Murat'ın Ali Nejat'ı
içeride tutamayan avukata ne yapacağıyla pek de ilgilenmiyorum ama avukata
psikolojik işkence edişinden keyif almadım desem yalan olur. Adamın elini
masaya koydurup etrafında bıçakla gezinmesine, kendisi keyifle yemeğini yerken
tabağında sanki avukatın organları varmış gibi tedirgin edici bir iştahla
konuşmasına bayıldım. Kızsam da, yaptıklarını onaylamasam da, seyir keyfi üst
düzeyde bir iş çıkıyor ortaya Murat'ın her sahnesinde. Başta Teoman
Kumbaracıbaşı olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim bir kez daha.
Ama Neslihan-Murat
sahnesini izlerken aynı tebessümü yüzümde taşımayı sürdüremedim. Teoman
Kumbaracıbaşı'nın keyifli oyununa enfes bir oyunculukla karşılık veren Rojda
Demirer'e de her bölümde biraz daha fazla hayran olmadan edemiyorum. Öfkesini
dışa vuramadıkça daha da pasif ve hareketsiz kalan Neslihan'ın çaresizliği her
bölüm daha da işliyor içime. Öte yandan, Murat'ın kötülüğünün çok tatlı bir
dozu olduğunu düşünüyorum. Neslihan ona karşılık vermediğinde "zorla olunca tadı tuzu olmuyor"
deyip çekip gitmesinden söz ediyorum. Kötülükten gözü dönmüş biri olsaydı
tecavüz de edebilirdi Neslihan'a. Ama Murat kötü olduğu kadar akıllı, bir o
kadar da hayattan tat alan bir adam. Bir şeyi elde edemediğinde zorla almak
yerine başka yollar denemeyi seviyor. Bu da alt edilmesi çok daha zor biri
haline getiriyor onu.
Ama Neslihan'ın
hareketsizliğine artık bir son vermek lazım. Umut sordukça susturdu, 'bana
güven' dedi, Umut da güvendi ve sormadı, ama bu gizlilik elinde patladı işte
Neslihan'ın. Sadece Umut'u üzmemek için susmadığını, Umut'un olanları
öğrendikten sonra yapacağı ilk işin Murat'ın yakasına yapışmak olacağını
biliyoruz; ama Neslihan'ın susması yalnızca Murat'ın işine yarıyor şu an.
Eylül'le arkadaşlığına da güvenerek Enver'in yardımını istese mesela, hem
Umut'un düşünüp taşınmadan Murat'a saldırmasına engel olabilir, hem de Murat'a
karşı durabilmek için bir güç olur elinde. Hatırla Neslihan, seni bu hikâyenin
içine zaten Enver sokmuştu…

Murat mesela hiçbir
fırsatı kaçırmıyor düşman bellediklerine saldırmak için; kendisiyle hiç alakası
olmadığı halde, sırf Enver'le çalışıyor diye ilgilendi Melisa'nın hikâyesiyle
ve Enver'in işe alırken yapmadığı incelemeyi o bir günde yapıp çıkıverdi karşısına
Melisa'nın. Melisa hiçbir şey söylemeden kaçtı
Murat'tan ama bu şekilde kurtulamayacağını biliyoruz. Bakalım Murat'ın
kirli hesaplarına dâhil olmayı mı yoksa Enver'i tanımayı mı seçecek.
Anladığım kadarıyla
Melisa, oynamaya çalıştığı oyunu yönetebilecek güç ve zekaya sahip biri değil.
O saatlerde aramaması gereken annesini azarlamak için telefonu açıp dışarı
çıkmak yerine çalan telefonu susturup bir mesaj atabilirdi annesine örneğin. Ya
da daha iyisi, telefonunun sesini tümüyle kapatabilir, böylece çalışırken
telefonla rahatsız edip bölünmez, başka şeylerle ilgilenmeyen, işine sadık bir
çalışan görüntüsü de verebilirdi. Neyse, artık Melisa'nın hikâyesi Murat'ın
müdahalelerine göre şekillenecek gibi duruyor, bekleyip görelim.