Leziz yiyeceklerle dolu bir sofra, güzel bir ortam,
kalabalık bir aile. Buradan bakınca ne de güzel görünüyor değil mi? Masaya
kolunuzun çarptığını düşünün, masanın ucundaki bardağın yere düşerek paramparça
olduğunu. İşte Danny’nin ömür boyu suçlanmasına neden olan o olayın yaşandığı o
gün, bir bardak paramparça oldu.
Bazı şeylerin telafisi yoktur. Hele ki telafi etmeye
niyetiniz yoksa, hiç yoktur. Sally, bardağı bile bile masayı koyan biri benim
gözümde. O güne kadar, o ailede bir şeyler yaşanmamış olsaydı o gün bu kadar
büyük acılara neden olmazdı.
Belki de Sally, anne olmayı bile istemedi. Anne olmuş olmak
için çocuk yaptı. Bir insanın çocuklarını çıkarlarına göre sevmesine
dayanamıyorum. Biliyorum ki John, Sally’nin hoşuna giden şeyler yapmasa Sally
onu da siler atar bir kalemde.
Sally ve Jane’in sahnesi çok güzeldi. Jane, ilk bölümden
beri güzel yüreğini sevdiğim bir kız. Bir kalpte iyilik varsa, cesaret daha da anlam kazanır. Jane, o sözleri sadece cesur olduğu için söylemedi. Jane, vicdanına ağır geldiği için söyledi. Babasının yaptıklarını bilse, daha da ağırını söyleyebilecek bir genç var karşımızda.
Sanırım Jane, cesaretini annesinden almış. İnsan anne var, anne var diyor açıkçası. Diana’yı
seviyorum, gerektiğinde John’a karşı durmasını daha çok seviyorum. John da aklını başına alıp, kendi çekirdek ailesinin
huzurunu düşünürse sevinirim.
Fakat Eve, Jane’e yaklaştıkça rahatsız olduğumu da
belirtmeden geçemeyeceğim. Eve, açık ve net bir şekilde Jane’i kullanmak
istiyor. Jane, kırılsın istemiyorum. Ki zaten büyükannesi tarafından da
kırıldı. Jane ve Nolan, çok iyi iki dost olacaklar bence. Umarım bir gün
birbirlerini kırmazlar.
Ve bu hikayede Sally’nin sonu ne olacak gerçekten merak
ediyorum.