Bu bölüm bol Mahir ile Feride
sahnesi izledik, üstelik çok mutlular. Hava da mis gibi aşk koktu bölüm
boyunca. Aman Yarabbi, ne Belgin ne de Mehmet Saim öğrenemedi hala aşıklarımızı.
Başımıza bir iş gelmese bu kadar iyi şeyden sonra! Tabii ki bu işin latifesi ama
çok güzel bir bölüm izledik. Son sahne hariç! Yüksek dozda Mahir ile Feride
aşkı aldık. Eminim ki sizde de durum aynı olmuştur. Öncelikle teşekkür
ederek başlayayım yazıma. Uzun süredir bu kadar sıcak Mahir ile Feride
sahnesi izlememiştik. Herkesin emeğine sağlık.
Feride burayı lisedeyken keşfetmediyse ben de hiç bir şey bilmiyorum.
Nasıl
güzel bir "ışık" karanlıkta geceyi aydınlatan. O ışıkla beraber tutku
ve hasrete dokunduk gene ekrandan. Akıl her zaman idrak edemez, bir yere kadar
doğru yönlendirir bizleri. Ama kalp pek yanılmaz, gideceğimiz rotayı doğru gösterir!
Mahir'in tek doğru adresi Feride, Feride'nin Mahir. Yürek darda kalınca bir tek
sevdiğini ararmış ya kabadayılara rest çekip Haydar'ı kurtaran Mahir, soluğu
Feride'nin kapısının önünde aldı. Ne zaman karanlığa düşse Mahir, ışığı ile
Feride hep yanı başında oluyor. Mahir hep o ışığa koşuyor aynı pervane gibi!
Mahir böyle de Feride farklı mı sanki? Feride için hayatın tüm manası Mahir'den
ibaret! Hava, su, ekmek, iş, uyumak, nefes almak bütün yollar Mahir'e çıkıyor.
Aslında keşke bu kadar odak noktası yapmasa Feride Mahir'i. Böylesi severken
zor biliyorum. Neyse ki Mahir'den bir başka hayatı olduğunu da hatırladı en
sonunda. Yakında görevinin başında göreceğiz tekrar. Evet, kesinlikle Feride
işini yapmalı yoksa bu kadar Mahir aşkı hem bünyeye ve hem de "gizli"
aşka zarar verebilir. Yalnız bugün Mahir'in o yaramaz çocuk hallerine
değinmeden olmaz. İzlerken epey eğlendik ve çok tatlıydı. Bundan sonra
konuşacak bir konumuz daha var, gözümüz aydın! Mandalina! Bu vakitten sonra
mandalina yerken boğulmasak iyidir.
Savulun Karadayı geliyor!
Mahirin
bugün ki kabadayılara rest çekme dersine Belgin pekiyi vermişti. Belgin not
verir de biz durur muyuz? Bizim neyimiz eksik;
Aşk
Yıldızlı - Pekiyi
Mandalina
soyma ve yedirme - Pekiyi (zaten çaya üflemeyi yeni unutmuştuk bir de mandalina
çıktı başımıza!)
Her
türlü mahalli yardım - İyi (buradan notu kırma nedenim çok açık! Babasını en
iyi bilen olarak bu durumu anlayacağını tahmin etmeliydi.)
Kavga
- Pekiyi (tek elle iki kişiyi birden döver Mahir. O kadar iyi)
Fedakarlık
- Pekiyi
Mahir'in
Feride'yi ikna etme çabasını unuttum sanıyorsunuz ama dizi başladığından beri
ilk defa bugün ikna edemedi. Buradan kırdım notunu! İyi!
Adalet,
merhamet ve vicdan - Yıldızlı Pekiyi
Mahir'in
Nazif Baba'ya "adaleti merhametime, merhameti vicdanına katıp
yürüyorum" demesi aslında senin doğrularından bir yere sapmadım demekti.
Baba yüreğinde bir etki yapmasa da beni kara kara düşünmeye sevk etti. Bu
sözlerden sonra, böyle bir çark içinde umarım ki o vicdanı hep temiz kalır.
Bazı
şeyler insana geçmişini hatırlatıyor hep. Belki de geçmiş hiç geçmiyor da bizim
haberimiz yok!
Daha
önce hiç karanfilli çay içtiniz mi bilmiyorum. Bizim evin de vazgeçilmez bir
içeceğidir soğuk kış gecelerinde. Tarçınlı ve karanfilli çay ama soba üstünde
demlenecek. Kokusunu ötelerden duyarsınız. Eksik Mahir karanfilli çayla baba
boşluğunu doldurma gayretinde! Feride yanında evet, ama ailesi, kardeşleri yok.
Tam başardım sanıyor ya da biraz ilerledim hop alkışlarla locadan mıntıkasına
yollanıyor. Otur Mahir kocaman bir "sıfır" aldın. Aslında ben
mutluyum oradan yollandığı için. Tek başına güçlü Mahir'i görmek istiyorum ben.
Yanında sadece birkaç gerçek eşi dostu ve tabii Feride ile kim dara düşse
koşabilir. Birileri yıksın çok şükür toparlamak da çok yakışıyor Mahir'in
eline. Fakir, fukara dostun ise bol zengin düşmanın olur! Bu da ayrıca bir
dipnot olsun Mahir için, belki lazım olur.
Al bu parayı da şu koltuk takımını değiştir. Nasıl bir yer burası böyle? Kahve mi, meyhane mi, evin salonu mu belli değil.
Mahir
ve Nazif Baba sahneleri ilk bölümünden beri en büyük seyir zevkimiz. Ama bu
sezon ne zaman onları eski baba-oğul ilişkisi içinde göreceğiz merak ediyorum.
Hasretle bekleyeceğim o günü. Onları "adalet" için kader birliği
yapmaya iten düzenin şimdi intikam yüzünden yolları ayırması çok dokunuyor.
Baba olarak endişe etmesi kadar normal bir şey göremiyorum. Mahir'in anlamadığı
tam da burası, o bir baba! Öfkeli bakarken bile Mahir'e bir şey olacak
derdinde. Mahir bir miktar ailesinin geçim derdine belki destek olurum sandı.
Ama yanıldı hem de bu defa Mahir büyük yanıldı, ufaktan bir ayar da yedi. Hep
aynı şeyi söylüyorum olsun gene söyleyeceğim.
"Mahir'in
haram lokma yemiyorum, yedirmiyorum" demesi bana hiç ama hiç inandırıcı
gelmiyor. Ne iş yaptığını bilmiyoruz galiba henüz Mahir'in. Bilen var mı? Evet,
bir mekân işletiyor ama nedir içeriği. Belki Mahir'in yedikleri devede kulak,
herkes hamuduyla götürürken ama yemiyorum diye ısrar etmesi biraz fazla ironik.
Haraç alıyor ama kullanamıyor olması da ayrı bir konu zaten. Velhasıl; bu kadar
temiz kalma gayreti içine girmiş birinin kalbine kimse dokunmasa ne güzel olur.
Zorla bir insanı istemediği bir kalıba sokmaya çalışıyor bu düzen! Kabadayı âleminde
temiz kalmak gerçekten mümkün mü bu soruların cevaplarını bölümler ilerledikçe
daha iyi anlayacağız. Ama vicdan insanın pusulasıdır. Nereye dönersek dönelim
onun ibresi yanlış yönü göstermez.
Erken başlamışsınız kuğzum!
Yalnız
ben bu bölüm Feride'nin bile "git Belgin'den yardım al" demesine
şaşırdım. Neymiş bu Belgin böyle! O olmasa kimse Beyefendi'ye ulaşamayacak.
Fazlaca büyüttük gözümüzde! Hayır, efendim kesinlikle kabul etmiyorum.
Beyefendi'yi Mahir ya da Feride'den önce kimse öğrenmesin mümkünse! Belgin
bugün Mahir dağıttıkça hafiften bir ortalığı toplamaya çalıştı kurtarmak için
ama o da kendi koltuğunun derdinde. Sanıyorum buradan sonra tek başına yardım
etmek isteyecek Mahir'e. Belgin'in Bakan Bey ile tanışması akla şu soruyu
getirdi; Beyefendi'yi bilmiyor mu Belgin? Yalnız ben her bölüm Sosyete Yusuf'a
biraz daha hayran oluyorum bilesiniz. Az daha görmezden gelsem yaptıklarını
karşımda bir şair var sanacağım o kibarlıkla. Orhan'ın ne yapmaya çalıştığını
ve Nilay'ın karşı ayağını da es geçmeyelim bu bölüm. Osman hala okula dönmedi
ama umutluyum dönecek. Bölüm çok acayip bir yerde bitti. Mahir'in isteği
dosyayı almak için Vehbi'nin evine giden Feride hem dosyayı bulamadı hem de
basıldı! Buradan bir kayıp vermesek iyiydi ama bakalım neler olacak.
Her
şey bir tarafa bırakırsak; reytinglerin bir miktar düşmesine sevinenler için
küçük bir kıssadan hisse ile bitirmek istiyorum izniniz olursa yazımı. Belki
beni okumazlar ama olsun! Mecnun'un delice âşık olduğu Leyla'yı merak edenler
sonunda muradına erip Leyla'yı dünya gözüyle görürler ve dudak kıvırıp "bu
muymuş o meşhur âşık" diye alaycı bir gülümseme ile yaklaşırlar Mecnun'a.
Ama Mecnun bu, deli âşık! Yapıştırır cevabı; ah siz onu bir de benim gözümle
görün! Evet, Karadayı'yı bizim gözümüzle görmediğiniz müddetçe bizim bu diziye
olan aşkımızı anlamanızı beklemiyorum. Bir gönlü güzelimiz dizi için şahane
şarkı yapar, bir avuç genç gönüllümüz "Down Sendromlu" çocuklar için
farkındalık yaratır, bizim her daim destekçimiz, güzel dostumuz kendi çabaları
ve yanında gönüllüleri ile Mahir - Feride dergisi işine girişir. Ben ve Mantar
Çorbası dizi devam ettiği sürece her birinin yanındayız, elimizden ve
kalbimizden gelen neyse de yaparız. Onlarla ne kadar çok gurur duysak az
biliyoruz. Bu saydıklarım aslında izlediğimizi sadece "kurgu" olarak
görmediğimizin en iyi örneği. İşte bizi anlamak için gelin tam olarak buradan
bakın bize. Sabır ve tahammülünüz için çok teşekkür ederim. Aşk ile bağlanmak
dileği ile tüm sevdiğimiz işlere.