Dizi bitmeden, Fehime Hanım veya Hüseyin Bey’den biri
kalpten gitmezse iyidir. 2/3 oranında başarısız olmuşlar evlat yetiştirmekte. Bir çocuğu katil çıktı, öteki bir türlü Emir’den kopamıyor. Zeynep’in karakter
gelişimi bu sezon düz bir çizgi halinde hep ileriye doğru gidiyordu. Ama Emir
konusunda çok ani bir dönüş yaşadı. Hakan’la evlilik kararından vazgeçmesine -her ne kadar bu arada Hakan’ın mesleğini kaybetmesine neden olsa da, çok
sevindim- o ayrı konu. Ama birden Emir’i evlilikle tehdit edecek noktaya nasıl
geldi? Rüyasında mı gördü? Bana göre hava hoş, keşke Emir Nihan’dan boşansa da
Nihan özgür kalsa. (ki magazincilere böyle bir açıklama yapmışlığı da vardı ama
sonrasında bu konuda hiçbir adım atılmadı.) Ama Zeynep neye dayanarak Emir’den
kendisiyle evlenmesini istedi ve gerçekleşmezse buna karşılık yaptırım gücü ne
olacak?
Deniz ve Emir’in sohbet ettiği, Emir’in yeniden baba
olacağını haber verdiği sahne aşırı tatlıydı. Bence zaten o sırada pamuk prensesle
sohbet eden Emir Kozcuoğlu değil, Kaan Urgancıoğlu’ydu.^^ Hele Deniz’in kendi
dilinde anlattığı şeyleri dinleyip de anlıyormuş gibi yapması yok mu… Şahane
doğaçlamışlar yahu, yüzümde kocaman bir gülümsemeyle izledim o anları. Hani “Süt Kardeşler” filminde Adile Naşit’in
canlandırdığı “tavuk teyze” böyle tavuk gibi gıdaklaya gıdaklaya ağlıyordu da
Kemal Sunal da onunla horoz gibi sesler çıkartarak anlaşıyormuş gibi yapıyordu
ya, bana tam da bu sahneyi hatırlattı bu sohbet. Bu arada bir boşluk da Deniz’i
yanında uyutmak isteyen Emir’in ne yaptığını görmediğimizde doğdu bence. Çocuğu
aldı ve odasından çıkıyordu, Nihan da itiraz etti. Sonra ne oldu? Sonra
mezarlık macerası ve pat sabah oldu.
"Gün oluyor, bir tabloyu seyredercesine mutlu heyecanlarla doluyorum karşında."
Leyla ve Ayhan evlenmek için neyi bekliyorlar allasen? Bir
an önce düğün dernek kuralım ki Ayhan da Leyla yerine telefon ekranını öpmekten
kurtulsun. Deniz’le ilgilenen Leyla’yı izleyen Ayhan’ın yüzündeki gülümseme,
gözlerindeki sıcaklık çok güzeldi, çok samimiydi. Leyla bir çocuk
doğuramayabilir ama ihtiyacı olan bir çocuğu birlikte evlat edinirlerse çok
güzel olur. Hem Leyla ve Ayhan o çocuğa sıcak bir yuva verip onu en güzel
şekilde yetiştirirler, hem de şahane bir mesaj verilmiş olur.
Mercan Komiser’i sevmediğimi söylemiş miydim? Stilettoları
onun imzasıymış da, yok efendim tersi pismiş de... Ayrıca her araştırmadan, her
soruşturmadan, özetle her taşın altından o çıkıyor. Tamam, kadın bir polis ve
ortadaki kriminal olayları araştıracak illa ki. Ama eskiden Nihan ve Kemal’in
birlikte yürüttüğü çalışmaların yerini, şimdi Kemal ve Mercan’ın dedektiflik
maceralarının almasından hoşnut değilim. Biraz zorlama bir ikili olmadılar mı?
Mercan’ın resmi olarak yürüttüğü bir soruşturmayla ilgili olarak yanında diğer görevli
polis arkadaşlarından çok Kemal var, beraber kahvaltı ediyorlar, Asu’ya
gidiyorlar, mezarlıkta karşılaşıyorlar… Neden? Mercan’a karşı bu negatif hislerimin
adı kıskançlık değil, Mercan her ne kadar mesafesini ve samimiyetini
ayarlayamıyor olsa da Kemal sözleriyle, beden diliyle, mahcup delikanlı
bakışlarıyla sınırlarını çok güzel belli ediyor. Ama Mercan’a bu kadar yoğun
maruz kalmak sinirimi bozuyor. Biraz su katıp seyreltsek mi?
Tarık, Emir’i ne ara yakalayıp derdest etti orasını da
anlayamamış olsam da, şapkadan çıkarılan tavşan gibi bagajdan çıkan Emir’in
hali oldukça komikti. Tarık o tetiği çekemez elbette, zaten beni bundan çok, Ozan’ın
ölümündeki rolü ve bundan dolayı başına gelebilecekler ilgilendiriyor. Onca
güzel ve heyecanlı haftadan sonra, benim açımdan pek de tatmin edici olmayan ve
soru işaretleriyle dolu bu bölümü nazar boncuğu olarak kabul edip, sorularımla
ve bu soruları doğuran temelsiz durumlarla birlikte köşeye çekiliyorum bu
haftalık…
*Nilüfer, Son perde