17.bölümde
silahlı bir saldırının ortasında kalan Hazal için bütün bir hafta acaba bu saldırının
davranışlarını ne derece etkileyeceğini düşünüp durmuştuk ama Paramparça’nın
18.bölümünde gördük ki Hazal aynı tas aynı hamam…

Mutlu aile tablosu?
Saldırıdan
yara almadan kaçmayı başaran Hazal ilk iş olarak Gülseren’i aradı. Her ne kadar
benim gerçek annem Dilara diye diretse de başı sıkıştığında neden Gülseren’i
aradığını Cansu çok güzel özetledi. Çünkü Gülseren hemen gider, nerede olursa
olsun yardımına koşardı. Öyle de oldu. Gülseren hemen Cihan’a haber verdi ve
gidip Hazal’ı oradan aldılar. Bütün gece korkudan tir tir titreyen Hazal’ın
gözü Gülseren’den başkasını görmedi. Olaydan saatler sonra haberi olan Dilara o
kadar çok söylendi ki sadece Cihan değil ekran başında biz bile yeter artık
dedik. Rahmi ile birlikte Hazal’ı almaya gittiler ama Hazal onlarla gitmedi
daha doğrusu Cihan göndermedi. Zaten gidesi de yoktu. Gülseren’in güvenli
kollarında geçirdi bütün geceyi. Artık akıllanmıştır dediğimiz Hazal hem lüks
bir otel görünce hem de tüm olaylar çözülünce içindeki gerçek Hazal’ı ortaya
çıkardı ve yine hepimizi sinir krizine soktu. Daha önceki gece Gülseren’e
sarılıp beni bırakma diye ağlayan kız gitti “sen benim annem falan değilsin,
benim asıl annem Dilara” diye çemkiren kız geri geldi. Evet canım sen tam da
Dilara’nın kızısın!
Bu arada
Cihan, yılın babası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hatta koşuyor. Hazal’ı
korumak için yaptığı onca şey sonrasında Gülseren’in adına bir teşekkür de ben
ediyorum. Cihan’ın tüm bu koruma kalkanını gereksiz bulan ve koskoca mafyayla
tek başına baş edebileceğini düşünen Rahmi’ye ne demeli peki? Peşindeki Rus mafyasını
ne çabuk unuttu. Yalnız tüm bu mafya, çete davası biraz çabuk ve kolay
kapanmadı mı?

Hazal hala şokta
Arada olan
yine Cansu’ya oldu. Önce Yağız’ın ölümüne üzüldü sonra da Özkan’ın yazdığı
mektubu Dilara’nın ondan sakladığını öğrendi. Mektubu bulup okuduktan sonra
Özkan’a karşı olan tutumu biraz değişse de annesinden para istediğini
öğrenmesiyle tekrar yıkıldı ve soluğu Tarlabaşı’nda aldı. Özkan’ın söyledikleri
karşısında yumuşadı ama söyledikleri nedense hiç güven vermiyor bana. Deli bir
anına gelse Cansu’ya da Hazal’a da zarar verebilecek kapasitesi var. Cihan’a
sinirinden de onu hapisten çıkaranın, İstanbul’a getirenin Rahmi ve Dilara
olduğunu söyledi ama Cihan artık o kadar alışmış ki her olayın altından onların
çıkmasına çok fazla tepki bile vermedi. Zaten Dilara’ya tepkisini yayınladığı
basın bülteni ile gösterdi. Herhalde bundan daha büyük bir travma yaşatamazdı.
Dilara için
artık söylenecek söz kaldı mı bilmiyorum ama benim Türkçem bitti. Candan’dan
aldığı akıllar yüzünden kaç kere daha dibe vuracak merak ediyorum. Düşmanını
yakın tut felsefesini öyle bir benimsemiş ki önce Alper şimdi de Özkan. Sırf
Cihan’ı sinir etmek için Özkan’ı yanına işe aldı ama bu olay Cihan’dan çok onun
başını ağrıtacak. Üstelik Özkan şimdi Dilara’ya abayı yaktı.

Burda oyro geçmiyor mu?
Paramparça’nın
18.bölümünün büyük bir kısmında Dilara ve Hazal’a sinir olurken Keriman’ın hapishane
maceraları yüzümüzü güldürdü. Koğuş ağasına biraz dikleneyim dedi ama öyle bir
tokat yedi ki anında 180 derece dönüş yaptı. İşittiği azarlar yetmezmiş gibi
bir de aç bıraktılar. Onun böyle ezik ezik hallerine hiç alışkın değiliz. Şimdiye
kadar çoktan oradakileri hizaya getirmiş olması gerekirdi. Eğer birkaç bölüm
daha kalırsa koğuştaki yerini sağlamlaştıracaktır. Vardır planları.
Cihan yılın
babası dalında en güçlü adaylardan dedim ama 19.bölümde biraz sallantıya
uğrayacak. Ozan’ın arkadaşlarının gazıyla katıldığı araba yarışı umarım çok
büyük bir felaket ile sonuçlanmaz. Zaten Dilara, Cihan’ı suçlamak için bir
açığını arıyor. Eğer Ozan’ın başına kötü bir şey gelirse kimse Cihan’ı Dilara’nın
elinden kurtaramaz…