John Rayburn’ü dimdik bir halde yürürken, evinin önünde
omuzları çökmüş bir hale getiren süreci ilgiyle izliyorum. Kyle Chandler,
şahane bir karakter çıkarıyor. John’a kızarken sarılmak istiyorum doğrusu.
John’un içindeki öfkenin dışa yansıması da karakteri okurken şahane bir
referans. Geçen sezon Bloodline’ı izlerken Danny öldüğünde bu hikaye nereye
evrilir diye düşünüyordum. Ama bu sezonda anlıyorum ki, bu aslında John’un
hikayesiymiş.
John, ne kadar iyi baba hala tam olarak anlayamadıysam da
içimden bir ses Kevin’in çok iyi bir baba olacağını söylüyor. İzleyip de
göreceğiz.
Meg ve Marco’nun geceyi beraber geçirmesine ise elbette ki
şaşırmadım. Çünkü bunun sinyalini birkaç hafta önce almıştık. İşin aslı Meg’in
Marco’dan başkasıyla mutlu olacağını düşünmüyorum. Meg’in ailesiyle ilgili
söylediği şeyler de çok önemliydi. Bu hafta tüm karakterler biraz olsun içini
döktü aslında.
Sally ise benim enerjimi tüketiyor. Bugün Sally hakkında
yazmaya mecalim yok, o kalbindeki kötülüklerle boğuşmaya devam etsin.
Gelecek bölümü iple çekiyorum. Ve dilerim gelecek hafta daha
aydınlık sabahlara uyanırız...