"Baba bu kız kimmiş? Prenses miymiş?"

Prensesmiş tabii kızım. Kızıl, karmakarışık saçları olan mini minnacık bir peri kızıymış ama en başta. Öyle su gibiymiş ki bu peri kızı, adam akıp giderse bulanacağından, kirleneceğinden korkmuş. Sakınmış kızı. Çizdiği ayakkabıları giydirmemiş kıza. Sonra o kız adamın prensesi olmuş. Çok sevmişler birbirlerini. Ama sonra birbirlerini kaybetmişler. Uzaklara savrulmuşlar. Bir zaman sonra yine bulmuş adam kızı. Yeni ayakkabılar çizmiş, ve bu kez peri kızına giydirmiş ayakkabıları. Artık korkmuyormuş; çünkü peri kızı onun prensesiymiş, o da peri kızının prensi.

"Eteklerinde neden bir sürü ayakkabı varmış? Hepsini kendi mi giyiyormuş? Çok dağıtmamış mı ortalığı?"

Çok dağıtmış tabii. Çok yaramazmış çünkü kızıl saçlı kız. Esmer adamın evine bir gelmiş ortalığı toz duman etmiş, çalışma odasının kilitli kapılarından sızmış, mutfağına girip bütün bardaklarını kırmış. Ama çok da güzel, merhametli bir yüreği, tuttuğunu altın eden elleri varmış kızın. O eller çorbasına limon sıkıp boğazını, bahçesine çiçekler ekip ruhunu iyileştirmiş adamın. Karanlıklar içinde annesini özleyen adamın ışıklarını yakmış, hayatını aydınlatmış. Adamın annesine "onu bulacağım" diye söz verdiği en güzel kız olmuş kızıl saçlı kız; sadece beyaz teninden, kızıl saçlarından, narin ellerinden değil ama... ruhunun, içinin ışıltısından. O kadar ışıl ışılmış ki, adam avuçlarının arasında bir kez tuttuktan sonra bırakamamış kızı. "İçimisin" demiş, çünkü onu kaybederse içinin kapkaranlık kalacağını biliyormuş.

"Hep mutlu mu olmuşlar peki? Hiç üzülmemişler mi?"

Hep mutlu olmamışlar tabii, çok üzülmüşler, ama geçmiş. Sabretmeyi, umut etmeyi, mucizelere inanmayı bilmişler çünkü. Bir zamanlar ellerinden uçmasından korktuğu bir güvercinmiş gibi sakındığı kıza giydirmediği ayakkabıları...
 
yıllar sonra “sen benim prensesimsin” diyerek giydireceği zamanları beklemiş adam. 

“Ben bir şeyleri yanlış mı anlıyorum?” dediği, ve yanlış anladığı şeyler için...
sabretmiş, umut etmiş, beklemiş.

Ve sonunda bir gün “Ben bir şeyler anlıyorum ama... yanlış anlamıyorumdur... değil mi?” diye sorduğu şey... 

gerçek olmuş adamın.

Mucize olmuş yani...


Yazı devam ediyor... 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER