.... bağlayabilene aşk olsun. Hala Yusuf’u kontrol edebileceğini sanıyor ki bu da evladını hiç tanımadığını gösteriyor. Bir baba için gerçekten acı bir durum.
Yusuf’un aklı başına yavaş yavaş gelmeye başladı. Yusuf - Azra örneğinde de gördüğümüz gibi bütün sorunların ana sebebi iletişimsizlik. O kadar esti, trip yaptı da ne oldu? Eleman başkasıyla evlenecekmiş. Şimdi Azra’nın peşine düşecek. İş gene Mete’ye patlayacak. Bakalım yaşayacağı bu fiyaskonun telafisini nasıl giderecek. Umarım yine anasının evine sığınmaz.
Hainler mi geldi? Beklesinler...
Tamam artık laf söylemeyeceğim. Hoca, Polat’ın mekanına girip çıkmayı sorunsuz başarabiliyor ama hala diyaloglar oldukça sıkıntılı. Vadi kaç senedir şu işe bir drama sosu katamadı gitti. Bari bi harita başında konuşsalar ne bileyim bir yol bulsalar şu işe artık nefis olacak. Onlar konuşurken ben de tabureyi çekip oturmuşum da bana anlatıyorlarmış gibi geliyor. Yine de haksızlık etmeyelim. Kısa bir süre gelecek yeni bir yabancı yatırımcıdan da bahsettiler. Rahmetliyi sevecek miyiz bakalım…
Ayla Algan geldiğinde Rose’u yine göremeyeceğiz sanıyordum ki şak diye karşımıza çıktı kadın. Karşımıza çıktı ama pek umduğum gibi çıkmadı. Aktif olarak rol alacağını düşünüyordum. Kolay değil nerdeyse bir senedir Rose bekliyoruz ama karakterin halinden, tavrından çok da aktif olmayacağını anladım. Hatta ölebilir bile veyahut yine sırra kadem basabilir. Vadi için Rose gizemleri ve ilerideki eylemleri de gözümün önünde buruşturulup çöp sepetine atıldı. Hayırlısı olsun.
Süha Baba hep Timur'la deşarj oluyordu. O şehit olunca seyirciye döndü. Suriyelilerle ilgili Hüdai’ye söyledikleri aslında “bıktık bu Suriyelilerden be kardeşim” diyen herkese giden laflardı. Çok da güzel konuştu. Takdir ettim vallahi ama bir konuda katılmıyorum kendisine. Biz de zamanında çok darda kalmıştık Süha baba ve o şartlarda herkesin bize karşı tutunduğu tavrı da biliyoruz. Unutmadık, unutulmaz. Ha, bizim davranışlarımız tabii ki başkalarının etkilerine tepki olarak doğmamalı. Biz, bize yakışanı yapmalıyız. Süha Baba da bunu söylüyor aslında...
Ya sen hayırdır yaaa?
Zeynep demişti zaten “sen başka birini bulursun” diye… Hemen birini bulmuş. Bölüm boyunca çocuk gibi heyecanlıydı. Aşiret reisini bile İstanbul’a getirtmiş ki, “misafirperverliğinizi unutamıyorum” dediği anda aklıma geldi sahi o kızı köşeye çekme işi ne oldu? Umarım çok beklemeyiz. Gölge’nin bulduğu adamı ben de merak ediyordum ama bulduğu adamın Hoca olduğunu samimi olarak önceden anlayanınız oldu mu ya? Vallahi büyük şok! Sen tut İhtiyarların başkanını adamın yapmaya kalk. Bilmeden cami duvarına… Neyse, siz anladınız onu.
Bu bölümde Hüsnü aklıma filleri getirdi. Filler öleceklerini anladıklarında ailesinden uzaklaşır ve bir yere gidip orada ölmeyi bekler. Deli Hüsnü de bir yere gidip kafasına sıkacak sandım ama meğer Deli Hüsnü bey kardeşim olmuş bize Paket Hüsnü Bey kardeşim.
Kim diyo zaafı var diye! Yok öyle bir şey! Tamam ülkeyi terk etmese çıkma teklifi edebilirdim ama artık olmaz! Olur mu ki? Olmaz olmaz...
Asya mekana geldiğinde Polat’ın bunu çözmesi iki dakikasını almadı. Hala Asya’ya ülkene ihanet etme diyor. Halbuki Asya “ben ettim sen etme” diye gelse dahi mültecilere yaptıkları yüzünden Polat’ın affetmemesi gerekir. İleride eğer Asya - Polat arasında bir şeyler olacaksa bu anı “ilk zafiyet” olarak hatırlatacağım.
Belki de Kurtlar Vadisi Pusu tarihinin en temiz rehine takasına şahit olduk. Bu anlarda Hüsnü bey devreye girdi ki anlatımıyla bizi yıktı geçirdi. Helal olsun Hüsnü Bey kardeşim sana! Tabii ki yiğitliğine laf söylettirmeyeceksin. Anlat, otuz kişiydiler. Ben de gördüm.
Zeynepciğim o kadar evlilik ve ilişkiden sonra anladım ki ilişkide verici olacaksın.
Takasın bu kadar rahat geçmesini beklemediğim için bittikten sonra tam boşluğa düşecektim ki Polat seyirciyi havada kaptı ve tekrar ayağa kaldırdı. Bilinen en klişe numaralardan birini Zeynep’e yutturdu ya helal olsun. Aslında bu fikir orada çıksa çıksa Erhan’dan çıkardı ya neyse…
Bölüm boyunca Ariel’in bahsettiği adamlarla toplantısı nihayet başladı. Adamlara sosyal medya hesapları verdi. Bunları kullanacaklarmış. Açıkçası twitter’i seven ve twitter’de yaşayan biri olarak biraz alındım. Tabii ki twitter’de böylesi yapılanmalar olabilir. Şu bir gerçek ki öyle bir bilgi bombardımanı oluyor ki şaşırıp kalabiliyorsunuz.
Mesela bir görüş “orada şöyle şöyleleri hiç ölmedi” derken karşı görüşe ait bir hesap “orada şöyle şöyle olan iki kişiyi kaybettik” diyor. Haberlere bakarsan da ya haberi bulamıyorsun ya da iki farklı görüşün uç medya organlarından aynı şeyleri duyuyorsun. Net ve tarafsız bir habere ulaşmak artık mümkün değil. Twitter tam bir sağırlar odası halini almış durumda. Herkes bir şey anlatıyor ama kimse duymuyor. Bunların hepsini kabul ediyorum.
Benden niye hiç bahsetmiyorsun? Artık beni sevmiyor musun?!
Fakat çeşitli illerin dosyalarını verip sosyal medya üzerinden çalışmak sadece bir grubu hedef almak anlamına geliyor. Halbuki manipüle çift taraflı ve bunu Vadi aklının ıskalaması imkansız. Hal böyleyken taraf seçmek bence birilerinin (ki somut olarak birileri varsa) ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramadı. 12 Eylül öncesinde sabah solcuyu vuran silahın akşam sağcıyı vurduğu bilinen bir gerçektir. Birileri çalışıyorsa böyle çalışıyor. Biz bu oyunları gördük. Sosyal medyaya bu şekilde bir bakış sadece uçurumu derinleştirir ve ne yazık ki sağlıklı bir tespite ulaşmaz.
Polat bölüm sonunda inanılmaz bir temizlik yaptı ve Ariel’in planlarını başlamadan bitirdi. Skor tabelasına baktığımızda hem Gölge’ye, hem Ariel’e hem de Zeynep’e gol attı. Şampiyonluk yakın, meşaleleri yakın!
Haydi haftaya görüşürüz...