Gönül hep o kadar pervasız kaldı ki kalbine karşı, ihanetin varlığına karşı; o kalbin kırıkları en çok Derin’i yaraladı.  Daha anne karnındayken tanıdığı bir duyguydu ihanet. Önce annesinin damarlarında dolaşıp onu doğurdu sonra üstü kapandıkça büyüdü, büyüttü Derin’i. Hayatının bir köşesinde sessizce var olmaya devam etti ihanet. Tam da bu yüzden Volkan hiç yabancı değildi.

Alıştığı o duygu, yasak olma sıfatını normalleşmeye bırakmıştı çoktan. Evli bir adamla yasakları delmek yargılanacağı bir şey değildi Derin için. Aşk her şeyin üstesinden gelir umuduna tutunmak kolay gelirdi. Kötü giden evlilik yalanına inanmak pastadaki krema gibiydi. Sorumluluğu kaybetmek için yüzlerce bahane üretilirdi. O duygu ihanet olarak anılmazdı da, adına aşk denirdi. 

Denmezdi.

Mutlulukların önünü hep ihanet kesti. Görmeyelim, duymayalım, reddedip aşka sığınalım demek hep daha da zorlaştı. En çok da boşverdikleri hatırlattı o duygunun ismini. İhanet en çok yük olup Derin'in sırtına bindi. İhanetin içinde doğan bir kadındı ve ihanetle tanışması için annesinin hikayesini bilmesine gerek yoktu. İhaneti unutmazsın. İhaneti ardında bırakıp mutluluk rolünü taşıyamazsın. Gönül’ün de başarılı olduğunu düşünmüyorum. Demir’in çocukluğunu biliyorum ama Derin’in çocukluğunu çok iyi tahmin ediyorum.

Bir çocuğun yaşayacakları düşünülmedi ama o çocuk ilk krizde resmin gerçek rengini betimlemekten çekinmedi. Yakın arkadaşlar ilk noktada ihanetin figüranları haline getirilmişti, ilk o arkadaşlar yüz çevirdi.


En çok başkasının hikayesini sahiplenen insanlar için merak duyarım. Senin kendinden değer katıp anlamlı kıldığın, hayatının tacı haline getirdiğin tüm olasılıkları, olguları bir başkası tüm gücüyle sahiplenmeye başlar. Kıskançlığa çok benzer bir his duyarsın ama bunun kıskançlıkla alakası yoktur. Özel kıldığın şeyin tüm güzellikleri sana tutunup yaşamaya devam eder. Güzel tüm hisler sende kalır. Seni sen olmaktan alıkoyan ne varsa seni terk eder. Ait olmadığı o insanın ruhuna tutunur ve yaşamaya devam eder. 

Önce Volkan terk etti Asya'nın kalbini. Aşk gitti, geriye onlarca yılın Asya'yı nasıl büyüttüğü, nelerle mücadele ederken nasıl güçlendirdiği kaldı. Asya en iyi tanıdığı insanla, olabilecek en zarif şekilde mücadele etti. Bardağın dolu tarafından bakmayı tercih edersem, kazandı da. Ama Derin çok yenik başladığı oyunun en zayıf halkası haline geldi. Volkan birine sırt çevirecekse ilk Derin'e sırt çevirdi. İlk ondan vazgeçti her seferinde. En çok ona kör ve sağır oldu. Tüm bunlar bir paket haline gelip Derin'i hırslı olmaktan çaresizliğe taşıdı. Kötü olan ne varsa bu hikayede, Derin'le yaşamaya devam etti. Beyaz güller Asya'ya aşkı anlatırken, Derin'e ayrılık getirdi. 


Küçümsemekten çok korkarım. Renkli dünyalara ait duygular bile gün gelir taşımakta zorlanacağın kadar büyük bir yük olur, eminim. Asya'nın baş başa bırakıldığı her duyguyu tüm gücüyle karşılayıp bastırması ne kadar iyi hissettirdiyse bana, o duyguyu doğuran kalplerin teker teker çürümesi bir o kadar acı veren bir gerçekti. Volkan'ın pişmanlığı, Derin'in çok geç uyanması, Gönül'ün üstünü kapattıklarının geçmişi olması bu acıyı ayrı ayrı besleyen gerçeklerdi. 

Normalleştirdiğin her yanlış bir gün en sevdiğinin dizlerine dolanıyor. Gün geliyor en zayıf noktandan vuruyor seni. Seni yaralayanın ne olduğunu unuttuğunda, hayat tüm gücüyle yüzüne vurmaktan hiç çekinmiyor. Mutlaka yaşıyorsun yaşattığın şeyi. Mutlaka karşına çıkıyor görmezden geldiklerin. Gün geliyor, üstüne basıp geçtiklerin soluğunu kesiyor. Devranın döndüğü, iplerin koptuğu, köprülerin yıkıldığı bölümden yazıyorum. Asya’nın kalbinde doğan aşkın bir başka bedene geçmiş olmasına rağmen dönüp dolaşıp Asya’yı bulduğu yerdeyim. Gurur her zamankinden daha çok var olması gerektiğine inandığım bir duygu. Hikaye nereye gidecek, haftalar başka nelerin sebebini anlatacak bilmiyorum ama merakım baki. Yazan, çeken, emek veren herkesin yüreğine sağlık. 

İrem.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER