Aşk Laftan Anlamaz: Sokak Lambası..
Velhasılıkelam her şey nasip. Çok ciddiyim bakın. Nasibinizde olan hayatı yaşıyorsunuz hepiniz. Tabii ben de. Burada oturup her şeyi bilirim havalarında takılmayacağım elbette, ne haddime. Ama bu çiftin geleceğini tahmin etmek hiç de zor bir eylem değil benim için. O halde başlayalım mı? Haydi vira bismillah. 

Bölüm nereden başladı diye bir giriş yapmama bile gerek yok ama aslında bölümün kırılma noktası o istifaydı. Geçen bölümün sonunda tanık olduğumuz sahne bu bölümün tamamını etkiledi neredeyse. Hayat'ın kararlı tutumuna benden bin bir şükran. Ama yanlış. Zaten yalanın üzerine kurulmuş bir kariyerin üzerinde ısrarla dikiliyor. Temeli çürük olan yapının üzerine ne kadar sağlam malzeme yığarsanız yığın, yıkım bir o kadar şiddetli olacaktır. Bu sözümü yabana atmayınız gençler. Sağınıza solunuza, önünüze arkanıza not alınız. 

Tuval'den bahsetmek istiyorum. Çok sağlam çizgileri olan bir karakter her şeyden önce. Durduğu noktayı dile getirmekten hoşlanmayan ama yeri geldiğinde de göğsünün üzerinde nişan gibi taşımasını çok iyi biliyor. Karakteristik çizgisi de çok sağlam. Gerçeğe ışık tutmaktan ne vazgeçti ne de gölgede kalanı ezdirdi. Herkesin yanında durabilen ama sınırlarını çok iyi koruyan bir yapısı var. Ki bu muazzam bir şey.

Günümüz televizyonunda izlediğimiz başarılı kadın kötü olur psikolojisinin gram parçası eklenmemiş Tuval'e. Didem'in karşısındaki tutumunu çok sevdim. Çok çok sevdim ama. Tabii ki de biliyoruz haz etmediğini ama her ne olursa olsun temeli çok sağlam diyerek Didem'i koruyabilirdi. Yaptı mı? Tam aksine. Her parçayı gözler önüne serdikten sonra bir de Murat'a 40 yıl hatırlı bir kahveye gitti. Umarım Murat'ın tavrı üzerindeki bu etkisi 40 bölüm sürecek bir kazanca sebep olur. 



Murat'ta yeller bir hayli şiddetli esiyor farkındasınız zaten. Duygularından emin değil demeyeceğim. Emin. Ama inkar konusunda öyle bir karakteri var ki takdire şayan. Didem'e atarını giderini döküp sonrasında Azimet Sultan'la annesi hakkında konuşması, çektiği vicdan azabının yüzünden okunması, Tertibiyle dertleşmesi ve en sonunda soluğunu Hayat'ın yanında alması da bölümü güzelleştiren bir diğer noktaydı. İçini kemiren suçluluk duygusuna Hayat'ın yalan psikolojisi de eklenince affetme süreci haliyle daha hızlı oldu. 



Gelelim Hayat'a.. Çok kızdım. Kızdığım kadar bir defa daha kızdım. Hayat, annesi hakkında yalan söyleyecek bir karakter değil benim gözümde. Her ne pahasına olursa olsun yapmamalıydı. Ama yaptı. Tuval'in itiraz edecek ya da işten kovacak hali yoktu zaten istifasını basan Hayat'ı. Nasıl toplayacağı konusunda bir fikrim yok ama toplamasını istemekten başka bir dileğim de yok. Bölüm sonunda gelen ''Ben senin tanıdığın kadın değilim'' tarzı bir cümle tüm durumu azıcık özetledi.

Tarantula Murat esprisini ve mizacı çok beğendim. Hayat'ın deli dolu karakterini sonra oturup uzun uzun konuşuruz. Hayatın elinde kahveyle gelmesi çok hoş bir sahneye daha imzasını attı. Murat'la olan ilişkisine kısa sürede dönmesi her şeyi sildi süpürdü zaten yeterince. Doruk sanki Hayat'a arkadaşımsı yaklaşmıyor mu? Yine de tahtaya vuralım elimizi kolumuzu. Buradan çıkmasın bu düşünce. Nazar değer yanarız topluca.

Suna'nın yeterince zeki bir kadın olduğunu zannediyordum ama önüne her gelen fırsatta açık veriyor ve bu açıklar Hayat'ı yormaktan başka bir işe yaramıyor. Gez, toz, erkek arkadaşınla kuşların biyolojik evrimini gözlemle. Neden her fırsatta ''buyurun Suna Pektaş benim'' gibi bir hataya düşüyorsun? Zekana hakaret. Etme eyleme.



Araplar konusunda Murat'ın mukemmeliyetçiliğini seni de, beni de yakar. Ama önemli olan o değil. Önemli olan Murat'ın bölüm içerisinde kendi duvarlarından bir  hayli taviz vermesi. Sizi bizi kaldırınca ortaya çıkan Murat ve Hayat'ı çok sevdim. Üstelik ikisinin de çabucak perdelerini kaldırması muazzam bir tepkiydi. Her turda bambaşka bir yönlerini gördü aslında izleyici. Şahane düşünülmüş ve kurgulanmıştı. 




İpek ve Kerem'e gelince... Çok büyük elektrik alıyorum sizden. ''Kısmetse yıllar sonra el ele vericez nefesimizi.'' sahnesinde ne kadar güldüğümü anlatmama bile gerek yok. Keyifli sahneler geçiyor ikilinin arasında. Onların da yolları açık olsun. Ama bahsetmeliyim ki bu bölüm İpek ve Hayat dostluğu çok derin sunuldu. Her anında yanında olan ve elinden geleni yapmaktan bir an olsun vazgeçmiyor. Aslı daha geri planda olsa da içişlerine o bakıyor. Hakkı yenmez. Sağ olsun.


 
Bölüm sonunda Didem'in ''olan biteni öğrendim şimdi siz düşünün'' bakışlarından hiç haz etmedim. Elindeki kozu sonuna kadar kullanacağından hiç bir şüphem yok. Tuval'in yine Hayat'ın yanında olacağını düşünüyorum. Ki zaten yeterince bulunduğu tarafı belli etti.

Haftaya güzel bir bölümle karşılaşmak dileğiyle..

Atatürk Havaalanı saldırısını kınıyor, ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER