Hayatın gerçekliğine
baktığımızda bilinçaltımızdan bir farkının olmadığına kanaat getirebiliriz.
Nasıl mı? Bilinçaltımızın yoğun olduğu zamanlarda uykumuzda rüya ve/ya kâbus
görmeye başlarız. Hayat da bir bakıma rüyalar ve kâbuslar olarak ikiye ayrılır.
Bu hikâyede de Gülru’nun en kötü kâbusu Ömer Hekimoğlu’dur. Her şey Gülru’nun
nezdinde rüya gibi ilerken o sabah aslında gördükleri kâbustan ibaretmiş. Bu
noktada biz ne kadar evhamlansak da, bundan sonra olacaklar adına ivedilikle endişelenmemiz
gerekirmiş. Kimse, Ömer bebeği öğrendikten sonra Gülru’nun boynuna atlayacağını
düşünmüyordu. Lakin bu saatten sonra Ömer için ne desem hepsi boş olacak. Yahu
be adam! Gülfem dâhi üzerine basa basa “Bebek DÖRT aylık. Cihan’ın kendini
vurduğu günün sabahı terk edip gittin.” dedi. Sen bu kadar mı şereften,
haysiyetten uzak kaldın? Hiç mi iyi günün olmadı? Her ne yaşanırsa yaşasın
Gülru, ilk defa seninle birlikte olmuşken bu alçaklığı başka birinde dener mi?
Bir kadın ilk erkeğine bu adiliği yapar mı? Gülru bu kadar küçük düşmeyi hak
etmiyor. Ama paşamız, Ömer Bey’imiz ilk fırsatta başka bir kadının yatağına
girmeyi başarabiliyor. Bu da ilk sayfada ifade ettiğim ve içimdeki düşünceleri
aktardığım durumla birbirini tamamlıyor.
Sen giderken, ben tur atıyordum. Geçmiş karşıma kafa tutuyorsun.
Gülfem’in zekâsından hiçbir
zaman şüphe duymayın. Tek bir ân Gülfem’in gerçekleri idrak etmesi için yetti. Cihan’ın
intihara kalkıştığı o sabah Gülru, eğer Cihan tetiği çekmeseydi Gülfem’e
Ömer’in kendisini yatakta bırakıp gittiğinden bahsedecekti. İster kader değin,
ister zamanlama. Hayat buna fırsat vermedi; ama Gülfem dâhiyane zekâsı ile tek
saniyede olanları çözdü. Gülfem’e egoist, narsist falan diyoruz da yeri geliyor
ileriyi gören tek kişi O oluyor. Haftalardır yazılarımda bahsettiğim üzere aynı
noktaya Gülfem de değindi. O bebek ister Sipahi soyadını alsın ya da almasın.
Hiçbir şey fark etmez. Zamanı gelince, yıllar bile geçse, Ömer’in yakasını
bırakmayacak ve her zaman O'nu acabalara boğacak. Gülru’ya uyanıkken kâbusların en
büyüğünü yaşatan Ömer, bebeğinin kâbusunu rüyasında iliklerine kadar hissetti.
Aslan Kral yani Tibet Yalçın
hikâyeye soluk katma açısından farklı bir bakış açısı olmuş. Şöyle bir şeyi de
göz ardı etmek istemiyorum. Tibet Yalçın rolü "Klişeler Cumhuriyeti" olan
dizimize yeni bir klişe katmaktan öteye geçemiyor. Hâl böyle olunca da Aslan
Kral algısının altının boş olduğuna inanıyorum. Tibet Yalçın’ın hikâyesinde
beni çeken ve cezbeden bir durum söz konusu değilken; inanmamı bekleyemezsiniz.
Sonuç olarak Gülru’nun hayatına yeni bir soluk ve Ömer’e rakip gibi
algılanıyor. Düşündüğümüz zaman Ömer’e yeni bir rakip aranmasına lüzum yoktu.
Zira Ömer’in en büyük rakibi kendisiydi. Gülru’nun kapsama alanına girebilmesi
için başka birini düşünmeleri ânlık durumu kurtarmaktan başka bir çözüm gibi
gözükmüyor. Daha önce Mert, şimdi ise Cihan varken Aslan Kral; Gülfem – Gülru
savaşına ne derece etki edecek? Güller bu savaşı verirken Ömer’e ne yapmak
düşecek?
Daha önceki yazılarımda
değindiğim üzere Güllerin Savaşı;
ölümlerden yeniden doğan ve evrilen bir hikâyeye sahip. Her bir ölümde level
değiştiriyor. Dizi bambaşka virajlara yol alabiliyor. Bu nedenle uzun süredir
bir karakterin öleceğini az buçuk biliyordum. Mantıklı düşündüğümüz zaman ise
puzzle’ın tek köksüz parçası Cahide Hekimoğlu idi. Hafta içinde de setten gelen
cenaze fotoğrafları üzerine birinin ölerek dizinin hikâyesine veda edeceğini
teyit etmiş olduk. Cahide Hekimoğlu, Güllerin
Savaşı’nın mihenk rollerinden biriydi ya da biri olabilirdi. Başlarda da
Gülfem ile olan iş birliği iştahımı kabartıyordu. Gelin görün ki hikâye olarak
iyi değerlendirilemediğini düşünüyorum. Kısır bir sirkülasyon içinde role
sıkışıp kaldı. Yine de Cahide Hekimoğlu elbisesini en iyi şekilde taşıyan Arsen
Gürzap’a teşekkür etmeden geçmek istemem. Güllerin
Savaşı’ndaki yeri ve konumu doldurulamaz. En kısa sürede içine sinen
işlerde tekrardan ekranda görmeyi diliyorum.
Cahide’nin ölmeden önceki tek
isteği torununun Gülru’nun elinde büyümemesi oldu. Peki, bu son arzu
karakterlerimizi ne şekilde etkileyecek? İlerleyen haftalarda sorularımıza tek
tek cevap bulacağız. Şimdi 53.bölüm yazımı sonuna kadar sabırla okuyup, bana
katlandığınız için sağ olun. Bölümde emeği geçen herkese teşekkür ederim.
54.bölümde görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın.
Mortissa
Bir sonraki sayfada anketimiz sizi bekliyor --->