Aile Saadeti vol 865424982...
Hayatın gerçekliğine baktığımızda bilinçaltımızdan bir farkının olmadığına kanaat getirebiliriz. Nasıl mı? Bilinçaltımızın yoğun olduğu zamanlarda uykumuzda rüya ve/ya kâbus görmeye başlarız. Hayat da bir bakıma rüyalar ve kâbuslar olarak ikiye ayrılır. Bu hikâyede de Gülru’nun en kötü kâbusu Ömer Hekimoğlu’dur. Her şey Gülru’nun nezdinde rüya gibi ilerken o sabah aslında gördükleri kâbustan ibaretmiş. Bu noktada biz ne kadar evhamlansak da, bundan sonra olacaklar adına ivedilikle endişelenmemiz gerekirmiş. Kimse, Ömer bebeği öğrendikten sonra Gülru’nun boynuna atlayacağını düşünmüyordu. Lakin bu saatten sonra Ömer için ne desem hepsi boş olacak. Yahu be adam! Gülfem dâhi üzerine basa basa “Bebek DÖRT aylık. Cihan’ın kendini vurduğu günün sabahı terk edip gittin.” dedi. Sen bu kadar mı şereften, haysiyetten uzak kaldın? Hiç mi iyi günün olmadı? Her ne yaşanırsa yaşasın Gülru, ilk defa seninle birlikte olmuşken bu alçaklığı başka birinde dener mi? Bir kadın ilk erkeğine bu adiliği yapar mı? Gülru bu kadar küçük düşmeyi hak etmiyor. Ama paşamız, Ömer Bey’imiz ilk fırsatta başka bir kadının yatağına girmeyi başarabiliyor. Bu da ilk sayfada ifade ettiğim ve içimdeki düşünceleri aktardığım durumla birbirini tamamlıyor.

Sen giderken, ben tur atıyordum. Geçmiş karşıma kafa tutuyorsun.
 
Gülfem’in zekâsından hiçbir zaman şüphe duymayın. Tek bir ân Gülfem’in gerçekleri idrak etmesi için yetti. Cihan’ın intihara kalkıştığı o sabah Gülru, eğer Cihan tetiği çekmeseydi Gülfem’e Ömer’in kendisini yatakta bırakıp gittiğinden bahsedecekti. İster kader değin, ister zamanlama. Hayat buna fırsat vermedi; ama Gülfem dâhiyane zekâsı ile tek saniyede olanları çözdü. Gülfem’e egoist, narsist falan diyoruz da yeri geliyor ileriyi gören tek kişi O oluyor. Haftalardır yazılarımda bahsettiğim üzere aynı noktaya Gülfem de değindi. O bebek ister Sipahi soyadını alsın ya da almasın. Hiçbir şey fark etmez. Zamanı gelince, yıllar bile geçse, Ömer’in yakasını bırakmayacak ve her zaman O'nu acabalara boğacak. Gülru’ya uyanıkken kâbusların en büyüğünü yaşatan Ömer, bebeğinin kâbusunu rüyasında iliklerine kadar hissetti.
 
Aslan Kral yani Tibet Yalçın hikâyeye soluk katma açısından farklı bir bakış açısı olmuş. Şöyle bir şeyi de göz ardı etmek istemiyorum. Tibet Yalçın rolü "Klişeler Cumhuriyeti" olan dizimize yeni bir klişe katmaktan öteye geçemiyor. Hâl böyle olunca da Aslan Kral algısının altının boş olduğuna inanıyorum. Tibet Yalçın’ın hikâyesinde beni çeken ve cezbeden bir durum söz konusu değilken; inanmamı bekleyemezsiniz. Sonuç olarak Gülru’nun hayatına yeni bir soluk ve Ömer’e rakip gibi algılanıyor. Düşündüğümüz zaman Ömer’e yeni bir rakip aranmasına lüzum yoktu. Zira Ömer’in en büyük rakibi kendisiydi. Gülru’nun kapsama alanına girebilmesi için başka birini düşünmeleri ânlık durumu kurtarmaktan başka bir çözüm gibi gözükmüyor. Daha önce Mert, şimdi ise Cihan varken Aslan Kral; Gülfem – Gülru savaşına ne derece etki edecek? Güller bu savaşı verirken Ömer’e ne yapmak düşecek?
 
Daha önceki yazılarımda değindiğim üzere Güllerin Savaşı; ölümlerden yeniden doğan ve evrilen bir hikâyeye sahip. Her bir ölümde level değiştiriyor. Dizi bambaşka virajlara yol alabiliyor. Bu nedenle uzun süredir bir karakterin öleceğini az buçuk biliyordum. Mantıklı düşündüğümüz zaman ise puzzle’ın tek köksüz parçası Cahide Hekimoğlu idi. Hafta içinde de setten gelen cenaze fotoğrafları üzerine birinin ölerek dizinin hikâyesine veda edeceğini teyit etmiş olduk. Cahide Hekimoğlu, Güllerin Savaşı’nın mihenk rollerinden biriydi ya da biri olabilirdi. Başlarda da Gülfem ile olan iş birliği iştahımı kabartıyordu. Gelin görün ki hikâye olarak iyi değerlendirilemediğini düşünüyorum. Kısır bir sirkülasyon içinde role sıkışıp kaldı. Yine de Cahide Hekimoğlu elbisesini en iyi şekilde taşıyan Arsen Gürzap’a teşekkür etmeden geçmek istemem. Güllerin Savaşı’ndaki yeri ve konumu doldurulamaz. En kısa sürede içine sinen işlerde tekrardan ekranda görmeyi diliyorum.  
 
Cahide’nin ölmeden önceki tek isteği torununun Gülru’nun elinde büyümemesi oldu. Peki, bu son arzu karakterlerimizi ne şekilde etkileyecek? İlerleyen haftalarda sorularımıza tek tek cevap bulacağız. Şimdi 53.bölüm yazımı sonuna kadar sabırla okuyup, bana katlandığınız için sağ olun. Bölümde emeği geçen herkese teşekkür ederim. 54.bölümde görüşmek dileğiyle. Hoşça kalın.

Mortissa 

Bir sonraki sayfada anketimiz sizi bekliyor --->

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER