Erken bir final
bekliyordum ama, bu kadar erken, apar topar bir finali gerçekten beklemiyordum.
Ama bu durum artık bir Fox Türkiye klasiği oldu, bundan sonra bu kanalda bir
dizi takip etmeden önce daha fazla düşüneceğim… Erken ve apar topar bir final
oldu, hikâyemize ve bu ekibe yazık oldu, ama sorularımızı mümkün olduğunca
yanıtlayan, düğümleri çözen, klişelere bulaşmadan ilerleyen, tempolu, güzel bir
final oldu.
Bölümün kurgusunda
bazı kopukluklar vardı ama bunu da ani gelen final kararına bağlıyorum; böyle
kördüğüm olmuş bir hikâyeyi bu kadar hızlı bir şekilde çözmek zorunda olmak,
sahne eksiltip sahne eklemek eminim çok zor olmuştur.
Şimdiye kadar farklı
tahminler yürütmüş olsak da Naz'ın katilinin Tarık Bey olması sanırım kimseyi
şaşırtmamıştır. Motivasyonu konusunda şüphelerimiz olsa da Tarık Bey'in bunu
yapabilecek tıynette bir adam olduğunu biliyorduk. Ali Nejat ve Feyza'nın gerçek
babası olmayışı da aradığımız bu motivasyon olabilir. Bir de üstüne, Muazzez'i
sevmiş ve karşılık alamamışsa mesela…
Enver'in kötü adam
olmamasına, Melisa'nın da bunu görüp ona acı çektirmektense hayatının bir
parçası olmak istemesine çok sevindim. Mehmet Aslantuğ'u bir hikâyenin kötü adamı
olarak izlemeyi çok isterim, ama bu hikâyede hiç istemedim. Feyza'yı bu kadar
severken ve Feyza'nın çevresinde bunca kumpas varken Enver kötü adam
olmamalıydı, çok şükür ki olmadı.
Umut'u hapisten
çıkaran kişinin Enver olmasına ben pek ikna olmadım, ama bunun, bizi finale
çabuk ulaştıracak olan manevralardan biri olduğunu düşündüğüm için kızamıyorum.
Böylece Neslihan'ın bağları çözüldü çünkü. Bu arada Tarık Bey de son hamlesini
yapıp Murat'ı ayak altından çektiği için Neslihan ve Umut'un aşklarını
yaşamasının önündeki engel de kalkmış oldu.
Gökçe'nin Naz'ın
annesi olduğunu öğrendiğinde Cahide'nin bağırıp çağırmalarını görünce bir kez
daha hak verdim Gökçe'nin evden kaçışına. En azından anne dırdırı çekmeden
geçirdi hamileliğini. Aynı Cahide Hanım, Umut'un iş için Almanya'ya gideceğini
öğrendiğinde de "Hay Allah!" dedi, bilmem dikkat ettiniz mi? Yani
kadını memnun etmenin bir yolu asla yok.
Ben uzun vadede bir
Gökçe ve Genco yakınlaşması umuyordum, ilginçtir Cahide de böyle düşünüyormuş.
Ben Genco'nun adını duyar duymaz bir arıza çıkartmasını beklerdim. Gerçi ortada
babasız bir bebek ve onu sahiplenmeye hazır bir Genco olmasaydı Cahide Hanım
yine böyle düşünür müydü bilemiyorum ama en azından bu konuda net ve olumlu bir
tavır takınması hoşuma gitti. Gökçe'nin çekincelerini de Genco'nun
fedakârlığını da anlıyor ve çok haklı buluyorum. Bu nedenle final bölümü diye
temelsiz bir yakınlaşma yaratmadıklarına çok sevindim. Hikâyenin o kısmının
daha fazla zamana ihtiyacı vardı…
Kısacık da olsa
Muazzez'in köşkte sosyalleşmesini izlemek güzeldi. Koca yürekli Kaan tabii ki
babaannesini de hızla kabullendi ve hayatına dâhil etti. Ayrıca Muazzez'in
Gülümser'le diyalogunu da çok sevdim. Bunca yıl ailesinin yanında olan,
çocuklarıyla ilgilenen Gülümser'e olan minnettarlığını hiç çekinmeden
sunması, Gülümser'in de bunu seve seve yaptığını göstermesi harikaydı.
Murat'ın gerçek
yüzünü gören Feyza'nın Enver'e yaklaşıp yaklaşmadığının bir soru işareti olarak
kalmasına da çok sevindim. Onlar benim hayallerimde daha uzun zaman yaşayacak
ve elbette sonunda mutlu olacaklar…
Ali Nejat ve
Eylül'ün karşılıklı ilan-ı aşkları çok güzel ve sahiciydi. Hikâyede bunun
ötesinde bir adım atılmamasını da sevdim. Çünkü onların hikâyesi birbirlerine
doğru değil de, yan yana, yaşama doğru ilerlemekteydi. Bunu da mutlu son
klişelerine kurban etmediğimiz için mutluyum.
Yazı devam ediyor...