● Pamir “Hulusi bey mirasını sana bırakmış” deyince “ay Hulusi bey ölmüş müüüü?” diye üzülen Defne candır demiş miydim, çünkü candır. Ömer’in tatlı Defne’si! İşbu sebep, Pamir’in “benim de yengeme gönül borcum vardı o yüzden girdim bu işlere” diye açıklama yapan Pamir’e gösterdiği tepkiden fazlasını göstermemesini anlayabiliyorum. Şahsım adına ben böyle gülüp geçmezdim, ama neticede Pamir işadamlarına ne şe-he-ne bir erkek olduğunu anlatırken Defne’nin sıkılıp yanında Ömer’i düşündüğü bir arkadaşımız.
● Rüzgar çanına müsaadenizle biraz gülücem. Neticede koca koca adamların dimağını kirletiyor! Neyse ki minnak Esra’nın bu akıl karıştıran vasıflarından haberi yok da, okulda el işi aktivitesi olarak +18 mesajlar içeren bir uğraş içinde bulmuş değil kendini! Ayrıca, madem bu espriye de dahil kendisi, Pamir’in rüzgar çanını kim getirecek yazık adama!? (Ömer İplikçi’ninkisi kadar olmasın, adalet duygum gelişmiştir, napayım;)
● Ve fakat madem o kadar mağdursun Pamir, Ömer’in dediği gibi basıp gitsene. Mağdur edebiyatı yapan herkes basıp gitmeli zira kanımca.
● Mesai başında yaramazlık eden Ömer’lerin tatlı Defne’leri aksine uçuşkan ruhunu kusursuz zaptedip konsantrasyonunu zerre kaybetmemesi - hatta bana kalırsa, o rüzgardan daha da güç alıp işini daha da şahane yapması. Tek bir anda hem alabildiğine hınzır hem de bir o kadar cool olması. Aynı adamın, amcası, yengesi ve dedesi arasında şaşılacak derecede adil, her zaman doğrunun tarafında durduğunu göstermekten çekinmeyecek kadar karakterli ama bir yandan da gereken sınırları koyacak kadar da kararlı bir duruşunun olması. Bozulduğunda faturası kendisine kesilmiş olan bir dostluk nihayet onarıldığında, şahane bir anda sabretmeyi bilip müjdesini vermeyi bile İsmail’e bırakacak kadar gönlü tok bir adam olması. Buyursunlar elbette o adamın arabasına Defne. Nasıl buyurmasınlar, öyle değil mi?
Buyursunlar, onun yine asistanı, eli kolu nefesi olabileceği; artık her sorusuna korkmadan çekinmeden cevap verebileceği; ona doğru kıvrılan yolda doya doya, kursağında kalmayan bir sevinçle yürüyebileceği için havalara uçan kız ile kralı konuşsunlar konuşsunlar konuşsunlar... Bazen dudaklarıyla, bazen elleriyle, bazen gözleriyle... Gördüğümüz kadarıyla mutlu olmak, görmediğimizi da tasavvur edip mutlu olmak da, bu masaldan bize kalan olsun...
Sevgiyle, sağlıcakla...