Sahnenin hala etkisindeyim. Leonard Cohen'in sesi hala kulağımda ve büyük ihtimalle bütün yazıyı bu şarkıyı dinleyerek yazacağım. Aşık olmayana bile o isteği aşılamıyor mu? Sokağa çıkıp birilerine DANCE ME TO END OF LOVE diye bağıracağım ama mahalleliyle ahbabız. Ayıp olur.
Sen nasıl Eylül'ü böyle tehlikeli bir durumda bırakırsın?
Ali Asaf'ın hikayesi yavaş yavaş çözülüyor. Anne ve babasını küçük yaşta kaybettiğini anlıyoruz da o zaman Ziyanur Bey kimin nesi? İzleyip göreceğiz.. Kalın ve italik harflerle yazdığım cümle bana dizinin geri kalan bölümlerinin özeti gibi geldi. Eylül Oğuz yüzünden sürekli tehlikelerin içinde bulunacak ve Ali Asaf'tan daima azar işitecek. Ali Asaf aşkımı bir kenarda tutuyorum, Oğuz destekçisi olduğumu geçen hafta söylemiştim. Onu savunduğumda bozuşmayacağımızı temenni ediyorum. Ali Asaf o kadar gereksiz yere çıkıştı ki Oğuz'a. Olayın gerçekleştiği anı, devamında neler olduğunu bilmeden Oğuz'a yüklendikçe yüklendi. Amaç Eylül'ün gözünü "Ben seni daha fazla düşünüyorum." şeklinde boyamaksa bilemem.
-Sen koca bir şapşalsın Eylül..
+Neden ya?
-Kim bilir neden?
Yukarıda söylediğim ne kadar laf varsa geri alıyorum. Ali Asaf öyle bir hareket yapıyor, öyle bir bakıyor gülüyor ki insanın asansördeki imdat tuşu olası geliyor. Bu arada her ne kadar kıyas yapmak istemesem de aklıma sadece Grey's Anatomy'deki Derek ve Meredith geliyor. Çünkü asansör onların hayatındaki en önemli nesnelerden biriydi. Hayatlarındaki önemli kararları o asansörde aldılar, hastanede kaçak göçek öpüşebilmek için asansörü kullanırlardı. Bu bir tesadüf mü yoksa Ali Asaf ve Eylül'ün özel sahneleri de asansörde geçmeye mi başlayacak?
Bu benim en sevdiğim asansör sahnesi. Zaten bölümün adı "Elevator Love Letter"dı. Derek Meredith'le olan bütün tomografik anılarını toplamış. "Bu, kurtardığımız ilk hayat." "Bu ameliyattan sonra seni ilk kez öpmüştüm." gibi sayısız anı. Eylül ile Ali Asaf'ınkiler de bu kadar orijinal olacaksa, ne ala...
Yazı devam ediyor..