gideceğim. Seninle filmle ilgili
yorumlarımı paylaşacağım.
● ‘Red Oaks’ta seni
izlediğimde James Belushi, Jason Schwartzman ve Jason Sudeikis karması
yakaladım. ‘Toronto Show’da da hissediliyor bu. Fakat arada bir de ‘The
Listener’ gibi bir dramda oynadın. Komediden drama geçişte zorlandın mı?
Oldukça geniş bir skalayı temsil ediyor bu karma. Öncelikle bu gurur verici
karşılaştırmalardan ötürü teşekkür ediyorum. Açıkçası rol aldığım komedi
türündeki işlerde bile dramatik faktörleri açığa çıkaracak kadar şanslıydım. Bu
yüzden yeni deneyimler peşindeyim. Daha önce hiç denemediğim şeyleri yapmak
istiyorum. Geçtiğimiz yıl kamera karşısında ‘You Me Her’de ilk bebeğimi
kucağıma aldım, NBC’de yayınlanan ‘Blindspot’ta bazı korumalarını vurup öldüren
milyarder bir hacker’ı canlandırdım ve Jason Priestley’nin başrolde olduğu,
yakında Global TV’de yayınlanacak gizem ve komedi türündeki yapımda ilk kez
dedektif kostümünü giyip kötü adamı kelepçeleyerek sorguya çektim. Bu yüzden
komedi veya dram olması fark etmiyor. Ben her ikisiyle de mutluyum. Ve bence
ikisini de aynı işte gösterebildiğiniz anlar bir oyuncunun en mutlu anları
olmalı.
● Türkiye’de sadece dram
değil, komedi dizilerinin süresi de yaklaşık 120 dakika ve her sezon 39 bölüm
olarak planlanıyor. Bu durum hakkında neler söyleyebilirsin?
Yabancı aksanla Türkçe konuşan, Türkiye’de doğmuş Kanadalı birinin oyuncu
kadrosunda yer alabileceği oldukça fazla fırsat çıkabilir gibime geliyor. Hani
sadece bunu bilin diye söylüyorum.
İşte deneme çekimi ile dizi çekimi arasında senaryodan uçurulan Mısırlı koruma ^^
● Rol aldığın ilk dizi ‘Veritas: The
Quest’te Mısırlı bir korumayı canlandırdığını okudum. Din faktöründen ötürü
Türkiye, Suudi Arabistan ve Araplarla özdeşleştirilir. Sence bu nedenle mi böyle
bir rol sana verildi?
Açıkçası bu rolü referans vermen oldukça komik çünkü deneme çekimi ile dizi
çekimleri arasında benim karakterim senaryodan çıkarıldı. Bu nedenle Mısırlı
korumayı oynama şansım hiç olmadı. Kesinlikle etnik kökenlerim işimi
etkiliyordur. Bazen "tüm etnik kökenlere açığız’’ ibaresinin belirtildiği
durumlar dışında deneme çekimlerine bile giremediğim roller olabiliyor.
Tabii
bazen tam tersi, farklı bir durumla da karşılaşabiliyorum. Mesela bir keresinde
Türk bir garsonu oynamak için deneme çekimlerine girdim ve rolü alamadım. Ki o
zaman gerçekten bir restoranda garson olarak çalışıyordum ve bu rol için
idealdim. Fakat ‘The Listener’da şanslı olduğumu söyleyebilirim. İlk etapta Türk ve
hatta Osman adında bir karakteri canlandırmıyordum. Rol için ben seçildikten
sonra belli değişiklikler yaptılar. Kimse karakteri etnik kültürüne göre
betimlememişti. Ve nihayetinde Osman adında Türk asıllı Kanadalı bir adama
dönüştüm. Tıpkı Ennis adında Türk asıllı Kanadalı bir adam olduğum gibi.
Ennis'in ilk başrolü Osman
● ‘The Listener’ aynı
zamanda ilk başrolündü. Karakterini nasıl inşa ettin?
Aslında rolüm temelde bir süper kahramanla nasıl arkadaş olabileceğini
anlamakla ilgiliydi. Ya da zihin okuyan biriyle arkadaş olmak. Böyle bir
arkadaşım olmadı. Herkesin stres altında veya büyük bir travma geçirmiş,
hayatlarında sıra dışı durumlarla yüzleşen ve her ne kadar tam anlamıyla
anlayamasan da senin de empati kurduğun arkadaşların vardır. Toby ve Oz
arasındaki dostluğun en önemli noktası da bu galiba. Osman, her ne pahasına
olursa olsun Toby’nin yanındaydı. Ben de bu tür dostlukları düşünerek Osman’ı
yarattım.
● ‘Red Oaks’da ise
1980’li yılların tipik nüfuzlu ve kurnaz tiplemesine hayat veriyorsun; hem de
oldukça komik bir şekilde. Nash karakteriyle kendini bulduğunu söyleyebilir
miyiz?
Kesinlikle kamera karşısında ve sette en çok eğlendiğim dizi diyebilirim.
Bu fırsat için ne söylesem yetersiz kalır. Eğer ‘Red Oaks’da rol almasaydım
bence ‘Blindspot’, ‘You Me Her’ veya Jason Priestley’nin yeni dizisinde
oynayamazdım. Casting direktörü Carmen Cuba, yönetmenimiz David Gordon Green ve
dizinin yaratıcıları Joe Gangemi ve Greg Jacobs’a, özgeçmişinde daha çok
Kanadalı yapımların yer aldığı Kanadalı bir aktöre şans tanıdıkları için
minnettarım.
● Peki, ‘Red Oaks’un yeni
sezonunu izleyebilecek miyiz?
‘Red Oaks’un ikinci sezonu bu yaz yine New York’ta çekilecek ve umarım
sizler de bu yılın sonunda izleyebileceksiniz.
● Bu diziden sonra ‘You
Me Her’de rol aldın. Diziden ve karakterinden bahsedebilir misin biraz?
‘You Me Her’, Portland’ın küçük, üst
sınıf bir bölgesinde açık ilişkiyi deneyimlemek isteyen bir çifti anlatıyor.
Fakat ne yazık ki ikisi de aynı kadınla görüşmeye başlıyor ve bunun sonucunda
da işler karmaşık bir hal alıyor. ‘Red Oaks’un iki bölümünü de çekmiş olan
Nisha Ganatra yönetmen koltuğunda. Bence harika bir yönetmen. Beni ne zaman
isterse onunla çalışırım.
● Kendini oyunculuk
anlamında nasıl geliştiriyorsun; gözlemlerinle mi, yoksa diğer sanat dalları
aracılığıyla mı?
Bence
keskinliğini korumak isteyen her aktör ders almaya devam etmeli. Kamera önü
oyunculuğu ve senaryoya hazırlık için David Rotenberg adlı bir eğitmenle
çalıştım. Kariyerimi en çok etkileyen isimlerdendir. Aynı zamanda Toronto’da
John Riven ile Meisner Tekniği üzerine çalıştım. Bu teknikte önemli olan
çevrende olup biteni kişiselleştirmek, fikir sahibi olmak ve sıra dışı durumlar
karşısında gerçek seni bulabilmekti. Bağırış çağırışların, ağlamaların ve kafa
karışıklığının oldukça fazla olduğu bir deneyimdi. Fakat kesinlikle buna değdi.
Bununla
birlikte açıkçası bazı oyuncuların kendilerini hiçbir zaman izlememelerini
anlamıyorum. Performansını izlemezsen kendini nasıl geliştirebilirsin ki? Bir
atlet nasıl yarışları izliyorsa ben de kendimi bu şekilde seyrediyorum. Çünkü
bu sayede neyi yanlış, neyi doğru yaptığımı görebiliyorum. Ve aynı zamanda
birlikte çalıştığım diğer oyuncuların performanslarını da izliyorum. Pek çok
zaman onları ekranda izlemek, sette seyretmekten daha çok şey katabiliyor sana.
Ennis, Daniel Perlmutter'in yönettiği Big News from Grand Rock'ta Leonard Crane karakterini canlandırdı
● Türkiye’de pek çok oyuncu
Hollywood hayalleri kuruyor. Fakat nereden başlaması gerektiğini bilmeyenler
var. Bu konuda nasıl bir yol izlenebilir?
Bence
en iyi yol çevrenizdeki film ve televizyon topluluğu içinde aktif olmak ve
kendini ‘Hollywood’ nosyonundan kurtarmalısın. Türkiye’de sektörün nasıl
işlediği ile ilgili herhangi bir şey söyleyemem fakat Kanada’da, özellikle
Toronto’da çalıştığım pek çok kişinin klişe Hollywood deneyiminden oldukça uzak
olduğunu söyleyebilirim. Çevremdeki harika insanlarla çalışabildiğim için
yeterince şanslıyım. Bu endüstri sayesinde aktörler, senaristler, yönetmenler
ve prodüktörlerle ilişkiler inşa ettim. ‘Red Oaks’ ve ‘Blindspot’ sayesinde New
York’ta çalışma fırsatı yakaladım. Ve emin olun ki bir film stüdyosunun önünde
inip yıldız olmaya çalışmak dışında hayatınızı aktör olarak kazanmanın başka
yolları da var.
● Jason Priestley projesi dışında önünde ne gibi işler var?
Bu ay ‘Blindspot’taki Rich DotCom rolünü yeniden canlandırmak üzere New
York’a geri döneceğim. Bu karakteri yeniden bürünmek için sabırsızlanıyorum.
Oldukça hastalıklı, heyecan verici, tehlikeli ve sıra dışı bir karakter.
Fıkranın can alıcı noktasını bilen tek kişi. Aynı zamanda silahları ve parayı
büyük bir şaka olarak gören küçük bir çocuk gibi.
● Oyunculukla
ilgili hayallerin nedir?
Bir
filmde beyzbol oyuncusunu canlandırmayı çok isterim. İyi biri olmasına da gerek
yok. Hatta biraz arıza olabilir. Böyle bir rolde oynadıktan sonra emekli
olabilirim.