Geçen hafta
Şerifi kaybetmiştik. Bu hafta doğal olarak cenazesi vardı. The Vampire Diaries
evrenini biliyoruz. Hiçbir organizasyon olaysız geçmez. Bu defa farklı olarak
organizasyon hariç her şey olaylıydı. İzlerken başlarda sıkılmaya başlamıştım
ama müthiş bir 10 dakika yaşattılar bize...
Öncelikle
Alaric cephesine bakalım. Jo’yu istifra ederken bulduk ki kapıya gelen soft Kai
de aynı şikayetlerden muzdaripti. Evet yine Gemini olayı. Vallahi ben sıkıldım
bu Geminilerden 7-8 bölümde siz nasıl çektiniz anlamıyorum. Hastalık da Kai’deydi tedavi de...
Birleşme
yanlış ikizler arasında olduğundan Jo’nun da büyüsünü emmesi gerekiyormuş.
Doymadı! Tüm Mystic Falls’ın büyüsünü emdi doymadı sıra Jo’ya geldi. Bu arada
ilginç mi ilginç bir şey duyduk, “hapis evrenler” Yani tek bir tane yoklar.
Şuan Bonnie’nin olduğu gibi kim bilir kaç evren daha var. Evreni bol bulan
Geminioğulları cezalandırılması gereken herkese ayrı bir evren vermişler. Lükse
bak, bolluğa bak!
Jo, Alaric
ile kısa bir istişareden sonra vereyim de büyülerimi kurtulayım dedi. En
mantıklısı da buydu doğrusu. Zaten en başında da istemiyordu. Verdi kurtuldu.
Böylece Geminioğullarının soyu sopu da kurtulmuş oldu. Büyük sevap işledi ve
karşılığında hemen müjdeli haberi de aldı. Jo hamile! Jo şok! Bunu duyan Alaric
durur mu? Yapıştırdı teklifi! Benimle evlenir misin? Biraz naz, biraz
romantizim derken yeni bir ailemiz oldu ya la... O bebe de bir yolunu bulur üç
ayda büyür. Dedi dersiniz...
Tıtlımmm koluna nolduuuu
Hazır hapis
evrenler konusuna gelirsek Bonnie tarafında da olaylaaaar olaylar efendim.
Gitmiş o büyülü taşı Kanada’dan bulmuş. Büyülerini almış. O aleti de var. E ne
duruyorsun? Eclipse’yi beklemeye koyuldu. Fakat The Vampire Diaries öylece bekleyenleri sevmez. Kai’nin
rahatsızlığından dolayı önce hava değişti kış geldi. Takvimlere baktık ki 1903’deymişiz.
Yaşasın Beşiktaş’ın kuruluş yılı!
Kai’nin
git-gelli durumundan dolayı hatlar 1903’de de bozulunca Bonnie çaktı davayı.
İlk hedef mağara! Bu arada demeden edemeyeceğim. Mystics Falls’da o dönem kuzey
ışıkları ne arıyordu hiç anlamadım. Epi topu 100 yıl yahu. Ne değişmiş olabilir
ki? Neyse mağarada büyüyü yaparken o garip kadını görünce doğrusu ben de az
tırsmadım. Orada kala kala belli yanmış kafada bir şeyler.
Bonnie ise
tüm karışıklığa rağmen hüüüp diye günümüze geri döndü! Gene kendisi becerdi.
Valla helal olsun kıza. Yetmemiş bi de Damon’a sofra kurmuş. Kavuşma anları çok
tatlıydı. Ben bile sevindim yani. Yanında getirdiği bombanınsa o bile farkında
değil. Tamam kameranın açık kalmasını sebep olarak göstermeleri biraz zorlama
oldu kabul ama o kadının Salvatore kardeşlerin annesi çıkması... İşte bomba
diye buna derim. Sonunda yaramazlık yaptıklarında kulaklarından tutacak
birileri geliyor herhalde. Hoş hala bakışlarına güvenmiyorum. Neyse...
Teşbihte hata olmaz. Damon sanki secdeye gidecekmiş gibi oturmamış mı?
Gelelim
cenaze kızımıza... Damon’un da dediği gibi en kötüsü ilk gün olmaz. Herkes
yavaş yavaş çekilir etrafından doğal olarak. İşte esas o zaman özlersin
kaybettiğini. Onun için tarifsiz bir acıydı. Başlangıçtaki rüyada bisikletten
düşüşü onun bu bölüm annesizken ilk ciddi yarasını alacağını gösteriyordu ama
bunun Stefan’dan gelmesi şaşırtıcı oldu. Bu adamı bir türlü sevemememin bir
sebebi var işte. Takık olduğum tek şey aşırı çirkin burnu değil yani.
En sonunda kızın şalterini attırdı. Pis burun!
O tabutun
başında Caroline’yi tekrar paramparça ettiğinde iki damla yaş akıttı ve kendini
toparladı ya, işte o an “Caroline artık büyüdü.” dedim. Bazılarımız zorla,
acıyla büyüyebilir ancak. Caroline için artık daha kötüsü olamazdı. Bir nevi
dipteydi yani ve bundan sonra gelecek hiçbir şey onu daha da dibe çekemezdi.
Artık her şeyle yüzleşmeye hazır bir andaydı. Yani ben öyle düşünmüşüm.
Meğer
Caroline insanlık tarafının şalterini kapatmaya o an karar vermiş. Büyümekten
kaçmış yani... Onu suçlayamam. Kimse, kimseyi kolay yolu seçtiği için
suçlayamaz. Zira hepimiz böyleyiz. Kasabanın yeni saykosu Caroline hoş geldin
derken kelimelerime burada son noktayı koyuyorum. Az önce koydum. Şimdi yine
koydum. Neyse.