● Ekran oyunculuğu dışında işin bir de sahne
oyunculuğu boyutu bulunuyor.
Evet, 20
yıldır devlet tiyatrolarındayım. Şu an Ankara Devlet Tiyatroları’nda ‘Macbeth’i
oynuyorum. Üçüncü sezonumuz, muhteşem bir metin. Çok yoruluyorum ama
gençliğimizde yorulmadan yaşlılığımızı güzel geçiremeyiz. Alışığım ben zaten;
yeter ki tiyatro olsun. Fizan da olsa giderim. Yeter ki dizi o programı doğru
ayarlasın. ‘Paramparça’da o kadar tatlı bir yönetmen yardımcımız var ki bana
kolaylık gösteriyor. Eskiden çekim gününün akşamında oyuna çıktığımı bilirim.
Zamanında kalp krizi geçiriyordum havaalanında. Beni öğlen 3 uçağına
yetiştiriyorlar ama sisten uçak kalkamıyor. O anlar cidden fenalaştığım
oluyordu. Çünkü 5’te uçak kalkıyor, 6’da iniyordum ve ucu ucuna yetişiyordum.
● Devlet tiyatrolarının gelişimi hakkında ne
düşünüyorsunuz? Çok ciddi bütçeli prodüksiyonlar sahneleniyor.
250-300 bin
TL değerinde projelere imza atılıyor fakat biletler 10 TL ve bu kurum
kaldırılmaya çalışılıyor. Kâr gütmeyen, hizmet amaçlı bir kurum hâlâ
birilerinin gözüne batıyor. Ben anlayamıyorum. 1000 tane sanatçı var ve onların
aldığı komik maaş mı göze batıyor? O dev prodüksiyonlara kişi başı 10 TL bilet
mi dikkat çekiyor? Devlet tiyatrosunun bu ülkeye maddi anlamda en ufak bir
zararı yoktur. Özel tiyatroya gidin; 40-50 TL’den aşağı bilet var mı? Görsel
anlamda şaşaalı, o büyük prodüksiyonlara yaklaşıyorlar mı bakalım. Ve bu
durumda beni en çok üzen kendi içimizde, özel tiyatroyla uğraşan ve devlet
tiyatrosunun kapanmasını isteyen arkadaşlarımızın, ustalarımızın olması. Ne mutlu
ki 20 yıldır devlet tiyatrolarında çalışıyorum. Türkiye’de görmediğim şehir
kalmadı. Muş’ta mum ışığında oyun oynadık.
● Peki, özel tiyatrodan teklif geldiğinde devlet
tiyatrolarına bağlılığınız mı ağır basar, yoksa kabul eder misiniz?
Proje
bazında çok güzel teklifler geliyor; ama ona da vakit ayırmam imkânsız. Eğer
dizim olmasaydı veya devlet tiyatrolarında şu an bir oyunda oynamıyor olsaydım
tabii ki olumlu değerlendirirdim.
● Son zamanlarda sizi en çok etkileyen oyunlar
hangileri?
Devlet
Tiyatroları’nda izlediğim, Funda Eryiğit’in rol aldığı ‘Sessizlik’, son
zamanlarda gördüğüm en iyi prodüksiyondu. Geçtiğimiz yıl İkincikat’ın oyunu
‘Üst Kattaki Terörist’ çok hoşuma gitmişti. ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir
Yükselişi’ne de bayıldım, çok iyiydi.
● Peki, “Tiyatroda izledim ve bence gizli hazine”
dediğiniz bir oyuncu var mı?
Ankara’da
öyle arkadaşlarımız var. İstanbul’daki dizilerde başrol oynayacak yeteneğe ve
fiziğe sahip oyuncular bunlar. Durukan Ordu bu isimlerden. İki üç yıl önce
Altın Koza’da ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü kazandı. Mesela Esra Bezen Bilgin
adında bir kadın var bu ülkede. Konservatuarda bir sınıf üstümdü. Hiç diziye
bulaşmadı. Fakat onu izleseniz ağzınız açık kalır. ‘Keşanlı Ali Destanı’nda bir
Zilha oynadı, Türkiye’de kimse o performansa yaklaşamaz. Keşke dizi yapsa ama
tercih. İşte hazine o, yani Esra.
● TEGV gecesinden bahsetmeden olmaz. O nasıl bir
performanstı? İçinizden deyim yerindeyse yılların rock müzisyenini çıkardınız.
TEGV’de
aslında performansım kötüydü çünkü çok heyecanlıydım. Konservatuarda şan
derslerinde birinciydim. Koroya katılmam için teklifler geldi. Şan hocam
mükemmel bir müzikal oyuncusu olabileceğimi söylemişti. Tenör, bas ve baritona
çıkabiliyorum. Kulağım çok iyi. En büyük eksiğim maalesef bir enstrüman
çalamamam. Kendime çok kızıyorum. Her oyuncunun bence mutlaka bir enstrüman
çalması gerekiyor. Evimde akordeon var ama öyle bir köşede duruyor.
● Size bugüne kadar sorulmayan ve “Neden bana bunu
sormadılar hiç acaba?” dediğiniz bir soru var mı?
En çok
beğendiğim oyuncular, filmler ve yönetmenler sorulmamıştır.
● O zaman bu tarz birkaç soru ben sorayım. Çalışmayı
en çok istediğiniz yönetmenler kimler?
Reha Erdem
ve Nuri Bilge Ceylan.
● Partnerim olsa enteresan bir ikili olurduk
diyebileceğiniz bir isim var mı?
Demet Evgar.
Enerjisine bayılıyorum. Çok iyi bir karakter oyuncusu.
● “Performansını hiç düşürmüyor, hatta gün geçtikçe
yükseliyor” dediğiniz oyuncu kim?
Selma Ergeç
iyi gidiyor. Onun hayata bakış açısını da çok seviyorum. Bu sorunun cevabında
da yine Demet Evgar’ı söyleyebilirim ayrıca.
● Sizin için oyunculuk dersi vermiş film hangisi?
‘Yazı Tura’.
Oyunculuklar müthişti, özellikle de Uğur Yücel harika. Hayatımın en önemli
filmlerinden bir diğeri de ‘Güneş İmparatorluğu’. John Malkovich’in
oyunculuğuna hayran kalmıştım. Tabii bir de orada henüz küçük bir çocuk olan
Christian Bale. Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’sı da muazzam.
Çok naif ve çok dolu. Türkiye’deki oyunculardan Taner Birsel’i izlemeyi çok
seviyorum. Bu kadar doğru ve güzel bir karakter oyuncusu olamaz. O da hiç dizi
yapmıyor.
● “Oyunculuktaki eksiğimi onunla tamamlarım”
dediğiniz usta isimler var mı?
Taner
Birsel, Uğur Yücel ve Şener Şen. Bu üç isim de her genç oyuncunun, daha doğrusu
her oyuncunun çalışması gereken aktörler bana göre.
● Peki, son olarak sinemada “Bu konuya niye
değinilmiyor” dediğiniz tema hangisi?
‘Birdman’
filmine kayacak biraz ama bir tiyatro kumpanyasının hayatı anlatılabilir.
Dekorcu baba ve sette çalışan oğlu arasındaki ilişki üzerinden tiyatro dünyası
anlatılabilir. Bir oyuncunun hayatındansa dekorcunun hayatının anlatılmasını
tercih ederim.
BONUS:
Ece Özdikici’nin sorusu:
Doğruyu söyle lütfen; her ne ise
değiştirebileceğine inanıyor musun hâlâ?
Tabii ki.
Bence herkes de buna inanıyordur. Ancak biraz fantastik olacak ama değiştirmeyi
çok istediğim fakat değiştiremeyeceğim bir şey var. Babamı kaybettiğim güne
dönmek isterdim. O an hastanede, yoğun bakımda olmak isterdim. Fakat maalesef
10 Kasım programında görevli olduğum için okuldaydım. O ana dönmek istemişimdir
hep. Babamı çok genç yaşta kaybettim. Görmemiz, birlikte yaşamamız gereken çok
anı vardır. Belki o krizi önleyebilirdim. Fakat bu “belki..”ler de maalesef bir
yere kadar.
Sizin röportaj yapacağımız bir sonraki oyuncuya
sorunuz ne olurdu?
Hayattaki en
büyük kavgan nedir?