“Ömer’in parmağından çıkan yüzük beni üzmedi” de diyeyim de, uyuzlukta Allahüekber seviyesini zorlayayım o zaman, nasıl? Kızmayın ama – kızmayın çünkü ben peşinciyim; çünkü ödeyip kurtulmak varken taksite filan uğraşmak ne mânâ? Hatta iddia ediyorum ki, mesela yetişkin bir Kiralıkçı gerçekten inançlı ve idmanlıysa, 50.bölüm gibi bir bölümün diyetini 10.dakikasına kalmadan ödeyip, günler geceler sürecek tükenmişlik sendromundan kendisini kurtarabilir. Her ne kadar biraz geç olsa da yapamamış, veya bu türlüsünü denememiş olanlar için de tarifi vereyim. Şimdi yapmasanız da elinizin altında bulunsun, çünkü semt bizim ama evler kira; ve bu evlere davetsiz misafirin ne zaman geleceği belli olmuyor. 

Efendim önce evi hallaç pamuğunun en küçük zerresini bırakmayana kadar bizzat temizleyen kişi olduğunuz için, üstünüze bile yaptırmaya gidemediğiniz kalıbı büyük elbisenizi giyip tırnak kontrolüne tâbi olacaksınız. Bu anların tümünde de stresten stres beğeneceksiniz; çünkü müstakbel ‘kayınvalide-yarı’nıza söz geçirememekte artık istemsizce bir dünya markasısınız. Hatta müstakbel kocanızın ailesinin her bireyinin manevi yüklerini de sırtlanmanız beklenecek; çünkü o ailenin iç işlerinden de o kelli felli aile bireyleri değil, siz sorumlusunuz. Düşüncesizlikler, bencillikler, saygısızlıklar, “aman olur o kadar da canım”cılıklar hep sizi bulacak; çünkü sizin akça pakça bacağınız dururken her kara koyun kendi bacağından niye asılsın, değil mi?  

Bütün bunlara tamamsanız; eline bir demet çiçek aldı mı zaten ‘göbeğine-bastırınca-şarkı-söyleyen-lahana-bebek’lerden hallice “ölüm gibiydi ama kimse ölmedi” dizelerini okumaya başlayan kocacığınız gelecek; ve içeride görmek istemediği aile büyüğünü – kendi aile büyüğünü – gördüğü için size patlayacak. İyi adamlar çevrelerine zarar vermemek için kendi içlerine patlarlar, ve tam da bu yüzden bu adam da size patlayınca şaşırmamanız gerekecek. Tabii ki size patlayacak, çünkü siz onun içisiniz! 

“Dışı seni içi beni yakar”ı da atalarımız adeta sizin için söylenmiş olacak o noktada; çünkü bütün talihsizlikleri yaşamak boynunuzun borcu. Çünkü ana kraliçe İplikçi’den 200bin TL aldığınızda, tüm İplikçi’lerin aile dramalarının yapım ve yayın hakkını da satın almış olacaksınız. Yapımda ve yayında sadece sizin emeğiniz geçmiş olacağı için; set bitip oyuncular evlerine çekildiklerinde, ortaya çıkan tablodan sadece ve sadece siz sorumlu olacaksınız. 

Buna rağmen “show must go on!” da demeniz gerekecek tabii, çünkü hayat devam ediyor, içerisi yanıyor diye dışarıyı niye yakalım, değil mi ama? O nedenle de çok sevdiğiniz adam, sizi çok seven adam, bugüne kadar sizi sadece eritebileceğini düşündüğünüz bakışlarıyla sizi en mutlu gününüzde bu kez buz kestirecek. Ateş saçan gözleri donup kalacak yüzünüzde; istemsizce sol yukarı kıvrılıveren o dudağı kilitlenecek, yanağınıza dikenli bir top gibi batacak. O küçük altın çember, Orta Dünya’daki cenabet kardeşinin sahip olup olabileceği tüm lanetlere kafa tutarmışçasına geçecek parmaklardan, çünkü “Ömer sana bunu yapmayacak Defne! Yapmayacak Ömer bunu sana!” 

Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER