Patlama sonrası bizimkilere bir şey
olmadığını anlamıştık ama Polat’ın vereceği tepkiyi merak ediyorduk. Yasin
komutana şükredelim. Kaybetmemiş arabanın izini. Polat da Elif ve Leyla’yı
hastaneye bırakır bırakmaz hemen adamların takıldıkları mekana gitti. Arka kapı
kontrolü bile yapmadan bodoslama içeri dalmalarını düşüncesizce bulsam da daha
yeni evlat korkusu atlattığı için hoş görüyorum. Yasin komutan yine 'sadece ölüler görür' ifadesini takınarak sakallıyı, Polat
da bombacıyı indirdi ve Sagir’e selamını söyledi. Rahatlamadım desem yalan
olur. Bir zehircilerden, iki bombacılardan zerre hazzetmiyorum. İkisi gitti biri kaldı.
Sıcak bir şeyler düşün Erhan,
sıcak bir şeyler düşün Erhan... Buldum! GÜNEŞ!!
Senaryo ekibi nasıl bir karakter
yaratmışsa adama uygun niteleme bulamıyorum. Paket diyorum, İngiliz oluyor,
İngiliz diyorum Hızır oluyor. Bu bölümde Hızır Cahit vardı. Erhan için çok
endişelenmiştim. Neyse ki Cahit yetişti. Vallahi Erhan’ın verilmiş sadakası var. Yine
bir adama sıktı ve yine kurtuldu. Çekirgenin ikinci zıplayışı bu, umarım kaderi
çekirgeye benzemez.
Erhan Tilki’ye sıktı sıkmasına da tabi
ki öldüremedi. Ordinaryüs’ün de anlamadığı şey yok sanırım. Hem Tilki’nin
yarasına müdahale etti hem de “büyük bir düşman” istedi. İstediğin düşman
olsun. Vadi’de sahip olduklarını elinden almak isteyecek tonla adam var. Bu
arada geçen bölümdeki yazımda büyük bir algı hatası yapmışım. Hastalıktan
neredeyse gözümü açamadan yazdığım bir yazıydı. Sanırım ondan oldu. Cahit, gözü
altınlara diktiğinde yeni sahibi çoktan Ordinaryüs olmuştu. Cahit – Tilki
kapışması başka bahara kalmış oldu böylece. Bakalım Ordinaryus’un gücü ne
kadarmış...
Haftalar sonra Algis’i de gördük.
Yorumlarda Algis’in kredide gözükmediği söylenmişti ama hala buralardaymış.
Vadi’de herkes birbirine girmiş, paşam küçük memleket memuru gibi oturmuş keyfine bakıyor öyle. Herhalde akşam izleyeceği diziyi falan düşünüyordur. Fakat Martin'e verdiği haber keyif vericiydi. Armageddon timine yeni komutan
geliyor. Cahit bu durumdan hiç hoşlanmayacak. Bir de Yüce Majeste’nin bilmediği
bir şey varmış ki beni çok şaşırttı doğrusu. Daha dibinde olan bitenden haberi
olmayan majesteye yüce mi derim ben?... Ha tabi unutmadan geçen yazılarda
sormuştuk “yoksa yüce majeste Amon’un elini öptüğü çocuk mu?” diye... O sorunun
da cevabını almış olduk böylece. 65. nesil belli ki yoluna devam ediyor.
80 lira ceza yedi geçen gün arkadaşım ama olsun.
Fehmi’yi görünce mutlu oluyorum.
Dünyayı bir gün asosyallerin yöneteceğine olan inancım tazeleniyor resmen.
Baronluğa hemen alıştı. Bir yumurtayı Hakkı’nın eline, diğerini Cahit’in eline
tutuşturdu. Şimdi birbirine çarptıracak bakalım kim kırılacak? Tüm bunlar
olurken tırnağının ucu dahi kirlenmeyecek. Yakışır... Bir de Kenan’ın ona
“baba” demesi vardı ki bence büyük bir israf oldu. O kadar şiir, karanlık
odalar, dramlardan sonra o laf ayaküstü gelmemeliydi.
Petrolü neden İtalya’ya satacaklarını
anlasaydım çok daha güzel olacaktı. Dünyadaki en pahalı petrol fiyatları bizde. Son
dönemde her ülkede petrol fiyatları aşırı ucuzlarken bizde çok az düşüş yaşadı. Yani
elimde bir miktar kaçak petrol varsa onu en karlı ve hatta güvenli
okutabileceğim yegane memleket Türkiye. O halde neden İtalya? Neden daha fazla risk?
Gelecek bölümlerde öğreniriz elbet.
MissCat mert kız ama siyaseti bilmiyor.
Sen resmen yönetimi değiştirmeye çalışıyorsun ve bunun yolunun bodoslama bir
oylamadan geçtiğini düşünüyorsun. Saf’iye ile yarışamazsın belki ama cidden
bunun adı saflık. Önce oy vereceklere teker teker gizlice yanaşıp kendi safına
katacaksın. Çoğunluğu elde ettikten sonra ortaya çıkıp atarlı giderli
konuşacaksın. Öyle ki oylama resmen bir formalite olacak. Bunu politika konulu
yabancı dizilerden çok iyi öğrendik. Oylamanın geri tepmesi son derece doğaldı.
Pitbull’un ise hiçbir şeyden haberi yok önce Baltazar’dan Pusat’ı istemeye, sonra da tırcılarla görüşmeye gitmiş. Sen Pusat’ı istemeye gitmişsin ama Pusat nikahını kıymaya gelmiş bile. Eeeee kim durabilmiş ki sevenlerin önünde? Kavuşacaklar elbet... İki kişiyle motosiklet çetesi basmak cesaret midir, delilik midir bilmiyorum. Zaten Pusat’ı bu yüzden seviyoruz da direksiyonda ne işin var be abicim senin? Tavan camından senin çıkman lazımdı. Neyse bir dahaki sefere artık. Pitbull’u ele geçiremeseler de çetenin taksiratını Mevlam affetsin.
Bu hafta senaryoda beni öldürüyorlar MissCat :(
Çete ölür de reisi durur mu? O da öldü
tabi. Hem de her zamanki fos Pitbull giderini yaparken. Yalnız çok kolay öldü.
Pek kolay öldü. Tam Pitbull’a yakışır şekilde öldü. Es ama yaprak dahi
kıpırdamasın. Olacağı buydu. Bakalım bizimkiler ne yapacak bundan sonra.
Mete gittikçe daha komik bir karakter
mi olmaya başladı yoksa bana mı öyle geliyor? Adamı ‘derin’ bilirdik ama resmen
yüzeysel çıktı. Yine de Can beyle sohbetleri dikkate değerdi. Vadi aklı burada
bir kez daha emniyetteki değişimden bahsetti. Demek ki bu bir kurgudan ziyade
mesaj içeriği taşıyor. Dizinin daha önce Ulaklar aracılığı ile eleştirdiği
kesimin gerçek hayatta emniyetten nasıl ‘temizlendiğini’ biliyoruz. Yerlerine
gelenlerin belki Ulaklara değil ama yine aynı güce çalışmaları gerçekten kafa
karıştırıcı. Vadi’nin bu sezon başından beri oturttuğu mantığa ters.
Peki kim bu tekrar gelen eski
arkadaşlar? Ergenekon mu? Bu uyarıyı da gerçek hayatta tasfiye edilen yapının
gazetecileri sık sık dile getirmişlerdi. Vadi aklı olaylara bakışını
değiştirdiyse bunu daha net ortaya koymalı bence. Bekleyip onu da göreceğiz.
Tabi bu arada bir haber de Can beyden geldi. Yeni Lion timi de teşrif edecekmiş. Hem
Lion timi hem Armageddon komutanını bekliyoruz ki ortalık darma duman olacağa
benziyor.
Tüm bunlar olurken Aynura’nın artık
canına tak etmiş olmalı ki daha fazla Akif’i bekleyemeden o gitti yanına. Bunu
yapmak bir kadın için zordur. Sonrasında Akif’in çalan telefonu ve Aynura’nın
kalkıp gitmesi ise hiç de öyle basit bir ‘benimle ilgilenmiyorsun’ tribi değil.
Aynura zaten Akif’in hal ve hareketlerinden gerekli cevabı alacak kadar akıllı
bir kadın. İlla ki duymasına gerek yok. Ne diyeyim Akif, umarım sonradan çok
pişman olmazsın.
Önümüze bir şey çıksa tetiğe ne
asılırım biliyon mu? (sıkamadan öldü)
Operasyon vakti geldi çattı... Hem
Ordinaryüs’ün altınlarına ihtiyaç vardı hem de Tilki’nin silah sevkiyatını
durdurmak gerekiyordu. Önce Siyah Sancak başladı işe... Suriye’de İsmail ile
buluştular ve pusuyu kurdular. Güzel bir çatışma oldu. Beklendiği gibi çok
kolay bir şekilde silah dolu tırı ele geçirdiler de bana miktarı biraz az geldi
doğrusu. Hani Tilki o kadar altını verip sadece bir tır silah alabildiyse fena
kazıklanmış demektir. Beklerdim ki en az 5-6 tırlık bir konvoy olsun ama
sanırım prodüksiyon sorunu oldu. Silahları Türkmenlere verdiler, İsmail’i de
alıp geliyorlar. İsmail’in Vadi’ye gelmesine sevindim doğrusu. Güzel bir
karakter olacaktır. Meziyetlerini görmeyi dört gözle bekleyeceğim. Tilki müthiş
bir gol yedi. Hatta bir kurşun, bir gol yedi.e
Cahit ise yine tek çalıştı. Koca tırı
durdurabildi de tırın içinden tır gibi bir adam çıkabileceğini o da tahmin
edemedi. Tornavida olmasa o tır zor dururdu zaten. Riskli, zor, hasarlı ama
başarılı bir operasyon gerçekleştirdi. Altınlar artık Cahit’de ve böylece
Ordinaryüs da artık güçlü bir düşman kazanmış oldu.
Bir insan uyurken ancak bu kadar sevimli olmaz.
Tilki kendine gelir gelmez ufak bir
muhasebe yaptı ve hedefi belirledi, “Çok dostunu kaybedeceksin Polat." Eeee sen burayı çok hafife alırsan bedeli de ağır olur Tilki efendi. Ordinaryüs de muhakkak altınlarının nereye gittiğini öğrendi. Fakat tam bu
noktada bir hedef ayrışması var. Cahit görünürde KGT’den değil, Amerikalılardan
yana. Tilki’nin ise Amerikalılarla bir alıp veremediği yok. Nasıl
saldıracaklar, nasıl karşılık alacaklar çok karışık bir durum. Net olan tek
şey, bu güzel operasyonların mutlaka diyetinin olacağı. Bakalım bu diyet ne
kadar ve nasıl ödenecek.
Hep güzel hatırlanacaksın Nazife anne...
İki yerden de güzel haberi alınca Polat
tabi ki ta geçen bölümden kalma hediyesini eline alarak eve gitti. Annesine de
gizlice evlilik sözünü verdi. Her şey iyi güzel, hoştu da sahne gereksizce
uzuyordu. Gereksizce uzamaya başlayan her sahnede mutlaka bir aksiyon olur.
Aksiyon ne olacak diye beklerken Nazife Anne’nin başı oğlunun omuzuna düşünce
bir hüzün kapladı içimi...
Ömer babanın ardından çok erken oldu bu yahu... Çok da
ani oldu. Ölüm gibi ölüm oldu yani. Nerede, ne zaman gelirse gelsin beklenmedik
anda vurdu. Şu son bir yılda ne çok insan kaybetti Polat... Bu kadarına
psikolojisi nasıl bir tepki verecek bilmiyorum. Kederi çok derin. Cenazemiz
var. Başımız sağolsun...
Not: Bu hafta diyaloglar gayet başarılıydı. Geçen haftayı nazar sayacağız artık :)