Tatlı Küçük Yalancılar
sona iki bölüm kala, 11. bölümüyle bizlerleydi. Dünyada, altı sezon boyunca bir
A’nın peşinde koşup, meraktan tırnak kemiren bir nesil yaratan Pretty Little Liars’a inat, ülkemizdeki genç
neslin sağlığı bozulmadı neyse ki. İki bölüme “Büyük A” kim sorusunun cevabını
öğreneceğiz. Bunun için 13. bölümde final yapılmasını sağlayan, rating sonuçlarına
teşekkürü bir borç biliriz(Yazar burada parantez açıp, ünlem koymayı gereksiz
buluyor, farkındayız değil mi?).
Tatlı Küçük Yalancılar izlerken biz
Tahminler olsa da “Büyük A” gizemini korumaya devam ediyor. Yalnız
ne A’ymış arkadaş, bir bitmedi gitti. A olarak yakalanıp maskesi düşen “benden
büyük bir A daha var” deyip kayboluyor. Tatlı romantiğimiz Eren de mezara
giderken, onu vuran ve artık “9 canının” sonuncunsa gelmiş olan Büyük A’yı
bıraktı.
Pretty Little Liars'ın Aria'sı olmak varmış. Ağlamalarım bitmedi!
İşin artık spoiler kısmı falan kalmadığına göre, rahatça bir
karşılaştırma yapabiliriz.
Pretty Little Liars’ın
“Küçük A”sı da, bizim Açelya’mız PLL’ın Alison’ının gizli diğer kardeşi
çıkıyordu. Tek fark o gizli kardeş, bizdeki gibi Aslı’nın sevgilisi olan
öğretmeni değil, tamamen başka bir karakterdi. Ve cinsiyet değiştirip kadın
olmuş bir erkek kardeşti. Biliyorsunuz ülkemizde bu LBGT durumları uyarlamalarda
genellikle, hırsızlık ya da hastalık olarak karşılık buluyor. Eren’in de Küçük
A olma durumu çoklu kişilik bozukluğu olarak açıklandı.
Açıkçası Eren’in kardeşini kaçırıp, bir yıl boyu bir
kulübeye kilitlemesinin tek sebebinin, bu kişilik bölünmesi olarak gösterilmesi,
bende biraz eksiklik hissi yarattı. Yani Eren’in kötü olan diğer kişiliği,
sadece hasta olduğu için mi bunca işkenceyi yaptı hepsine? Kaçırmak, hapsetmek,
tehditler, şantajlar… Hadi Açelya’yı ailesiyle birlikte olduğu için kıskandı,
ama diğer kızlardan ne istedi? Kalan iki bölümde çok fena ters köşeye yatmayı
bekliyorum. Çünkü finalde de gördük ki; Eren sadece Küçük A. Onu öldüren ve tüm
bu olayları tasarlayan Büyük A’nın, çok daha büyük bir kuyruk acısı olmalı.
O mağdur hallerini yemedik canım!
Hatta açıkçası Açelya’nın o “mağdurum da mağdurum” hallerine
inanasım hiiiiiç gelmiyor. Onu kaçıranın Eren olduğunu keşfetme hikâyesi ise
kafamda bir sürü soru işareti yarattı. Bir yıl boyu bir kulübede hapismiş. Hadi
kendisini kaçıranı görmedi. Ama bu bir yıl, ne yedi ne içti? Elbette yanına
biri gelip gitti. Açelya gibi cin bir kızın eline, bu bir yıl içinde A hakkında
hiç mi bir bilgi geçmedi? “A’nın Eren olduğundan kuşkulandım ama O olmasını hiç
istemedim” cümlesi benim için yeterli değildi Açelya’cığım!
Kim derdi ki; Güven'in içinden aşık bir adam çıkacak?
Güven’in Eren’i vurduğunu kabul etmesi de bana şüpheli geliyor.
Şimdi Güven’in hallerinden, Açelya’yı gerçekten sevdiğine inandım. Ama başta
Eren’i vurduğunu inkâr etti. Hani gidip Eren’i vurmuş olsa, cinayet saati için “evden
çıktım, arabaya bindim, arabada uyuyakalmışım” dan daha iyi bir bahane
üretebilirdi, değil mi? Üstelik Açelya’nın sevgilisi olarak, kendisinden
şüphelenileceğini, silahının kontrol edileceğini falan tahmin etmiştir
herhalde, adam polis sonuçta. Ama mahkemede neden bunu kabul etti, işte o bir
muamma. Ay başta tırnak kemirmiyoruz, sağlıklıyız dedim ama, sanırım Tatlı Küçük Yalancılar izlemek,
paranoyak olup her şeyden şüphelenmemize mi sebep oldu ne?
Yazının son sayfasında bununla ilgili bir de anket bulacaksınız. Finale iki bölüm kala, Büyük A için tahminleriniz kimler, merak ediyorum. Elbette benim de bir tahminim var ama söylemeyeceğim. Sadece şunu söyleyeyim; Büyük A’nın bir yetişkin olduğunu düşünüyorum.