Sezonun gözyaşı kraliçesi Gevherhan Sultan’ın da ömrü
nihayete erdi gibi görünüyor. Tabii annesi Kösem Sultan’ı bile gömüp, 1660 yılında öldüğü bilinen bir şahsiyetin bir sonraki bölümün fragmanında ciddi
ciddi ölmüş gibi gösterilmesi akıllarda soru işaretleri yarattı. Belki Gülbahar
Sultan misali hiç olmadık bir şekilde öldü sanırken bir anda tekrar çıkagelir,
belki de tarihi kurgunun kurgu kısmı kendisini bir kere de bu şekilde gösterir
ve gerçekten hakkın rahmetine kavuşur. İki hafta üstüste öldü gibi yapma numarasına başvurmak fazla olacaktır sanırım.
Yine de olur da fragman bizi yanıltıyorsa ve
Gevherhan Sultan ölmeyecekse umuyorum ki dizinin bundan sonraki kısmında
ağlayıp durmaktan başka bir işe yaradığını görebiliriz. Hatta belki bu olası
durum karakterin geçireceği bir dönüşüm için de bahane olmuş olur. Koskoca
Muhteşem Yüzyıl macerasından Aslı Tandoğan’ın payına düşen 15 bölüm boyunca
ağlamaktan başka bir şey yapmamış olmak değildir inşallah.
Tabii Gevherhan Sultan’ın intihar girişiminin yaşandığı
düğün sahnesi biraz evlere şenlik oldu. Yıllardan beri süregelen “böyle zengin
tarih dönemlerini hareme hapsettiler” eleştirilerine cevap olsun der gibi bu
sezon Sultan’ın Haremi’ni sadece kadın sultanlara ve onların iktidar kavgalarına
indirgeyince harem taşlığı ve cariyeler sadece zayıf birer figürandan ibaret kaldılar. Yaşayan bir harem yok artık dizide. Sezonun ilk bölümlerinde 4.
Murad’la halvete girmek için deli olan Afitap Hatun falan hep kayıplara
karıştı.
Haremin hali iç güveysinden hallice olunca harem eğlenceleri, saray
şenlikleri falan da hak getiriyor. Söz konusu bir hanedan sultanının ayda yılda
bir gerçekleşen düğünü olsa bile ekrana yansıyan görüntülere bir saray düğünü
demek için bin şahit gerekiyor. Gözlerinin önünde kendini bıçaklayan sultana hiçbir tepki göstermeden trene bakar gibi bakan robot cariyeler ordusu da eklenince tam oluyor.
Halbuki odasında kapalı tutulan Ayşe Sultan ne de güzel anlattı bunca eğlencelerin, şatafatın sadece saraydaki
mutsuzluğu ve acıyı örtbas etmek için birer göz boyama yöntemi olduğunu. Geçen
sezon kadın sultanlar Gözyaşı Sarayı diyerek Eski Saray’a gitmemek için
ellerinden geleni yapmışlardı ama bu dizideki asıl Gözyaşı Sarayı her hafta
gördüğümüz üzere Topkapı Sarayı. Kösem’de defalarca duyup öğrendik ki bu
sarayda mutluluk yok. Bölümün kısa olmasına anlam veremediğim sahnelerden biri
de bu oldu.
Keşke hazır Ayşe Sultan bu sözleri söylemişken o sözleri haklı
çıkartacak görkemde ve şatafatta eğlenceler ve düğün görebilseydik. Meşhur
“Osmanlı Eğlenceleri” sözünü şu dizide tekrar hatırlayabilseydik, haremin eski
göz alıcılığını hissedebilseydik. Ama heyhat... Osmanlı dönemi ve az da olsa ruhunu verememek
bir devam dizisi olarak Kösem’in, koca sarayın o şaşasını ve debdebesini önceki sezonların aksine hiç yansıtamamak da 2. sezonun lâneti sanırım.
Gerçi haremde adına yaraşır bir eğlence sahnesi çekmeye
niyetlenip de cariyelerin Sanavber Hatun’un 4. Murad’ın karşısında yapmaya
çalıştığına benzer son derece amatörce raks etme çabalarına utana sıkıla tanık
olmamıza sebep olacaklardıysa (olmadık da değil hani) belki de etraflı bir
eğlence falan izlememiş olmak daha hayırlıdır. Sezgi Sena Akay’ın güzelliğine
diyecek yok ancak Sanavber Hatun rolünde raks etme çabaları o kadar kötüydü ki
korkunç diyebileceğim bu sahneyle ilgili en güzel şey Farya’nın Has Oda’yı
basıp meclisi sonlandırması oldu.
Orada bile bir şaşırma, bir hayal kırıklığı esamesi göremedik Sanavber Hatun’da. Izdırabına son verdiği için Farya'ya minnettar kalmış bile olabilir. Hürremler'in, Efsunlar'ın, Firuzeler'in, Rümeysalar'ın yılan kıvraklığında rakslarını izlemiş seyircilere Çin işkencesi çektiriyorlar resmen.
Zaten bir Acem casusu çıktı kendisi. Firuze yoksa
Sanavber var. Hatun ve haremdeki işbirlikçisi ağa bakıştıklarında şaşırdık mı?
Tabii ki hayır. Biz bu filmi daha önceden gördük zira. Şu haremdeki bir tane
kadın da hırlı çıksın, dişimi kıracağım zaten. İşin tuhafı 4. Murad’ın tarihten
bilinen iki gerçek hasekisinin de dizide hain ve casus olarak
konumlandırılmaları. Buna rağmen hayal kahramanı Farya karakteri diziye fayda
namına zerre kadar bir katkısı olmadığı halde hâlâ en saf aşık ve arzu nesnesi
olarak inatla dizide tutuluyor. Aksanı ve muazzam şekilde taşıdığı
kıyafetleriyle bu sezonda gözümüzü gönlümüzü açan Alma Terzic’in Ester’i
maalesef çok erken öldürülüyor. Tuhaf tercihler vesselam.
Bu hafta biraz kendi halinde bir bölüm oldu, son birkaç
haftanın dolu dolu bölümlerini aratmayacak bölümler için kısmet önümüzdeki
haftalara. İyi seyirler…