Sema’nın
Dafne kızımıza yaptığı büyük ayar sahnesine sıçramak istiyorum. Ay nasıl bir
ayardı o! Ben oturduğum yerde yerin dibine geçtim. Hatta öyle ki, başta çok
gereksiz ve sevimsiz bulduğum Dafne'ye sempati besleyip onun adına üzülmeme
sebep oldu. Ama o bahane ile Sefer ile Sema'nın portakallı tatlış davetiyesini
görmüş olduk. Bu bölüm anlam dolu SefSe nesnelerini anma bölü oldu. Portakaldan
pandaya geçtik. Ancak insanın yüzünü güldüren bu panda sahnesinden 'Ahirim
Sensin'e geçilmesi duygu karmaşası yarattı. Dizinin o sırada bize verdiği duygu
ile alakası olmayan bir seçim olmuş. Evet, Neşet Ertaş Poyraz Karayel'in ruhuna
çok yakışıyor ve ben de şahsen çok ama çok severim. Ama bu bölüme yakışmamış.
49409 küsur kere ayrılan Poyraz ve Ayşegül'ün birlikte olduğu, Sefer ve
Sema'nın tatlı tatlı kıskançlık flörtleşmesi yaşadığı yegâne bir bölümde bu
şarkıyı denk getirmek ayrı bir başarı örneği olsa gerek.
Ancak bu
sorun son zamanlarda Poyraz Karayel'de kronikleşen bir durum haline geldi. Hâlbuki
genel hikâyesinde ortak bir duygu yakalamada bu kadar başarılı iken nasıl
oluyor da bölümler içerisinde bunu kaybedebiliyor, anlayamıyorum.
Neyse konuyu
dağıtmadan sırayla gidersek bu hafta Zülfikar ve Meltem çifti hakkında ancak
bunlardan çok güzel kanka ekürisi olur kanaatine vardım. Yan yana geldikleri
andan beri bir şimşek, bir elektrik patlaması bekliyorum henüz göremedim. Ha
ama enteresandır, beraber sahnelerini izlemek keyifli. Bu ikili ilişki cinsi
aşk değil de derin bir arkadaşlığa dönerse daha çabuk ikna olacağımı hissediyorum.
"Bir günü yine dünyayı kurtarıyorum..."
Neredeyse
yazıyı bitireceğim Poyrazın P’sinden bahsetmemişim değil mi? Kendime bile
itiraf edemesem de içten içe Poyraz'a dargınım. Kendini kahramanlık olayına
fazla kaptırdı. Maalesef Poyraz'ı ilk tanıdığım zamanlardaki gibi, sadece
hayata tutunmaya çalışan yalnız adam kadar sevemiyorum. Hikâye anlamında Poyraz'ın polisliğe dönmesi
çok yerinde bir karar olmuş ama keşke ekibi de sağlam seçilseymiş bu dizide
ayak işleri yaptırmalık yan karakterlere alışık değiliz. Poyraz Karayel'in
güçlü yanı her taşın düşünülerek, işlenerek yerine oturtulmuş olması. Bu
nedenle Poyraz'ın ekibi işlenmemiş ham halleriyle çok göze batıyor.
Son olarak
da Adil Topal’ın kızı Meltem'i yakalama tekniğindeki psikopatlık kendinden mi
yoksa Ufuk'un işgüzarlığından mı kaynaklı çok merak ediyorum. Umarım Adil Topal
bu kadar psikopat değildir çünkü bir şekilde onu da benimsemeli, anlamalıyız.
Geçen sezon tüm psikopatlıklarına rağmen Zafer'i sevmiştik ama Adil Topal
Poyraz'ın babası. 'Baba' kavramının dizimizin anahtar kelimesi olduğunda
sıklıkla bahsetmişken Adil'in biraz daha normallik sınırlarına yaklaşması
taraftarıyım.
Buyurun, siz
psikopat Ufuk'un marifetlerini hem 1. hem de 2. fragmanda bir daha incelerken
ben bu haftalık kaçtım.