Bu kalp atışı ne ya? Niye böyle atıyor? 

Gönül gözüm açıkken bir dua etmişim tutmuş, başka şey isteseymişim olacakmış. Kısmet... Bakın yanlış anlaşılmak istemem. Oğuz ve Eylül çift olsun demiyorum. Oğuz Eylül'e olan aşkıyla bize acımasızlığı, çaresizliği, kötülüğü, çırpınışlarını aynı anda izletsin istiyorum. Sadistçe bir yaklaşım ama göreceksiniz daha eğlenceli olacak Ali Burak Ceylan'dan bunu izlemesi.

Beyin tamam, şimdi sıra kalpte..

Aşka gereksiz direnen tek beyne sahip Eylül'ün kendiliğinden Ali Asaf'ı öptüğü günleri de görecekmişiz vay vay vayyyy! Bunu her yazımda yazacağım galiba: Öykü Karayel ile Gökhan Alkan'ı bu rollere yakıştıran kim varsa aldığı para helal hak. Romantizmleri, kıskançlıkları, atışmaları, dayanışmaları, dertleşmeleri, dansları... Hepsi ayrı bir sanat eseri gibi. Öykü Karayel'in gözlerini kocaman açıp "Peees!" diye sitem ettiği sahneyi defalarca izledim böyle bir güzellik yok, maşallahhhh! 

Bu arada, hep "En güzel aşk zor olandır." "Seversin kavuşamazsın aşk olur."u savunan bir insan olarak Musa Dede ve Fadime Teyze'nin kavuşamayışına kahroldum ya. Hani güzel şeyler yalnızca pembe dizilerde oluyordu? 

Olumsuz eleştiri taaaaaaym!
(Not: Bu köşenin adı böyle kaldı ama ne bileyim, dizide sevmediğim şeyleri kısa kısa yazdığım bir yer. İsim bulabiliriz, tekliflere açığım.)

1)Mehmet Eylül’ün o hastanede çalıştığını bir şekilde öğrendi tamam da saatlerce kapıda bekledikten sonra karşılaşınca “Aaaa bu nasıl büyük bir tesadüf!” dercesine mahçup bakışlar atmasını gereksiz buldum. Şimdi Selim Abi buna serseri dedi diye gururu kırılıp Eylül’ü terk mi etti? Eylül her yerde Mehmet’i mi aradı? Al işte buna kızarım! Ali Asaf’ı yüzlerce yıl tersle, telefonlarına çıkma… Mehmet’i her yerde ara. “Mehmet Eylül’e hep zarar verdi.” deniyor, ama Esma büyük coşkularla sürpriz yapıyor. Eylül “Bir daha kaybolma.” diyor… Tuhaf. 

2) Geçen hafta bahsettiğim şey yine oldu, Eylül’ün kahramanlıkları devam ediyor. Sokakta bebek aradı ve TABİİ Kİ BULDU. Bebeğin kaç dakika önce doğduğunu bilmeden nefes almasını TABİİ Kİ SAĞLADI. Eylül’ün beni şaşırtması için bir sonraki bölüme de şans vereceğim ama pek sanmıyorum çünkü o bir süper kahraman. 

3) Bahar karakteri, sahneleri çıkmadıkça aklıma gelmez oldu. Jenerikte Ege Kökenli üçüncü sırada yer alıyor ama dördüncü bölümden Bahar’ın bu kadar pasif olacağını ummazdım. Ha, her fırsatta rezil bir doktor oluşunu izlemekten aşırı zevk alıyorum, o konuda bir problem yok. Muhteşem :)  

4) “Yandı buralar, alev aldı.” gibi, ya da “Ali Asaf’ı ilk ben gördüm, onunla ben evleneceğim.” gibi… Bir diziyi direkt olarak hatırlatan replikler duymaktan hoşnut değilim. Mesela Esma “Yandı buralar.” deyince aklıma kıvırcık saçlı, çilek yiyen bir Defne gelmemeli ya da “İlk ben gördüm.” repliği ile, dizi bana Hayat Şarkısı’ndaki küçük Hülya’yı hatırlatmamalı. 

5) Ben mesela Ali Asaf ya da Eylül eve gidince ne dinler, ne okur, ne izler merak ederim. Bunlar hiç eve gitmesin ama olur mu? 

Yazıma tabii ki bölüme damgasını vuran sahneyle son veriyorum. Haftaya görüşürüzzz! 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER