Haklısınız Emine hanım o bir prensti. Bir zamanlar senin, şimdi ise Defne Topal’ın prensi. Ancak prens mertebesine gelmek için önce bu kirpinin kesilen bacağını iyileştirmesi gerekiyordu. Çünkü onu iyileştirecek bir annesi yoktu. O öğrettiğiniz merhametle, siz ve babasının yaşadığı o aşkla öğrendiği koşulsuz sevgiyle, verdiği emekle iyileştirmeye başlamıştı topallayan kirpinin ayaklarını... Defne artık ailesinin tanıdığı Defne değildi. İyileştikçe başka biri oluyor, Ömer’in Defne’si halini alıyordu. Aslında bir şekilde ailenin yükleri üstlenen çocuğuyken, yepyeni birey oluyordu. Belki de özüne dönmüştü. Her ne kadar kirpi herhangi bir olay olduğunda hiç farkında olmadan bu yarasını “İnsan dediğin çocuk sever, ister. Ne bu yani anlamıyorum. Doğurup doğurup ay ben ben böyle bir hayat istemiyorum deyip vazgeçmeler kedi yavrusu gibi çocukları kapılara kovmalar. Kedi yavrusu bile konmaz, ayıptır bir sahip çık bir şey yap.” diyerek ya da herhangi bir sorun olduğunda yine terk edileceğinden korktuğundan dağ evine kaçarak gün yüzüne çıkarsa da Ömer bir şekilde ayaklanmasını sağlamıştı Defne’sinin. Ancak yaranın tamamen kaybolması için zaman lazımdı. Belki de doğanı durmaksızın kendini var etme gücü onu iyileştirecek olandı.


 
ÖMER: “Doğa tüketmeyi bilmez’ derdi annem. Bir yerde bir çiçek solar, bir yaprak dökülür, sonra bambaşka bir yerde bambaşka renkte bir çiçek açar, yeni yapraklar yeşerir. Böyle durmaksızın var eder kendini.”
DEFNE: “Hep yeniden başlar.”
ÖMER: “Hep yeniden, artarak, çoğalarak.”
DEFNE: “İnsan da öyle değil mi? Her seferinde kendimize bahane buluyoruz, direniyoruz.”
ÖMER: “Çünkü inanmak istiyoruz. Mutlu olacağımıza, tükenmeyeceğimize, hatta aksine daha çok var olmak istiyoruz, artarak, iz bırakarak.”
DEFNE: “Hayat döngüsü denen şey işte. Önce yalnızız tekiz, sonra şanslıysak ruh eşimizi buluyoruz, birken iki oluyoruz.”
ÖMER: “Aile oluyoruz hatta. İkiyken üç, üçken dört...”
DEFNE: “Galiba buna ihtiyacımız var, var oluşumuzu kanıtlamak için.”

 

Sonuçta babasıyla annesi gittikten sonra “hiç kimsenin evladı olmamak” düşüncesi sarıp sarmalamıştı Defne’yi... Bir zamanlar bir bankta “Yalnız değilsin. Ben varım” diyerek bulduğu ruh eşi başlamıştı bu düşünceyi yok etmeye en hızlı şekilde, ancak o düşünce tamamen birken iki, ikiyken üç olduğunda yok olacaktı. Kendisi için aslında mucize ya da rüya olan bu hayalin gerçek olmasıydı Defne’yi tam anlamıyla iyileştirecek olan. Sonuçta bu onun mucize hikayesiydi? Yapayalnız bir insanken kendi mucizesini yaşarken hep rüyasında Ömer ile o sıcacık yuvasına sahip olmaktı. Çocuklarına baktığı, bahçesinde kendi meyve sebzelerini yetiştirdiği, mutfağına sahip çıktığı asıl yuva diyeceği evinde...


 
Bu hayaline de artık çok yakındı, hatta belki de hayalinin tam içerisindeydi. Defne ile Ömer’in o temiz kalpleri her zaman rüyalarının gerçek olmasına yardımcı olmuştu. Zamanında gerçek olan Ömer’in rüyaları, şu sıralar Defne’ninkine bırakmıştı yerini. Kucağında bebeğiyle gaz çıkaran bir adet Ömer İplikçi o yarattığı görsel şölenle hem ekran başında bizlerin, hem de uykusunda Defne’nin yüzünde hiç geçmeyecek bir gülümseme yaratmıştı. Ve bir hayal daha gerçek olmuştu. Defne’nin tüm hayalleri gibi... Sonuçta o bu aşka ilk düştüğünde Şükrü abinin de dediği gibi artık yorgun ruhunu dinlendirecek başka bir ruh bulmuştu kendine, prensini... Genç kız ile kendi tarihlerini yazmayı kendine amaç edinen bu prensti her kaçtığında onu bulan ve peşinden koştuğu hatta tokat yediği için bir an bile pişmanlık duymayan. Her konuda annesinin sözünü dinleyen Ömer bu konuda da dinlemişti. Dans ederken kendisine “Söz ver bana, dünyanın en güzel kızıyla birlikte olacaksın bir prensesle.” tembihlenen sözler gerçek olmuştu. Yani hiç dert etme Emine hanım, oğlun emin ellerde. Annemle babamın orada yediği Kup Griyer’leri duyarak büyüdüğüm Kadıköy’ün sevdiğim en pastanelerinden biri olan Baylan’a seninle kendine göre tanıştırmaya getirdiği (Bu hareketleri Ömer’in Defne’nin ona ilk ‘evet’ demesinin ardından gittiği kasap ile ilk randevularında muhallebi yemeğe giden çiftleri hatırlattı bir anda bana...) o muhteşem kadın Ömer’e çok ama çok iyi bakacak. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER