Offf bu whatsapp grubundan da ne çok mesaj atıyorlar. -.-
Nihan’ın Fehime’den yardım istemesi güzel bir adımdı aslında. Asu’yu kızım diyerek bağrına basan Fehime’nin Nihan’a da ısınmasını çok istiyorum. Kemal ikisinin de kıymetlisi neticede. Fehime, anne aslan gibi gürül gürül geldi Emir’in üstüne ve ben korktum doğrusu. Ama Emir bu, kuru gürültüye pabuç bırakmaz. Hem Emir bu tehdide boyun eğmeyip onu püskürttü, hem de üstüne Kemal ve Nihan’ı sobelemesine ramak kaldı. Nihan, hem Kemal’i aklının fısıldadığı nedenlerle kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor, hem de tamamen kalbinin attığı, Kemal’i kurtarma adımları nedeniyle kendi planında açık veriyor. Mantığının sesini ve kalbinin sesini yanlış yerlerde, yanlış zamanlarda dinliyor. Formül basit aslında; Kemal’in yanında kalbini duysun, onun uzağındayken mantığı devreye girsin.

Çünkü Kemal’in yerinde bir başkası olsaydı onca sözün ve vicdan azabının üstüne, “Asu’yla evleneceğim!” sözü gerçek olabilirdi maazallah. Ama Kemal bu, işin içinde bityeniği olduğunu anlamıştır ve ona göre kendi planını kurmuştur. Nihan’a karşı olmasa bile Asu’ya karşı kesin kurmuştur. O gördüğü çantadan şüphelendi bir kere. Hatta şimdi sadece Nihan’a değil, ondan sonra ailesine ve Asu’ya da yeniden evlenmeye karar verdiğini söyleyebilir. Ama bu geri dönüş, şüphelerinin üzerine daha rahat gidebilmek için kendine bir hareket alanı yaratma çabasından kaynaklanacaktır.

Nihan’a yüklenme faslını kapatıp, saçlarını okşama aşamasına geçersem; vicdanından öperim Nihan’cım! Kemal Emir’in kumpasına düşüyor, Asu intihar ediyor, küresel ısınma yaşanıyor, dolar yükseliyor ve Nihan hepsi için kendini suçluyor. Hatta sanki benimkini de alıp ona vermişler gibi bol kepçeden vicdan azabı duyuyor. Hâlbuki ben de son derece empatik ve yufka yürekli bir insanımdır ama Asu’ya üzülemiyorum. Bihter gibi; “Ona hiç acımıyorum desem…"


Asu'yu izlerken ben.

Annem bölümü izlerken Asu’nun Japon yapıştırıcısı gibi olduğu kanaatine vardı ki bu tespitine ben de katılıyorum. Herkese ardında mesajlar bırakarak teşebbüs ettiği intihar başarıya ulaşıp ölseydi bile, bu sefer de hayaleti musallat olurdu bizimkilere. Kemal’in ona karşı dürüst ve açık sözlü tavrı beni sonsuz mesut ediyor. Kapılarını azıcık aralık bıraksa, Asu içeri sızmaya kalkıyor zaten. Şimdi bile ısrarla zili çalıyor. Kemal’in net tavrı beni ne kadar çok mutlu ediyorsa, Asu’nun gurursuz ve ısrarcı tavrı da o kadar rahatsız ediyor. Yani illa feminist bir mesaj vermek zorunda değiller bu konuda. Güzel işlendiği takdirde, sevdiği adam için her türlü fedakarlığı göze alabilecek, ellerini kirletebilecek kadar çok aşık bir kadını izlemeyi de sevebilirim. Zaten herkes aynı şeyi yapar, aynı doğruya inanırsa zaten hikayede hiçbir çatışma ve ilerleme olmaz. Ama Asu devamlı aynı cümlelerle ve aynı ağlak ifadeyle Kemal’e yalvarınca ben boğuluyorum. Tufan gibi, onun da karşılıksız aşkına üzüleyim istiyorum ama olmuyor. Çok istiyorsa Kemal’in peşinden gene koşsun ama biraz farklı yöntemler denesin mümkünse.

Kemal’in kahramanlık mesaisi de bitmiyor arkadaş. Önce Nihan’ı buzluktan kurtarma çabası, sonra polis baskınından kaçma, öğlen de bel fıtığı olma pahasına Asu’yu hastaneye yetiştirme derdi. Hangi birine koştursun? Adam tam zamanlı Superman resmen. Veya Nihan’ın fedaisi Kara Kemal de diyebiliriz. Neticede Nihan’ın Emir’e karşı ifşa olmaması için elindeki kaydı kullanmayı reddeden cengâver bir fedai o.

Emir’de, Nihan ve annesi hariç bir başkasına karşı duygu emareleri görmek beni hiç şaşırtmadı. Hatta Asu’nun saçını ürke ürke okşamasından etkilendim bile. Emir’in duygusal açıdan hâlâ bir oğlan çocuğu olduğunu, sevgi açlığı çektiğini ve birilerine tutunma ihtiyacı hissettiğini hep söyledim. Nihan’a duyduğu kara sevdanın bu kadar koyu renkte olması da bu tutunma ihtiyacından kaynaklanıyor zaten. Hiç kabullenmek istemediği kardeşinin hasta yatağının başında da “Dünya yeterince ıssız. Kardeşim kal, nefret etmek için de olur, intikam için de olur. Kardeşim olarak kal.” demesi beni doğrular nitelikte bence. Daha geçen gün birbirini boğazlıyorlardı halbuki. Ama ben dedim, kardeş kardeşi bıçaklar, sonra döner birbirini kucaklar dedim. Gerçi kimi kardeş de katil çıkabiliyor ama artık o kadar kusur Soydere kardeşlerde de olur! Ayrıca yeri gelmişken belirteyim, Zeynep’in Ozan’ın öldürdüğüne hâlâ inanmıyorum.

Şükür ki Kemal kendisinden saklanan en büyük iki sırdan birinin ucundan yakaladı gibi. Darısı tez vakitte ötekinin başına. Yoksa bu gidişle bal pamuğu ve Kemal’in sahneleri de benim içimde ukde olarak kalacak.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER