Kara Sevda: Ey adalet nerdesin?
Eşli pişti mi oynasak? Zira duruma çok uyuyor şu anda...
Prusya Kralı Frederik, yeni sarayını yaptıracağı yerdeki değirmeni satın almak ister fakat değirmenci inatçıdır, tapulu malını bir türlü satmaz. Gücüne ve iktidarına güvenen kral, zorla da olsa değirmeni ele geçireceğini söylediğinde ise değirmenci o meşhur sözü söyler; Berlin’de hakimler var! Adalet ve adalete inanç deyince akla ilk gelen deyimlerdendir bu söz. Adaletin, mutlak iktidarın karşısında, çay toplamak için bile, eğilip bükülmeyecek, kraldan daha güçlü ve ona karşı bile haklıyı savunacak bir olgu olduğuna inancın bir ifadesidir. Kimisi bunun bir şehir efsanesi olduğunu söylese de, farketmez. Bence yine de güzel bir isyandır.

Bizde ise adalete dair en veciz söz şudur; “Adalet, ülkemizde yalnızca bir kadın ismidir.” Halbuki ne çok ihtiyaç duyarız; gerçeğin ortaya çıkması, hakkın yerini bulması, suçlunun cezalandırılması ve içimizin soğuması için… En çok da kurbanlar ihtiyaç duyar aslında. Çünkü “kurban seçilenlerin”, “kurbanlık koyun” olarak yetiştirilenlerin ve “kurban edilenlerin” elindeki tek güç “tarafsız adalet”tir.

Haksızlığa uğramak insanın canını çok yakar. Bunun insanî rövanşını almak da adalete düşer. Bazen öyle şeyler oluyor ki, öyle şeyler görüyor ki insan bu kadarı da olmaz diyor. Ama o kadarı da oluyor! En yakınlarının haksız yargısına maruz kalmak mesela... Başlangıçta yine herkesin Kemal’e karşı cephe alması, “doğruyu” yaptığı için suçlanması bana Tarık’ı şikayet ettiği dönemleri hatırlattı. Üstelik bu sefer Nihan’ın desteği, “Doğru yapıyorsun!” yüreklendirmesi yoktu. Bu taarruzda yanındaki tek silah kalbinde taşıdığı intikam ateşiydi.


Ağız tadıyla bir adam öldürtmüyorsunuz insana yahu!

İntikam derken, Emir’inki gibi vahşi bir kötülük yapma hırsından bahsetmiyorum elbette. Bu konuda Nihan, acısı sebebiyle Kemal’e haksızlık yapıyor bence. Kemal’i bu yola sokan Nihan’ı özgürlüğüne ve kendine kavuşturma isteğiydi başta ama kendisinin de dediği gibi artık iş oraları çoktan aştı. Artık doğrudan, Emir Kozcuoğlu’nun etrafa, insanlara zarar vererek kurduğu düzeni yıkmak istiyor Kemal. Bu düzeni yıkmanın bir getirisi de Nihan’la birlikte olmak olabilir tabi, ama bu artık başat güç değil. Fakat tamamen göz ardı edildiğini de iddia edemeyiz. “Sana geri döneceğim.”e karşılık “Peki senin dönmeni istiyor muyum?” kapaksa, “Nefes aldığın sürece isteyeceksin.” duble kapaktır, çünkü gerçektir.;) Kemal’in bu söze karşılık verememesi de gerçekliğinden kaynaklanmaktadır. Kazımak istesen de, oymaya çalışsan da Nihan'ı silemezsin be Kemal!

Fakat benim anlayamadığım; Nihan hangi cesaretle ve neye dayanarak geri döneceğini vaat etti? Çünkü çok ayrı uçlara savruldular, bu yolculukta çok kırdılar birbirlerini. Kemal şu an öylesine paramparça olmuş vaziyette ki gerçekten de ortada geri dönülecek bir adam kalmadı. Parçaların birleşmesi de epey zaman alacak. Esas merak ettiğim şey bunun tutkalı ne olacak?
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER