Geçen haftadan aldığım gazla ekran karşısına oturdum. Zaten Polat’ı da heyecanlı bir noktada bırakmıştık. O tuzağa düşmeyeceği belliydi ama benim korkum Meryem’i indirmesiydi. Meryem’in değeri malum. Eğer ölseydi Asya ilk defa Polat’a karşı defanstan çıkıp ofansif davranmak zorunda kalacaktı. Korkulan olmadı ama o karanlıkta herkese sıktıkları halde Erhan’ın Meryem’e sıkmaması garip geldi doğrusu.
Delikanlı Gölge hem erkekliğe pislik bulaştırmadı hem de fırsatını bulduğu anda kirişi kırdı. Ambulansta ameliyat mı olur yahu? Alman otobanı mı var buralarda? Onların üstünde beyin ameliyatı da yapabilirsin. Sonra hasta ex olunca içerliyor. Senin mekandan çıkmana sebep olduğu için teşekkür etmelisin Gölge. Adamın ölüsünden bile faydalanmış oldun. Bu da ayrı bir yetenek bence.
Yine de, üç kulhu bir elham okusam mı?...
Asya nihayet Öktem hocasına kavuştu. Zehir, kadın silahıdır diye boşuna dememişler. Erkek olsa ya boğar ya da sıkardı. Çıkışta yaşadığı zorluk gerçekten güzel kurgulanmıştı ama Yasin komutanımın çok daha yararlı olmasını beklerdim. En azından peşinden koşsaydı da yetişemeseydi. Komutanı iyice etkisizleştirdiler. Halbuki diziye zıpkın gibi, fişşek gibi girmişti. Susturuculu silahla tek başına hastane basıyordu. Ayrıca ağır dublaj problemi var. O ses komutanıma hiç gitmiyor. Tüm karizmasını alıp götürüyor.
Öktem Hoca'nın hayatının kurtarılmasını ağzım açık izledim diyebilirim. Zeynep daha zehri verdiğinde öldüğünü kabul etmiştim ama tabii ki parçalar eksik kalıyordu. Polat adamı Azrail’in elinden çekip aldı. Üstelik Asya ile karşılaşsa da Öktem’in öldüğünü söylemedi. Bakalım Öktem nereden dolanıp gelip Asya’nın karşısına çıkacak.
Sorgu odasına kapıya tekme atarak girmesini Polat’a hiç yakıştıramadım. Her şeyden önce kapı senin kapın. Üstelik içerde bir hanım var. Soruna mı cevap vermedi? Yüzüne mi tükürdü? Adamını mı yaraladı? Hiç hoş değil valla. Beyfendiliğinden ödün veren Polat Alemdar istemiyoruz. Nitekim Meryem pek zorluk çıkarmadı. Neredeyse bülbül gibi şakıdı. Yine de Asya’ya telefonda verdiği cevapla kalbimi kazanmasını bildi. Polat racon kesince bende yelkenler hep suya iniyor. Seviyoruz yahu!
Yhaaa sen kapaaa
Bak, dedi dersiniz Ariel, Gölge’den en az üç kat daha psikopat bir karakter çıkacak. Açıkçası bu zamana kadarki performansı bende net bir karşılık bulmuyordu. Kafamda hala soru işaretlerine sahip bir karakterdi. Fakat babasının ölüm haberi üzerine çöküp ağlayan bir çocuğa bakıp gülümsemek de nesi? Bu ne manyak bir haz? Bu nasıl bir psikopatlık? Sen ne ince karaktersin öyle! Vallahi bayıldım. Adam kaç bölümdür oynuyor olmadı ama bi gülümsemesiyle kalbimi kazandı. Yoksa Gölge, Ariel’in gölgesi mi?
Ariel bizi Gölge - Asya buluşmasına iyi hazırlamıştı doğrusu. Bir noktaya kadar da gerildim diyebilirim ama “Gölge’nin kim olduğunu yalnızca kurbanları görebilir” repliğinde olaydan koptum. Biz bu tripleri Pala’dan biliyoruz. Pala’nın sonunu da biliyoruz. Polat önce sıkıp, sonra betona gömmüştü. Bu topraklara o kadar çok psikopat karakter gelmiş ki artık özgün olma problemi yaşanıyor. Adam yakanından, domuzlara yem edenine kadar hepsi vardı ve var olacak. Gölge - Asya tartışması ise havada kaldı. Zaten kadın, erkek arasındaki kaç tartışma net bir sonuca bağlanmıştır ki?..
Zeynep benim! Asya da benim! Pıçağım var benim! Devlet kurcaz biz!
Zeynep’in kim olduğundan Polat bile emin değil. O da bizim gibi Aslan Bey’le ilgili olduğunu düşünüyor ama o geceden önce hiç karşılaşmamışlar gibi anlattı. Halbuki Zeynep bıçağı çektiğinde “Seni mi gönderdiler Ali Candan” demişti. Akran olduklarını varsayarsak durum iyice ilginç bir hal alıyor. Ali Candan, Zeynep’den habersizken, Zeynep onun kim olduğunu biliyor. Yani daha üst bir mertebede olduğunu mu kabul edeceğiz? Benim kafam karıştı. Nasıl ki Zeynep’i, Polat’ın ağzından dinledik. Taşların oturması için Polat’ı da Zeynep’in ağzından dinlememiz lazım. Bakalım ne zaman dinleriz...
Mete bu beceriksizlikle bu kadar uzun yaşıyor ya helal olsun ona. Adam kadir gecesi doğmuş herhalde ama beceriksizlikte zirve yapmaya başladı artık. Senin amacın ne? Yusuf’u öldürmek… Adamların yolunu kesmiş, arabadan çıkarttırmışsın. Sekiz kişinin ortasında duruyor ve gelen replik “bizimle geleceksiniz.” E hemen sıksalar ya orada işte! Hayır Yusuf’un ölmemesi gerekiyorsa o zaman ölmesi için o kadar uygun pozisyona sokulmaması gerekir.
Madem Azra’yı yem olarak kullanmayacaksın, kafasına sıktıracaksın ne diye kaçırdın? Kızın ne suçu var? Ayrıca bu işlerden çok anlamam ama benim bildiğim silah uzatılırken namludan tutulur. Kırk yıllık istihbaratçı Mete kabzadan tutup uzatıyor. Habire çatışmaya girmesine rağmen Kurtlar Vadisi Pusu’da geri tepmesi en yüksek tabancayı da o kullanıyordu. Bizim Mete Aymar da böyle bir insan işte…
Çay mı o?
Hafta içi Ayla Algan haberini duyduğumda çok mutlu olmuştum. Enerjisi çok yüksek bir oyuncu. Rose olduğunu tahmin etmişlerdi ama o role bir türlü oturtamıyordum. Bambaşka bir karakter olarak çıktı karşımıza. Enerjisiyle tüm sahneleri doldurdu. 20 yıllık projesini tamamlamış da ortaya çıkmış. Ben sadece Ranini 20 yıldır aynı hattı kullanıyor sanıyordum. Mr. Smith’in adamlarının elinden sıyrılması bize onca zaman boyunca nasıl yakalanmadığını gösterdi. Tamamen bal… Ben “şimdi Polat’a nasıl ulaşacak ki?” derken ön kapıdan bodoslama girince bir kahkaha attım. O mekan çok baskın gördü de Elif’den beri bu tarz bir baskını hiç görmemişti. Kraliçemizin çayını eksik etmeyin lütfen!
Düzenli okuyucularım bilir, Fehmi bu dizide en sevdiğim karakterlerden biridir amma velakin bu bölüm beni hayal kırıklığına uğrattı. Sen her devrin adamı Hakkı’ya pis pis bak, “çok geç olmadan gerekeni yapacağım” de, Mr. Smith’in kapısına bir dolu adam yığ sonra sadece uyar ve adamın elini havada bırak. Vay arkadaş. Ben de dedim bu saatten sonra Fehmi öyle bir kopar ki…....