Yoğun geçen haftalar
sonrasında Altınkoy ruhunun ele geçirdiği bir MedCezir bölümü geride kaldı. En sevdiğim bölümler, hep bu ruhun en
önde olduklarındandır. 59. bölümü de en sevdiklerime ekleyeyim ve çoğu MedCezir izleyicisinin şikâyet ettiği
“ilk sezon tadı yok” cümlesini geçersiz kılan bu bölümün ayrıntılarına göz
atalım.
Ender’in ölümüyle dağılan
Serez’ler, toparlanıp, yeni ailelerini artık iyice şekillendirdiler. Soyadı
Serez olmasa da Mira-Yaman Koper çifti, Eylül-Mert Serez çifti ve artık iyiden
iyiye ortaya çıkan Sedef-Selim Serez çifti bir beş yıl sonra Yeni Serez Aiesi’nin
fertleri olacaklar.
Teklif kısmı güzel de planlamada henüz bazı eksiklikler var.
Geçen hafta Yaman’ın
teklifiyle şenlenmiş aynı zamanda da bir parça endişeye kapılmıştık. Yaman’cım,
Mira’nın tüm sabırsızlığına rağmen, sağduyulu tarafıyla sahnedeydi, hem bizi
hem Mira’yı sakinleştirdi değil mi? Okul bitince evlenirsiniz kuzum,
hayallerdeki Sedef’ten yanayım ben. Hayaller demişken, dizilerdeki hayal
sahnelerine genelde gıcığımdır, ama MedCezir
bu fikrimi yerle bir ediyor genelde. Mesela isteme sırasında Mira’nın son
derece sıradan bir kıyafetle saçını gelişigüzel toplamasından, bu kısmı aslında
Mira’nın değil, Yaman’ın hayal ettiğini anlayabiliriz. Çünkü Yaman stili değil
içeriğe önem verir, değil mi?
Söz konusu kız isteme olunca Altınkoy ahalisi bile standart isteme merasimi kıvamında.
Nevin'in bir anlık oğlan annesi tavrını gizleyememesi ve Sude'nin Faruk'a "kötü haberi vermeyi bana bırak canım" uyarısı harika!
Peki ya Nevin’in halleri! En
çok eğlendiğim; hayallerdeki Nevin’di. O kısmı da, Yaman değil, kesin Eylül
hayal etti mesela. Tam erkek annesi tavrı, heyecanlı ama bir yandan da burun
kıvırır vaziyette, süper! Sude’nin hayır cevabıysa Yaman’ın korkulu rüyasıydı
elbette.
Evlendikten sonra Yaman!
İsteme sahnesinin hayal
olmasından yana çok memnunum, ne yalan söyleyeyim. Yorumlarımı okuyanlar bilir
ki; aşkın tüm evreleri sonuna kadar yaşanıp sindirilmeli taraftarıyımdır. Mira
ile Yaman için de bunu istiyorum. Önce, tüm imkânsızlıklarıyla aşklarını
yaşasınlar. O günün sonunda ayrı eve gitmek için vedalaşmalar, buluşmak için heyecanlanmalar, beraber geçirecekleri vakitler için sabırsızlanmalar... Aşkın en güzel yanı imkânsızlıklara karşı koyabilmesidir.
Özlerken içinin erimesini yaşamazsan eğer, birlikte geçirdiğin günlere
şükretmen, değerini bilmen mümkün olmaz. En ufak bir rüzgârda alabora olursun.
O yüzden ağırdan almak iyidir.
Sedef'in Deniz'e "O kadar eziksin ki" bakışı
Ağırdan ağırdan kabul
ettirilen bir cephe de Selim Sedef cephesi. Sedef’cim bütün ilişkilerde en
doğru tahlilleri yapıp, en doğru akılları veren kişi. Ama tabi ki, alıştığımız
üzere kendine hayrı yok. Deniz, kendince Sedef’i kazanıp Selim’e ulaşma
taktiğini denedi, ama Sedef bu oyunlara gelmez şekerim. Deniz’in taktiğini ne
güzel geri püskürttü Sedef, değil mi? “Selim bana anlatmadıysa senden duymam
doğru olmaz” dedi. Oysaki, genelde merak kediyi öldürür, ne oldu ne oldu diye
sorulur. Deniz, Sedef’in bu tavrıyla bir bozguna daha uğradı. Ama Sedef, Selim’den
olayın kendisinin de dâhil olduğu bir durum olduğuna dair sinyali alınca,
standart bir kadın durumuna geldi, soluğu Deniz’in yanında aldı ve Deniz’in
aralarında bir şey olduğu düşüncesini öğrendi. O zaman da “Sedef hareketini”
yaptı: kaçmak. Bu tepkiye dayanarak, artık Sedef’in de Selim’e karşı boş
olmadığını düşünüyorum. Yalnız Deniz zorla kaşıya kaşıya Sed-Sel çiftinin
temellerini kendi eliyle attı ya, bravo! Ben bu çifte alıştım artık, hadi heyecanlı kısımlarını
görelim diye sabırsızlanıyorum.
"Daha yakın olmak için evlenmemiz gerekiyorsa evleniriz" by Mira
Evlilik teklifinin
devamındaki Yaman-Mira konuşmalarını es geçmemek gerekir. Yaman’ın “artık sana
yetememekten korkmuyorum” cümlesi, şimdiye dek duyduğum en güzel sözlerdi. Hep
beklediğimiz Yaman buydu, değil mi? “Birbirimize daha yakın olmak için
evleniyoruz” fikrine ise, bu hafta yorumsuz kalmayı tercih edeceğim. Eylül’ün,
azıcık kıskanarak, bu mutluluğa limon sıkmaya karşı koyamaması çok başarılıydı.
Elbette Mira ile Yaman’ın mutluluğunu o da ister, ama kız arkadaşlar arasındaki
o rekabet hissi, Eylül’e “evlilik teklifi aldın ve burada temizlik yapıyorsun
bu bir işaret olmasın” bile dedirtti. Mert’le Eylül’ün evlenme kararı aldığı
bölümde, Mira bir nesli resmen evlilikten soğutmuştu hatırlarsınız. Eylül tabi
bunu da hatırlatmayı es geçmedi. Neyse ki Mira’nın Yaman’la evlenme fikri için “poponda raptiyeyle yaşamak” hissine kapıldığı günler geride kaldı.
Sude'nin adım adım çöküşü
Gelelim Sude’nin çöküşüne.
Asım Şekip Kaya Sude’yi “belirli konuları konuşalım” diye aradığında, Sude’cim
herkesin gözü önünde boşanma konuşması yapmamak ve baş başa mumlarla romantik bir ortamda Bay Aşk'ı bu karardan vazgeçirmek için, evde buluşmayı teklif
etti. Sude’nin her şeyi bu kadar ince ince planlamasına, kuyruğu hep dik tutma
çabasına gerçekten hayranım. Aslında Bay Aşk tam onun kalemi, adam da Sude’nin o
kadar hazırlandığı görüşmeye avukatını göndermiş. Sude’cim hemen taktik
değiştirdi ama Bay Aşk’a işlemez tabi. Yaralarını sarmak için Kenan’a koşan Sude,
bir bozguna da burada uğradı. Hale’nin Kenan’a gitmesine şaşırdık mı, tabi ki
hayır. İlk sezondan beri hep yakıştırmıştık, tanık olmasak da bu ilk Hale-Kenan
görüşmesi değilmiş tabi ki. Yalnız Hale’nin Sude’ye o akşam oraya geldiğini ve
evdekinin de kendisi olduğunu söylemesi de, Sude’nin toparlandıktan sonra
Hale’ye verdiği “bak kız çocuğu” ile başlayan karşılık da çok eğlenceliydi.
İşte Altınkoy ruhu bu! Mira’nın annesini toparlamak için söyledikleri de
takdirlikti, ama Sude hayata bakışını tek cümleyle özetledi: “Ben balık tutmak
istemiyorum, balık yemeyi seviyorum.”
Beren'in küçük kız kardeş bunalımlarını yerim:)
Geçen hafta, olan hep Beren’e
oluyor diye üzülmüştüm. Neyse ki Sude hemen toparlanıp Beren’le kayak tatili
planladı, Beren’cim de biraz olsun mutlu oldu. Yoksa İnanç Pars yüzünden
girdiği krizlerden çıkamayacaktı. Bu krizleri izlemek çok eğlenceli olsa da,
Beren bizim bir tanemiz, onun da gün yüzü görmesi gerek.
Yaman'cım filmin adını da Divane olarak hayal etti.
Çok fazla zarara uğramadan,
İnanç Pars’ı bu hafta uğurladık artık. Eminim ki; Sude’nin onu açılışa davet
etmesinde, Yaman’la Mira
arasında bir kriz çıkarma isteği de vardı. Yaman’ın, İnanç ve Mira’yı film
çekiminde, İnanç’ın üzerinde kendi giysilerini ve oyunculuklarının berbat olmasını
hayal etmesi süperdi. Sonrasında Yaman eve gelen çiçeklerin izini sürerek, onu
hayatlarından çıkarmayı başardı da, o sırada Faruk’la konuşuyordu. O konuşmada yaptığı
harika başlangıcı, bu şekilde sonlandırması Faruk’un gözünde onu nereye
taşıyacak merak ediyorum.
Nevin de kimlik bunalımı yaşıyor yazık; "bebek bakıcısı mıyım, kayınvalide mi?"
Şu özlemi hissetmek ne güzeldir..
Sedef, hayallerde evliliğin
altın kuralını “kan kusup kızılcık şerbeti içtim” diye tanımladı. Sude ise “aşk
bir masal, masalı gerçeğe evlilik dönüştürür” dedi. Altınkoy kadınları,
Mira’nın kafasını evlilik konusunda karıştırsa da, Yaman artık ayaklarının yere
sağlam basmasıyla, Mira’yı hep ikna edecek gibi görünüyor. Mira ona “bana
güveniyor musun” diye sorduğunda, ne güzel bir cevap verdi: “Ben sana bakıp
yolumu buluyorum.” İnanç’a yine yumruklarla girişmesini ise eleştirmeyeceğim.
Çünkü Yaman’ın en baştan beri tavrı böyle. Yaman bu durumu abartmadıkça, Mira her ne kadar kızıyor gibi görünse de, bundan memnun.
Sahiplenilmek her kadının hoşuna gider. Kendine daha çok güvenen Yaman’ın gün
geçtikçe daha ideal bir adam olacağına inanıyorum. Bölüm sonunda yapılan
Sevgililer Günü planlarını sabırsızlıkla bekliyoruz değil mi? Haftaya oyun
başlasın!