Su bir kez daha babasına çok güzel ders verdi. Tek kelimelik
bir cümle ne denli çok anlam barındırırsa o denli doluydu altı “Geliyorum.” diyerek
masadan kalkmasının.
Yaşadığı iç çatışma o kadar büyüktü ki bunu adım adım
izledik. Önce yardım etme arzusu ve gerekliliği ile gidip kan vermeyi kabul etti, ardından abisinin elini tutmasını istedi son olarak da sorumluluk kısmı bitince yeniden
çocuk oldu, ağladı. Yine babası için ama asla kendisi için değil. Babasına bir
şey olacağından korktuğu için. Benden duymuş olma ama Su babana bir şey
oldu. Zaten karanlık taraftaydı, iyice Darth Vader’a bağladı. Eyvahlar olsun!
Su’nun ağlamasının ardından Ateş’in bulduğu yere çöküp minik
bir çocuk gibi ağlaması beni benden etti… O nasıl ağlamaktı öyle? Tam
sakinleşti derken tekrar… Küçük çocuklar gibi kendisini ağlamamaya ikna etmeye
çalışarak. Dram sahnelerinde Alperen Duymaz bir tık daha yükseliyor, bu en
baştan beri böyle.
Ateş'i ağladığı yerde görüp gidip gitmemek arasında kalan Kelebek'ler de çok sevilesidir. Ateş ve Kelebek dostluğunu çok seviyorum.
Evren Ergüven bu bölüm küllerinden doğdu… Onun kadar zeki ve
kurnaz bir adamın verilenle yetinmesi zaten imkansızdı… Bora öngörülü biri
bakalım bu hamleyi de tahmin edecek mi? Gerçi hikayenin gidişatı yönünden
sanmıyorum, muhtemelen Evren Gözde’ye istekli eş ve baba rolü yaparak şirkete
iyice sızacak.
Gözde’ye ne demeli? Bunca zaman zekisin dedim, güçlüsün dedim…
Fos! Ya hu sen nasıl anlamadın Evren’in bir hinlik peşinde olduğunu? Sen ki o
adamın ciğerini bilen kadınsın, yakıştıramadım sana ama hamilelik hormonlarına
veriyorum lütfen yakın zamanda durumu fark et. Tamam yine çıkarların
doğrultusunda davran ama önce fark et sonra.
Yıldız’ın çocuklarını karşısında alıp Faryalı’dan bahsetmesi
çok güzeldi. Bekar bir kadın olarak hayatına devam etmek en doğal hakkı, bunu
elbette gizli saklı yapmayacaktı. Çocukları da mis gibi destek oldu… Ateş’in
hem annesine hem de kardeşine bu denli bağlı ve anlayışlı olması çok hoş
işleniyor. Elbette doğrusu böyle olması, elbette Ateş hayatındaki kadınların
kararlarına saygı duyma durumunda o yüzden takdir etmiyorum sadece işlenme
şekli insanın içini ısıtıyor diyorum.
Bu bölüm Aslı’ya da güzel destek oldu, aferin Ateş parçası,
böyle devam.
Sherlock
Uzay Holmes Çelik Bey diyeceksiniz…
Uzay, sen muhteşem bir işsizsin.
Uzay bu bölüm beni en çok ‘Çıtırık Aile Şeması’nda değil
pizzacıda güldürdü. Çünkü böyle bir şema hazırlayacak kadar işsiz olan tek
karakter o. Ama Alara’yı gördüğünde verdiği tepkiyi başa sara sara izledim.
Alara’ya aşık olmayan bir Uzay’ın Alara ile konuşması çok
başka bir seyir zevkiymiş… Alara’nın planını asla çözemiyorum, yakın olmak
istiyor Ateş’e diyeceksiniz de 7/24 Ateş’le olsa ne fayda… Ya hu Ateş mi kaldı
sana artık, bu nasıl bir umut? Sen bence elindekinin değerini bil Ferdi’ye
yakın dur. Mis gibi çocuk işte, fedakar, çalışkan… Gerçi ona da bu bölüm
sinirlenmedim değil, hayır neden saklıyorsun durumu söylesene Uzay’a diyeceğim
de sen de haklısın Uzay da pek güven vermedi o an.
Gerçi çocuk cam sildi, cam… Bu Uzay daha ne yapsın?
Gelecek bölüm Maya mevzusunun hızlanmasını talep ediyorum.
Tamam hemen gelmesin de bulunsun, yerini bilelim. Bir de buradan Süha Reis’e
sesleniyorum, dostluk kıymetli bir kızın ailesini bulması daha kıymetli be
Reis. Ya sen konuş ya Faryalı…
Bakalım gelecek hafta bizi neler bekliyor.