Geçtiğimiz hafta tanışıp, içinde neler döndüğünü
anlamaya çalıştığımız Hotel Cortez’e bu bölüm daha yakından bakma şansına
eriştik. Otelin aslında ne amaçla inşa edildiğini, sahibinin kim olduğunu
öğrendik. Elbette çoğumuzun da tahmin ettiği gibi, sadece turizm sektörüne
katkıda bulunmak için yapılmadığını görmüş olduk. Bütün bunları bir kenara
koyacak olursak, kendi adıma aşırı kanlı bir bölüm izledim yine. Hatta bir ara
oturup düşündüm, şu zamana kadar izlemiş olduğum tüm AHS bölümleri arasında en vahşisiydi galiba. “Ne zaman bitecek bu
bölüm?” diye çaresizce süre göstergesine bakıp durdum ilk defa. Tadında
bırakmamak bu olsa gerek...
Serinin yine başka bir kadrolu oyuncusu Evan
Peters’ı da bu bölüm görmüş olduk. Kendisi otelin ilk sahibi, Amerika’nın ileri
gelen zenginlerinden James March karakterini canlandırıyor. Resepsiyonist
Iris’in anlattığına göre James March, uyuşturucuyla yetinemeyip kendini
cinayete adamış cani bir adam. Sırf bu ‘adam öldürme tutkusu’ yüzünden 1920’li
yıllarda Hotel Cortez’i inşa ediyor ve öldürdüğü insanların cesetlerini orada
saklıyor. Bunun için özel kanallar, tüneller oluşturmuş; altyapı epey sağlam.
Yüzünü göremediğimiz bir karısı var, işkenceden en az kendisi kadar haz alıyor.
Kim olduğuyla ilgili bir tahminim de var aslında, ama şimdiden aklınıza düşürüp
keyfinizi kaçırmayayım.

"Beyazları kaç derecede yıkayayım beyim?"
Neyse; bu ‘sayko-killer’
karı-koca, cinayetlerini örtbas ettikleri bu otelde güzel güzel yaşarken, Mare
Winningham’ın canlandırdığı sadık hizmetçi Miss Evers da oteldeki pislikleri
temizlerken, hiç beklenmedik bir anda polis kapıya dayanıyor. Yakalanmamak için
kendini öldürmeye kalkan James March’a, sadık hizmetçisi Miss Evers da eşlik
ediyor ve birlikte orada can veriyorlar. Böylece ruhları da ebediyen otelde
kalıyor. Otel ise James March’ın diğer mal varlıklarıyla birlikte karısının
oluyor...