Murat köşke gelip
onu bulana kadar en az 20 dakikalık bir zaman diliminde düştüğü yerde
bilinçsizce yattı Tarık Bey ve hastaneye götürüldükten kısa süre sonra da
kendine gelmeyi başardı. Ve bunu bize "küçük sayılabilecek bir kalp
spazmı" diye açıkladılar. Konunun uzmanı değilim ama "küçük" bir
spazmın o kadar uzun süre bilinçsizce yatmaya sebep olduğuna, o kadar uzun süre
bilinçsizce yatan birinin de bu kadar hızlı uyanmasına ikna olamadım.
Öte yandan, konunun
başına dönersek, Enver'e karşı koz olarak Feyza'yı kullanması, Feyza'nın bunu
öğrenip babasına tepki vermesi sonucu spazm geçirmişti Tarık Bey. Açıkçası ben,
Tarık Bey gibi birinin böyle "küçük sayılabilecek" bir olay sonucunda
kalp spazmı geçirebilecek biri olduğunu düşünmüyorum. Aynı şekilde, bu
"küçük sayılabilecek" spazmın ardından, halk arasında "ölüm
iyiliği" denilen seviyeye yükselmesine ve Ali Nejat'tan af dilemesine de
inanamadım. Bugüne kadar bize gösterilen Tarık Bey, ancak kalabalık içinde
spazm numarası yaparak dikkatleri üzerine çeker, hastanede de Murat'a karşı Ali
Nejat'ı oyuna sürmek için bu oyununu devam ettirmeye çalışırdı.
Bu spazm gerçek
değil oyun olsa da Ali Nejat'ı İstanbul'da kalmaya ve şirkete dönmeye ikna
etmeye yeterdi. Zaten bizim amacımız da Ali Nejat'ı burada tutup Naz'ı
göndermek olduğu için Tarık Bey'in oyun oynuyor olması fark etmezdi.
Tarık Bey'i baygın
yatar halde bulup "intikamımı almadan ölme" diyerek hastaneye götüren
Murat'ın Enver'i Feyza ile görünce silahına sarılması da hiç tutarlı değil.
Murat silahına davranmasaydı o muhteşem diyalogu duyabilir miydik bilemiyorum, ama
yine de silahı fazla buldum. Neyse ki Enver, "ölüme tedbir alan değil,
hayatı ciddiye alan" biri. Ve Murat'ın her daim en az bir adım önünde
yürüdüğü için Murat'ın atağını bir kontra-atakla savuşturmayı bildi.
Ne kadar da saygısız oyuncular bunlar böyle, eller hep cepte!!!
Silahların bu kadar
çok görünmesinden hoşnut değilim. Fakat ensesinde silahı hisseden, ürkek
gözlerle arkasına bakıp kendisine silah çeken o elin has adamı -sandığı- Amir'e
ait olduğunu gören Murat'ın suratındaki korkuyu, yenilgiyi ve yıkımı görmek de
çok güzeldi.
Ali Nejat'ın Murat'a
verdiği tepkinin, Enver'in hamleleri karşısında ne kadar basit, ne kadar işe
yaramaz olduğunu görmek için de Murat'ın her iki olaydan sonraki surat
ifadesini karşılaştırmak yeterli. Enver karşısında bozguna uğrayan Murat, Ali
Nejat'ı kışkırtıp kendi üzerine çektikçe bundan garip de bir haz alıyor sanki.
Ali Nejat'ın Murat karşısında Enver'in desteğine muhtaç olduğunu da böylece
görüyoruz.
Geçen haftaki
yazımın ardından Ranini.tv'nin yorum bölümünde Murat'ın "en değerli
şeyi"nin Didem olup olmadığı hakkında konuşmuştuk biraz. Ben o kişinin
Didem olamayacağını iddia etmiştim. Öyle ya, madem Didem Murat'ın "en
değerli şeyi"ydi, öyleyse Didem yoksulluk ve yalnızlık çekerken,
hastalanıp çocuğuna bir yuva ararken Murat neredeydi? Yıllar boyu Ali Nejat'la
ilgili her şeyi takip eden Murat Didem'i neden izlememişti? Ali Nejat'ın bir
gecelik macerası Didem'i "en değerli şey" seviyesinden aşağı mı
düşürüyordu? Eğer öyleyse intikam peşinde koşmak nedendi? Ayrıca biz Didem'in
Ali Nejat için tek gecelik bir macera olduğuna değil, kısa da olsa bir ilişki
yaşandığına tanık olmuştuk şimdiye kadar. Didem'in doğum gününe denk gelen 8.
bölümdeki flashbacklerde gayet mutlu bir Ali Nejat-Didem çifti görmüştük
örneğin. Murat'ın tek gecelik dediği bu ilişkinin yaşandığı dönemde Ali
Nejat'ın Eylül'le birlikte olduğu ve onu Didem'le aldatmış olduğu konusuna
girmiyorum bile. 'Kendi yazdığını unutan senarist hastalığı'na bizim senarist de
kapılmış anlaşılan…