Dert bir değil ki ağlayasın…
"Yıkıl be Abidin, hâlâ ayakta mısın be!"
Deli bir değil ki bağlayasın, dert bir değil ki ağlayasın… İlk olarak nerede duyduğumu hatırlayamadığım bu sözü Abidin'in ağzından duyunca, "İşte hislerime tercüman olan ifade," dedim. Gerçekten, anlatmaya nereden başlayacağımı bilemediğim kadar çok derdim, silkelemeye nereden başlayacağımı bilemediğim kadar çok insan var bu dertlerin kaynağı.
 
Geçen hafta sayıp döktüğüm, olmasına kızdığım ve olmasından korktuğum ne varsa oldu bu hafta. Aslı'nın bebeği aldırmaması fakat Ferhat'a bunu söylememesi, ikisinin de kalpleri başka türlü konuşurken dillerinin başka söylemesi, Cüneyt'in son saniyede yırtması, İdil'in işgüzarlıkları, Handan'ın insanlıktan çıkmada rakip tanımaması hep aynı…
 
Beklemediğim şey, Gülsüm'ün öfke patlaması ve Abidin'in itirafıydı. Hem beklemediğim bir anda geldiği için, hem de gerçekliğine yüzde yüz inandığım için beni çok etkileyen, izlerken gözyaşlarımın akmasına engel olamadığım bir sahne oldu. Gülsüm'ün öfkesini kusarken yalnızca kendini suçlaması ve bu nedenle kendini iyi davranılmaya layık görmemesi, Abidin'in ona her koşulda destek olmaya çalışması, desteği sorgulandıkça sözcüklerinin tükenmesi, gözlerinin dolması ve nihayet bir süredir içinden geçirdiklerini ilk kez yüksek sesle söyleyebilmesi oldukça çarpıcıydı.
 

Neden insanların başını değil de boynunu görüyoruz acaba?

Abidin bunları daha önce kendi kendine bile itiraf etmediği için söylediklerinin kendi üzerindeki etkisi Gülsüm üzerindeki etkisinden bile fazla oldu. Bölüm boyunca hüznünü büyütüp durdu Abidin. Gülsüm'ün şaşkınlığı, bu sevgiyi, ilgiyi hak etmediğini düşünmesi, kendine kızmaya devam etmesi ve belki de Abidin'e karşılık veremeyecek olmanın ağırlığını hissetmesi onu iyice içine kapattı. Öfkesi dindi belki ama onun da gözyaşları dinmek bilmedi. Ve bu sahneleri tüm doğallıklarıyla, birbirlerinin önüne geçmeden, yolunu tıkamadan, hakkıyla oynayıp bize sundukları için Timur Ölkebaş ve Sinem Ünsal'a sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Dediğim gibi, bu benim henüz beklemediğim bir gelişmeydi fakat hem izlediğim sahneden memnunum hem de bunun zamanlamasından. Çünkü Gülsüm, Cüneyt'in istediği her şeyi, bebeğin babasının kimliği öğrenilmesin diye yaptı. Şimdi Abidin'in bunu bildiğini öğrenmesi Gülsüm'ün elini güçlendirmeli, onu savunmasız olmaktan kurtarmalı. Dilerim Gülsüm, Abidin'in karşısında ezildiği, onun iyiliğinin altında kaldığı düşüncesinden bir an önce kurtulur ve olanları Abidin'le paylaşır. Böylece Abidin bir tuzak kurup Cüneyt'ten kurtulmanın yolunu açabilir. Abidin'in Cüneyt'i öldürmesini istemiyorum elbette, ama bir çözüm bulunmalı artık.
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER