Unutma, hatırla!
Keşke Poyraz’ın Hikayem Bitmedi’sini stüdyo kaydı olduğu çok belli olacak şekilde dinlemeseydik de balkonda salt gitarla yaratılan o atmosferin naifliğini yaşayabilseydik
Sadece çok dikkatli izleyiciler değil, pek çoğumuz Sema’nın ölmemiş olduğunu tahmin etmemize rağmen hafta boyunca hepimizin ağzında ‘Sema öldü mü’ sorusu vardı. Tüm tahmin edilebilirliğine rağmen, 20. Bölümün son sahnesi, ‘nasıl olacak da Sema ölmeyecek’ diye bizi, hakkında uzun uzun konuşturmayı başardı. Sema’nın ölmediğini içten içe bilsek de, 21. bölümde ilk göründüğü an, evlerde gol sevinci gibi karşılandı. Mahallelerde ise ‘Semaaaa’ diye haykırışlar duyuldu. Ancak Sema ve Poyraz’ın beraberce saman altından su yürüterek, Umman villasındaki köstebeği ortaya çıkarma planı yaptığını tahmin eden dikkatli izleyicilerin sayısı da hiç fena değildi. Bunu tahmin etmek için bugüne kadar izlemiş olduğumuz Poyraz Karayel bölümlerini hatırlamamız yeterdi aslında. Tahminlerimiz doğru çıktı ve 21. bölüme Sema-Poyraz el ele Songül sana güle güle sloganları damgasını vurdu.
 
Yaşayan ölüler Sefer ve Sema

Sema’nın yalandan ölme hikâyesi ile biz de karakterlerimizi bir adım daha yakından tanıdık. Ayşegül ve Sadreddin yaşadıkları acıları ve tepkileri ile bizden geçer not alırken, Sefer’in büyük aşkının aslında bizim hayal ettiğimizden küçük olduğunu, Baba’nın adalet anlayışının ise tahminimizden çok daha acımasız olduğunu gördük.
 
The Bahri Baba

Ancak 21. bölümle beraber bir de kendi çapımda ufak bir aydınlanma yaşadım: Sefer’e ‘aşkına sahip çıkmadı’ diye kızarken unuttuğumuz bir şey vardı. Poyraz Karayel’de dünyanın merkezi Bahri Baba! Bu Poyraz için bile böyle iken, Sefer için nasıl olmasın. Hayata, Baba ile dönmüş bir adam Sefer. Bu nedenle Sefer Sema’ya Baba isterse seni bile vururum dediğinde biz ekran başında saç baş yolarken, Sema gayet doğal karşılamıştı. Çünkü Sema da aynı dünyaya ait ve Sefer’i en iyi anlayacak kişi, kendisi. Bahri Baba, Sema’nın babasını öldürmüşken; O, Baba’yı hapse götürecek belgeleri ifşa etmeyi aklından bile geçirmedi. Hâlbuki bizim gerçekliğimizde Sema’nın, Zafer’in tarafına geçmesi işten bile değildi. İşte bu gerçeği kabul edip izlediğimizde Poyraz Karayel’de bize saçma gelen pek çok şeyi anlayabiliriz. Ancak demek ki Baba’nın kudretine ve ulviliğine daha fazla inandırılmaya ihtiyacımız var. Çünkü bunun vurgusu ne kadar yapılırsa yapılsın hala Sefer’in Baba için sorgusuz sualsiz Sema’yı öldürebileceğine ikna olmakta güçlük çekiyoruz.
 
Sadreddin: İlk göz ağrındım şimdi sadece baş ağrınım

21. bölümde, içinde çok ama çok güzel tespitlerin, cümlelerin olduğu iki sahne vardı. Birincisi, Sadrettin-Baba yüzleşmesiydi, “tam da bu” dediğim bir sahne oldu. Benim hep Poyraz Karayel’den beklediğim, işte böyle naif, içten (içinde silah olmayan) yüzleşmelerdi. Ayrıca Sadreddin de dediği her noktada çok ama çok haklıydı. Şunu dediğime inanamıyorum ama Poyraz Karayel’de şu sahneden sonra benim en sevdiğim karakter Sadreddin’dir nokta net.
 
Poyraz: Ben ve benden içeri bir ben konuşurken

İkincisi ise Begüm’ün Poyraz’ı savcılık belgesi ile tehdit ettiği okul bahçesindeki sahne oldu. Begüm’ün Poyraz’ın yüzüne söyledikleri ile içimin yağları eridi. O sahnede sanki ben Begüm oldum ya da Begüm ben oldu. Ne olduysa oldu, “senin ancak için konuşur, dışın öylece durur!” cümlesi Poyraz’ın genel bir özeti oldu. Ama daha acısı, aslında bu laf ekrandan sekip bize de dokundu. Bize, bizi hatırlattı, içimizden konuşup eyleme geçememelerimizi yüzümüze vurdu. Poyraz Karayel’in en güzel yanı, bize ayna tutan kişi dizinin kötü kadını Begüm oldu.
 
Dört farklı adam, bir Poyraz

Hazır Begüm’den gazı almışken benim de Poyraz’a içimde biriktirdiğim bir çift sözüm olacak onları şuraya deyivereyim: ‘Unutma, hatırla Poyraz! Zaten sen Bahri Baba’nın yanına, Bahri’yi deşifre etmek için girdin. Şu gittiğin yolun sonunda elbette ifade verecek ve Bahri Baba’yı mahpus damlarına göndereceksin. Ya da tarafını seçecek, Baba’ya tam sadakat göstereceksin. Hani Ayşegül’e dedin ya “namlunun ya ucundasındır ya da arkasında” diye, o söz bana Murathan Mungan’ın yazdığı şu satırları anımsattı: “ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın”. Peki ya sen çemberin neresindesin Poyraz? Çünkü çemberin içindeyken, kafan dışındaysa çaresi yok Poyraz’cım. İşte böyle Albay görünümlü, alt benliğinle dertleşerek yaşadığın gerçeklikten topyekûn sıyrılır ve yakın gelecekte başka boyutlara geçersin. Kendine dikkat et, delirmeden önce kafanı topla.’
 
Zülfikar, siz ne ara birlikteliğe alıştınız da ayrılığa alışmaya çalışıyorsun be dedem!

Her hafta usanmadan Çiğdem ve Zülfikar ilişkisinin ne zaman bu kadar ilerlediğini anlamadığımı belirtiyorum. Artık o konuyu uzatmadan, Çiğdem’in babasının, Zülfikar’ı dövdürdüğünü hemen kabul etmesinin ardından kızına tokat atıp, hepten kötü baba pozisyonuna düşmesine takılacağım. Her ne kadar ben emin olsam da henüz kesinleşmemiş bir gerçekliğe göre, Çiğdem’in babası, Zülfikar’a işkence yapan/yapanlardan biri. Zaten zulmün Poyraz Karayel’deki karşılığı olacak olan bu adamın, şimdiden kızının gözünde 1 dakikalık bir sahne ile bitirilmesi, bende aceleye gelmiş izlenimi yarattı. Acaba bu Zülfikar ve Çiğdem hikâyesinin ardından atlı falan mı kovalıyor, nedir bu acele?
 
Sema: İnandığım kaleler teker teker düşerken

Sema’nın babasının geçmişinden tecavüz çıkması hikâye açısından bana zorlama ve basit bir çözüm gelse de, her daim parmak basılması gereken bir konu olduğu için, bu kısma çok bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Sema’nın biri hayallerinde diğeri yanında olmak üzere iki babası varken şimdi ikisini de kaybetti. Sema, çok kısa bir zamanda Bahri Baba ile buzları eritecek olsa da, kendisini bir çırpıda kurban edebilecek bir baba ne kadar ona baba olabilir ki?
 
 Kurgu dünyası, bize dair, yaşadığımız coğrafyaya dair şeyleri , “unutma, hatırla!” diyebiliyorsa o zaman o hikaye zihnimizde can buluyor. İşte Poyraz Karayel de bu nedenle ilk gününden beri bu kadar çok sevildi. Son birkaç bölümde bana göre bu duygusundan uzaklaştıysa da 21. bölüm ile çok güzel bir geri dönüş yaptı.  Zulmü, tecavüzü, acımasızlığı hatırlattı, canımızı yaktı ama yüreğimize tekrar en derinden dokunmayı başardı.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER