Bölümün en önemli sahnesi ciğerci sahnesi iken en iyi sahnesinin de hiç düşünmeden Ceylin’in Tilmen Hukuk’u bastığı ve Yekta ile yüzleştiği sahne olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; Yargı karakterler üzerinde kalıplaşmış algıları dağıtan nadiden işlerden biri oldu. Kadın karakterlerde hep utangaç olmasına ve ilk adımı onların değil de partnerlerinin atmasına alışıktık. Yargı’nın kadın karakter algısıyla; dişli, ele avuca sığmayan, aklına estiğini yapan, gerektiğinde rakı sofrasına oturup derin konulara girebilen, yeri geldiğinde küfür edebilen ve bunu üzerinde çok iyi taşıyan; ancak, bir o kadar da aşkının arkasında durup ilk itirafın erkekten beklemeyip kadın tarafından gelebileceğini de gösteren, ilişkide sınır tanımayan karaktere denk gelmek izleyici açısından inanılmaz keyif verici oluyor. Tüm zincirler Yargı Melekleri tarafından bertaraf edildi.
Zalımın gızı, saniyesinde gözlerini bu kadar iyi dolduramazsın
Ceylin’in karakter oluşumu yapılırken Pınar Deniz’in de üzerinde ilmek ilmek çalıştığı ve tüm enerjisini Ceylin üzerinde yoğunlaştırdığı karakterin başarısından çok belli. Sanırım bir oyuncunun mesleki kariyerinde başına gelen en güzel detay olabilir. Pınar Deniz de elindeki bu fırsatı bir mücevher işler gibi Ceylin’in üzerine nakşetmiş. Aynılaşmadan farklı olabilmeyi bizlere sunuyor olması çok kıymetli. Bu nedenledir ki tansiyonu yüksek sahnelerde Pınar Deniz’i izlemeye doyamıyorum. Uğur Polat ile paslaşması oldukça değerli. Tilmen Hukuk’taki sahneleri muazzamdı. İki değerli oyuncunun paslaşmasını görmek ve birbirinden destek alarak sahneyi yüceltmelerini severek izledim. Pınar Deniz’le karşılıklı bir şekilde sahnenin tansiyonunu çok iyi yönetiyorlar. Engin’in ölümünden sonra Ceylin ve Yekta eteklerindeki taşları dökmeleri gerekiyordu. Bu karşılaşma artık kaçınılmaz olmuştu. Ceylin’in sevdikleri için yapamayacağı şeyin olmadığını gayet iyi biliyoruz. Bu defa okların Ilgaz’a yöneltilmesini Ceylin kendi içinde hazmedemedi. Yekta’nın ofisini de çığlık çığlığa basmasının sebebi de bundan dolayıydı. Yekta her zaman bel altından oynamayı seven bir adam. Bırakın Ceylin’i Laçin için bile elinden geleni ardına koymadı. Ceylin’i ne sosyal medyadaki troll haberler ne üzerine atılan iftira yıkmazdı, ama Ilgaz’a zarar verecek olmak çıldırmasına sebepti. Yekta gibi şizofrenik ruha sahip bir adam oltasına takılan balığı yemlemeye doyamadı. Ceylin’in tekrardan tutuklanması bile ona yetmez. Rahatsız edecek sebepler illa ki bulacaktır. Yekta bu davranışları ile bir kez daha azmettirici olabileceğini kanıtladı.

Uslanmıyor bu*
Ceylin akıllandı diye kim demiş? Ceylin bu hiç akıllanır mı? Bu kadar yağıp esti, elbet bazı yerleri taşıracaktı. Tıpkı Yekta’nın egosunu kaşıdığı gibi. Ceylin bu kadar fevri hareket ettikçe Yekta’nın içindeki tilkiler daha çok tepinmeye başladı. Hâliyle bu işin sonu nezarethanede bitti. Ilgazcığım da ne yapsın? Aklı deli esen bir eşe sahip. Bünye belli bir zamandan sonra bağımlılık yapıyor. Bumerang gibi atıyorsun geri dönüyor. Ceylin’in de nezarethane ilişkisi aynı bu şekilde devam ediyor. Tam duruldu artık düşmez, derken bir bakıyorsun ki geldiği yer yine değişmiyor. Bundan sonra Ceylin “bakkala gideceğim” dahi dese Ilgaz’ı katiyen inandıramaz. Sakladı da ne oldu? Hem kendini hem de Ilgaz’ı Yekta’nın radarında başköşeye oturttu. Adam zaten bu oyunu kazanmak için fırsat kolluyor. Böyle yaparak ekmeğine daha çok yağ sürdü.
Reklamlardan kurtulmamızın şerefine!
Bu bölümün beni en mesut eden yanları; “yerleştirilemeyen” reklamlara denk gelmemek ve aşure tadındaki kurguya maruz kalmamak oldu. On yedinci bölümdeki kurgu faciasını görmezden geliyorum. Kanal D ve Ay Yapım sesimize kulak vermiş olacak ki gerekli reklamları Instagram üzerinden kaydırmalı olarak verdi. İşte daha zekice ve yeni jenerasyon reklamdan kastım buydu. Aynı durum sahneler içine de akılcı bir şekilde uygulanabilir. Üzerinde kısa bir düşünmeyle ne yaratıcılıklar doğar? Şirketlerin reklam departmanları bu vesileyle daha özgün hikâyeleri ele alırlar. Pek makbule geçti. İzleyici olarak teşekkür ederim. Kurgu için de Ali Bilgin’e ayrıca teşekkür etmek isterim. Umarım yazımı görüyor ve okuyordur. Senaryoda iki (üç de olabilir) bölüm, çekimde bir bölüm geriden gittiğimiz için reaksiyonlarımıza biraz gecikme ile cevap veriliyor, ama olsun. Görüldüğünü, duyulduğunu bilmek dahi gönlümüzü hoş ediyor. Sonuçta Yargı hepimizin. Elbirliği ile gözden kaçan detayları ve atlanılan yerleri düzeltmek de hepimizin görevi. Sesimize kulak verilmesi mutlu ediyor.

Nasıl oynadım ama?
Pars’ın Yekta’ya neden bu kadar müsemma gösterdiğini anlayabilmiş değilim. Epilepsi bu dünyada bir tek Pars’ın başına gelen bir hastalık değil. O zaman Pars, hastalığın dışında Yekta’nın eline başka bir koz vermiş olmalı. Aksi olsa Yekta, Pars’ı niye istediği gibi kullansın? Pars’ın Yekta’nın tüm çakallıklarına boyun eğmesi bana oldukça tuhaf geliyor. O yetmiyor Pars’ı makamında tehditkâr cümlelerle itham ediyor -ki bu defa haklı. Zihni hiç boş durmuyor. Sürekli elini kuvvetli tutmak ve Ceylin’i kurban etmek için bir çaba hâlinde. Pars’ı tehdit ettiği yetmiyor, davanın hakimine verilen kararla ilişkili şikâyette bulunuyor. Ardından Başsavcı Melih’e gidiyor. Yekta’yı nedense mahalledeki tüm dedikodu ağını yöneten teyzelerden birine benzetiyorum. Her türlü olay onun başının altından çıkar, ama suya, sabuna dokunmaz. Maşa varken elini yakmaz. Bence aradığımız azmettirici Yekta! Burada kadrolu maşamız da Niyazi. Engin’in kaçışını planlarken hesapta Ceylin yoktu ve tabii Engin’in ölmesi de! Fakat biraz düşününce neden öldürmesin ki? Yekta, sahte diploma ile yıllarca avukatlık yaptığı ortaya çıkmasın, diye ruhunu bile satacak bir adam. Oğlunu neden harcamasın? Son zamanlarda ayağına o kadar çok dolandı ki temizlik şarttı. Ve bingo! Bir taşla kaç kuş birden vurdu…. And the oscar goes to Yekta Tilmen! Bu yılın en büyük oyuncusu kesinlikle Yekta Tilmen’di. Şeytan’a bile pabucunu ters giydirdi ve Yargı’daki şeytan da Engin’di.

Kabul et, ben daha iyiyim ;)
Burada Ilgaz’ın mesleki olarak Pars’tan her zaman bir adım önde olduğunu görüyorum. Dava hakiminin ve başsavcının dile getireceği her ihtimali önceden tahmin ederek Pars’la paylaşması bir nevi gelişebilecek her türlü reaksiyona karşı tedbir almalarını sağladı. Elbette Pars da tüm bu olanları düşünebilirdi. Ama önemli olan öncesinde görüp, ona göre hareket etmekti. Sürekli bir şekilde Ceylin’in tek şüpheli olduğu söyleniyor. Üçüncü şahıs şüphesinin kabanla eşleşen ayak izi ile ortaya çıktığı ve eldivenin olay yerinin yakınlarında bulunması sonucu serbest kaldığı niye idrak edilemiyor? Allahtan Ilgaz tedbirli adam. Pars’la olan iş birliği hepsinin ellerini kuvvetlendirdi.
Bermuda şeytan üçgeni misiniz?
Engin’in cenaze merasimine Merdan’ın katılmasıyla Seda’nın aklını daha çok karıştırdı. Önce şansını Yekta’dan yana kullanmak istedi. Baktı ki Yekta hiç oralı bile olmuyor, bu defa yönünü Merdan’a çevirmeyi denedi. Merdan’ın gittiği kebapçıyı nasıl buldu bilmiyorum; ancak, buradan kulağının epey kesik olduğunu tahmin etmek oldukça mümkün. Hoş, boşuna gelmiş. Çünkü Seda’nın tüm sorularına muallakta yanıtlar verdi. Bu boşa çaba sadece Merdan’ı sinirlendirmekle kalmadı. Yekta’nın da dikkatini çekti. Umalım ki işin altını fazla kurcalamasın. Aksi hâlde Seda hem Merdan hem de Yekta tarafından kapana kısılmak zorunda kalacak. Ayrıca bu olayı Yekta’nın deşmesi Zafer’in cesedine giden yola kadar çıkarır. Zafer’in cesedinin Yekta tarafından bulunacak olması Ceylin ve Ilgaz’a kadar dokunur. Şu an oldukça ilgilenilmesi gereken dert varken Zafer’in ölümü her şeyin üzerine limon sıkar. Yalanlar her ne kadar yeni yalanları doğursa da cesedin ortaya çıkma olasılığının olabildiğince ötelenmesini tercih ederim.

İstersen yakın gözlüğünü de getireyim? Hem daha iyi görürsün :D
Bu hiç iyi olmadı
Yekta, cenaze sonrasında Laçin ile Murat’ın arasında gerçekleşen küçük yakınlaşmayı fark ederek gizli aşk yuvasının mimarlarını da keşfetmiş oldu. Yekta çıkarı doğrultusunda her türlü olayı kendi lehine çevirebilecek yeteneğe sahip bir adam. Mesela, Engin’in kaçmasına zemin hazırlayan kişinin Laçin olabileceği aksını çok kolay bir şekilde çevirdi. İfade sırasında şüpheli davranışları, cinayet saati nerede olduğunu söyleyemeyecek olması ve susma hakkını kullanmak istemesi Laçin’i suçlu olabilir kanısına yönlendirdi. Bu vesile ile Murat’ı da kendi kurduğu krallıktan elemiş oldu. İnanılmaz akıllı ve plancı bir adam. Kafasının içindeki kırk tilkinin de kuyruğunu birbirine dolandırmadan (şimdilik) emin adımlarla ilerliyor. Yekta, oynadığı küçük müsamere sonucunda Laçin’in üzerindeki şüpheyi Murat’a çevirmeyi başardı. Laçin’in susması Murat’ı yaktı. Yekta gözünü kırpmadan kendi suçunu Murat’ın üzerine yıktı. Her şeyi Yekta planlayamaz, ama her işin arkasından Yekta çıkar. Sever böyle civcivli işleri.

Yekta Tilmen azmin zaferini kutluyor...
Yekta’nın sürekli olarak iddianameyi yazması için Pars’ı sıkıştırması sadece Pars’ı değil, aynı zamanda Ilgaz ve Ceylin’i zora sokuyor. Nefes almadan Başsavcı’yı sıkıştırması, Başsavcı’nın Pars’ı bu konuda uyarması ve devamında gelen zincirleme silsilesi oldukça tatsız konular olmaya başladı. Pars’ın iddianameyi yazması Ceylin’i döngünün en başına sürükleyecek. Başsavcı Melih’in son restiyle Pars iyice köşeye sıkıştı. Ya iddianameyi yazacak ya da dosyayı devir edecekti. Dosyanın devri demek davanın seyrini hiç istemedikleri yöne doğru çevirmekti. O nedenle Pars radikal bir karar vererek dosyayı Ilgaz’la birlikte yazmayı seçti. Davanın gelişimi ve Ceylin’in lehine sonuçlanması için Ilgaz’a ihtiyacı vardı. Bu ittifakın sonucunda ya Ilgaz’la olan ilişkilerine yeni bir boyut katacaktı ya da tamamen koparacaktı.
Yannız sıkı ikili oldular ;)
İddianamenin yazımında Ilgaz’dan yardım aldığını Ceylin bile bilmiyor. Çünkü yazdıkları raporlar oldukça bıçak sırtı kararlar ve en ufak bir hatayı kaldıramayacak nitelikte. Bir kalemde kendilerini dönülmez bir yola bulabilirler. Maalesef bu yolda yanacak köprü de kalmadı. Zira iddianamenin üçüncü maddesinde yazıldığı gibi iş, Ceylin’in müsaderesine karar verilerek müebbette kadar gider. Peki, Pars ve Ilgaz iddianameyi Yekta’nın lehine göre neden yazdı? Yekta’nın da tavır ve hâllerinden anladığım kadarıyla istediği bir karardı. Sonuca bu kadar yaklaşmışken Pars’ın böyle bir kararın altına imzası atması nelere gebe kalacak? Tahminime göre Pars zaman kazanmak istedi. Pars’ın üzerinde öyle bir baskı oluştu ki (bölüm içinde gördük) böyle bir karar vermek durumunda kaldı. Bu nedenle de Ilgaz’la yaptığı çalışma onlar toprak olana kadar gizli kalacak. Unutmayın ki “şüpheden sanık yararlanır”. Ilgaz ve Pars, Şahver Hoca’nın kült sözünü kulaklarına küpe ederek bu iddianameyi sonlandırdı. Şu an için bu hukuk savaşının kazananı Yekta gibi görünüyor. Böylece Yekta ile birlikte Niyazi de rahata erecek. Bu karar neticesinde, Yekta ve Başsavcı Melih'in dikkati Pars’ın üzerinden giderken, Niyazi de saklandığı yerden çıkarak hatalar yapmaya başlayacak. Tüm bu olaylar olurken Ceylin gözündeki hayal kırıklığı ile Ilgaz'ın kahrolmasına sebep olacak. Ilgaz'ın vicdan azabıyla Ceylin'in gözüne nasıl baktığını gördüm. Gelecek güzel günler için bir defa daha Ceylin'in üzülmesini göze aldı. Bakalım yirminci bölüm bizlere neler getirecek? Böyle bir bölüm finaliyle Yargı Melekleri izleyicilere biraz daha sabredin, mesajını verdi. Büyük bir olasılıkla çeyrek dalya olmadan Ceylin’in aklandığını göreceğiz. Umarım bu bekleyiş Ceylin ve Ilgaz'ın aşkını bir kez daha sınamak zorunda kalmaz.
Bölümde emeği geçen herkesin gönlüne sağlık!
Mortis
* Zeynep Bastık