Her insan önce kendi penceresinden bakar hayata… Zaman zaman
başka pencerelerden bakmak isteyenlerse bambaşka kapılar aralar… Ve herkes bir
gün yaptıklarının bedelini öder, iyiliklerinin de karşılığını bulur.
İnsanlara şans vermek, onları kazanmak için uğraşmak üzerine
ahkam kesen Bahar, hayata başka pencerelerden bakabildiğini sandığı halde
sadece kendi perdesini aralıyor ama bunun farkında bile değil. Herkese bir
şeyleri öğretmek zorunda hissetmeden, hayatın akışına ayak uydursa belki hayat
da ona karşı daha yumuşak olacak. “Çocuklar hayat bir yolculuktur. İsterseniz
tek başınıza devam edersiniz isterseniz kendinize yol arkadaşları edinirsiniz.
Bu sizin seçiminiz.” demişti ya, keşke o da bunların farkında olsa.
Hakan ve diğerlerinin zor hayatlar yaşadığını ben bile
bilirken Bahar Hoca bilmiyor mu? Tarık, kızının yanına gidemedi de Hakan
geceleri şen şakrak mı geçiriyordu? Sokak ortasında Tarık’ı bıçaklayabilen bir
adamın oğlu değil mi Hakan? İnsanlara şans vermek gerek ya hani, Hakan o insanlardan
değil mi? Gencecik, pırıl pırıl bir çocuğu kazanmanın yolu ona “Terbiyesiz!”
diye bağırmak mı? Bahar, idealist bir öğretmense ben bugüne kadar idealist
öğretmen izlemedim demektir. Yok, idealist öğretmen değilse onu böyle
kabullenirim, gençlere söylediklerini de kulak ardı ederim.
Sen de kendinle yüzleşmelisin Bahar Hoca.
Bölümün başında Tarık’ı anlamaya çalışan Bahar’ın yaptığı
dönüşten hoşlanmadım. Seçil’le konuşurken dimdik durmaya çalışan Bahar’ın
birkaç sahneyle Tarık’ın hayatına müdahale etmesinden de. Madem öğrencilerini
bu kadar düşünüyor Hakan’ın babasını da ihbar etseydi. Eminim ki Hakan’ın
yediği ilk dayak değildi bu. Madem bu kadar idealist bir öğretmen, Hakan için
bir şeyler yapsaydı. Ne yaptı? Hiç. Bir şeyler yaptıysa da ben görmedim.
Ön yargı kötü bir şeydir Bahar. Hayata karşı öfkeni Tarık'tan çıkarmaya çalışıyorsun ama ön yargı kötü bir şeydir. Bahar'ın da bir 'baba' yarası olduğunu düşünsem de çevresindekilere karşı bu kadar soğuk olmasının nedeniyle ilgili bir tahmin yürütemiyorum.
Bahar’ın Tarık’ı şikayet etmesinin bence tek nedeni, Tarık’a
doğru sürükleniyor oluşu. Bahar, bir akıntıya kapılmış durumda ve bundan
rahatsız. Sanıyor ki bu akıntıyı durdurmanın tek yolu kesip atmak. Fakat
kesemeyecek. Kesmeye çalıştıkça da Tarık’a zarar verecek.
Sanki hiç derdi yokmuş gibi bir dert daha açıldı Tarık’ın
başına. Şu adamı duyun artık! Tarık, hatalarından kaçmıyor, onlarla yüzleşmeye
de kendini affettirmeye de cesareti var. Çaba da gösteriyor, yeter ki çaba
gösterebilme gücünü elinden almayın. Yol ne kadar uzun olursa olsun, yolun
sonundan ufacık bir ışık sızarsa, o ışık güç verir insana. Fakat o yol zifiri
karanlıksa dermanı kesiliverir insanın. O ışığı Tarık’ın elinden alarak
kızlarının kalbine de bir ok saplıyorsunuz.
Yazı devam ediyor...