Revan Seferi dönüşünde 4. Murad’ın yanında getirdiği Acem Şahzadesi Emir Gûne de yine tarihten bilindiği üzere yeni adına kavuşarak Yusuf oldu bu bölümde. Sultan için tertip ettiği işret alemlerinden bir tanesine de çok geçmeden tanık olduk. Üstelik raks etmek nasıl olurmuş cümle âleme gösteren bir tane de hatun bulmuştu. Hakikaten eğlencenin piriymiş.

Belli ki Silahtar Mustafa Paşa karakterine alternatif olarak yer alacak kendisi dizide. Zira 52. bölümün fragmanından gördüğümüz kadarıyla haftaya Silahtar’a maalesef vaktinden birkaç sene önce veda edeceğiz. Yokluğunda 4. Murad’a yeni bir yoldaş lazım olacak ve o da anlaşılan Emir Gûne olacak. Hatta bu bölümde karakterin Atike Sultan’la tanıştırılmasından dolayı Silahtar’ın ölümü sonrasında Atike Sultan’ın yeni gönül macerası olma işlevine de soyunacağını düşünüyorum. Eser Karabil de sürmeli gözleriyle aynı anda hem çok korkutucu hem de uçarı olabilen Emir Gûne’yi gayet başarıyla canlandırıyorken gözümüz bu karakterin üstünde olacak, anlaşıldı.
 
Şehzade İbrahim geçen hafta tanık olduğu dehşetten sonra yavaş yavaş kendini kaybetmeye başladı. Zaten çok güçlü olmayan karakteri, üvey ağabeyinin gözlerinin önünde öldürülmesini gördükten sonra yaşadığı acıyı gülüp kahkaha atarak, eskileri yâd ederek atmayı seçti. Durup durup gülüyor, hemen sonra bol bol hüzünleniyor, buhran yüzünden şarap içiyor…Sinir krizi geçirmesi yakındır. Üstelik en büyük korkuları da tekrar kendisine musallat olmaya başladı. 

Birkaç hafta önce İbrahim karakterinin bu ürkek, kendine güvensiz hallerini ve bir anda abartılı olabilen duygu durumlarının sebebini belki de 1. sezonda küçük bir bebekken duyarak şahit olduğu travmada aramak gerektiğini yazmıştım, tam da beklediğim gibi oldu. Bebek de olsa o geceyi gayet iyi hatırladığını, duyduğu can pazarını hiç unutmadığını ve o gecenin kâbusunun yıllar boyunca bir öcü gibi uykularına girdiğini öğrendik. Şehzade Bayezid’in ölümüyle birlikte olanca gücüyle geri gelip yine rahatsız etmeye başladılar kendisini. İnsanın içi kararıyor hakikaten. Böyle bir can korkusuyla yıllar boyunca nasıl yaşanmış? Korku filmi gibi hayatlar resmen.
 
Ve bütün bu korkuların temelinde yatan sebep, devletin bekası…Osmanlı İmparatorluğu’nda yüzlerce yıl devam eden Kardeş Katli Yasası’nı tarihte Sultan Ahmed, dizide Kösem Sultan kaldırıyor ve yerine tahta hanedanın en büyük ve akli melekeleri yerinde olan erkek üyesinin geçmesini öngören Ekber ve Erşed Sistemi getiriliyor ama böyle köklü bir geleneğin değişmesi doğal olarak bugünden yarına bir gecede gerçekleşemiyor. Yeni sistem şehzadelerin öldürülmesine daha uzunca bir süre engel olamıyor. 

Dizide de gördüğümüz üzere taraflar arasındaki saltanat kavgası sanki yasalar hiç değişmemiş gibi sürüp gidiyor. 4. Murad bu hafta bu yeni sistemi iptal ederek, tahtın yine babadan oğula geçeceğini ilan etti ve zaten bitmemiş olan kardeş katline tekrar açıktan yol verdi.
 
Hal böyle olunca kan Kösem Sultan’ın beynine sıçradı. Oğluyla bir kere daha restleşmelerine sebep olan açıklamanın arkası bu defa fena gelecek gibi görünüyor. Birkaç hafta önce Eski Saray’a sürüldüğünü öğrendiği zaman Has Oda’nın kapısında durup bir hışımla oğluna “kimse beni bu saraydan süremez. Gücün yetiyorsa canımı al” diye haykırarak gözdağı vermişti. Bu hafta vermiş olduğu karar yüzünden karşısında yine kendisinden hesap soran validesini gören 4. Murad da bu reste aynı perdeden karşılık verdi ve “Gücün yetiyorsa tahttan indir beni” diyerek Şah çekti. E bunlar birbirlerinin gözünü oyarlar artık. Patlamış mısırlarını hazır edin ^^ 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER