Mahir’in kabadayı olmasını yalnız Nazif Baba,
Feride, Songül değil aynı zamanda ben de istemiyorum. Karadayı’yı çok seviyorum ama Mahir bir tek Nazif’in “Kara”dayı’sı
olsun istiyorum. Tamam, Kenan İmirzalıoğlu çok yakışıyor babayiğit rollere tamam,
Mahir’den on numara kabadayı olur ama olmasın lütfen! Evet, bu defa Mahir
kazansın istiyorum, başına gelen tüm kötülüklerin cezasını teker teker versin
istiyorum ama kabadayı olmasını istemiyorum. Hem Mahir gibi merhametli bir
adamdan nasıl bir kabadayı olacak? Hadi oldu diyelim, geriye bir Mahir kalacak
mı? Silahı da aldı en sonunda eline zaten silahı olmayan kabadayı mı olurmuş?
Bir sahnede silah görünürse illaki patlar efsanesini Mahir de biliyor olacak
ki, boşalttı silahtaki mermileri. Hem silah taşıyor hem kullanamayacak. En
tehlikeli durum bu bence ama silahı boş kabadayımız daha bunun farkında değil
bence. Ne kadar çok kabadayı dedim fark ettiniz değil mi? Bu bölüm dizide de
aynen böyle oldu, tekrar tekrar duymaktan kelimeye yabancılaştım bir an. Ne
kadar tekrarlarsam tekrarlayayım Mahir’in yolu çizilmiş, bunu görüyorum.
Benimki yalnızca romantik, hayalci sayıklamalar işte.
Koskoca gazino patronu aynı zamanda da assolistim
ama etrafımda benimle ilgilenecek bir Selim var.
Mahir, Karadayı oldu. Ayten assolist oldu. Necdet’e
ne oldu acaba? Hiç göremedik onu bu bölüm. Şu adamı olan Selim bir işler
çeviriyor gibi. Önceleri Necdet hapse girdikten sonra işleri kendi yürüteceğini
sanıyordu da Ayten gelince bozuldu diye düşünmüştüm ama Ayten’i bu kadar
destekleyip sahneye çıkarmasının altında daha eğlenceli nedenler var gibi de
geliyor. Neyse artık bu konu önemliyse de şimdilik nedenini bilemiyoruz. Şimdi
asıl önemli olan Ayten’in saltanatının ne kadar süreceği. Nurten’i akraba
evinde unuttukları gibi Necdet’i de hapiste unutmazlarsa eğer en nihayetinde
içeriden çıkacaktır. Çıktığı gibi gazinoya gelmesini ve Ayten’i sahnede
görmesini isterim ne de olsa sesini çok seviyordu ama onu o halde kendi
gazinosunda görürse önce Selim’in mi Ayten’in mi ayağına sıkar bilemiyorum.
Tam bu dizi erkek egemen, vurdulu kırdılı bir dizi
olma yolunda gidiyor diye söylenecektim ki aklıma kadın bir ağır ceza reisi,
gazino patronu ve hatta şimdi bir de kabadayısı olduğu geldi. Aslında bu
kabadayılık mevzusunu istememe sebebim de biraz bu. Yani iki güzel hanımın
yazdığı dizi neden kabadayıları anlatsın ki. Sürekli aşk meşk yazılsın
demiyorum, yazılsın tabi de ben bunu demek istemiyorum. Ne bileyim Mahir’in
bileği kadar zekası da güçlü mesela. İsterdim ki o yönüyle arasın, bulsun
düşmanlarını. Yoksa ben Kurtlar Vadisi
bile izlemiş insanım. Oradaki olaylara katlanan biri Mahir gibi bir adamın
kabadayılık maceralarını izlemek istemez mi, elbet ister. Yani Mahir’in kararına
saygımız sonsuz. Başına o kadar şey gelen adam yine iyi dayanıyor, herkese
değil sadece kötülere dayılık taslıyor. Bu da tabi Mahir’in güzel mizacından sanırım.
Nereye bakıyor böyle ciğerci kedisi gibi dersiniz?
Ben bu dizide en çok Feride’ye üzülüyorum. Nasıl ki
Feride’nin Mahir’e zaafı varsa, benim de Feride’ye var. Mahir’i de çok sevmeme
rağmen, onun bu halini görüp kahrolmama rağmen, Feride’yi üzdüğü an kendimi
Mahir’e söylenirken buluyorum. Ben söyleniyorum, kızıyorum ama Feride yine de
Mahir de Mahir diye peşi sıra dolanıyor ya en çok da bu halini seviyorum galiba.
Bir de mesela diyorlar ki yok efendim Feride neden bu kadar saf, işte neden
babasına bu kadar güveniyor. Ee sana mı güvensin canım kardeşim? Mahir’in
babası elinde bıçakla cinayet mahallinde yakalandı. Ne oldu? Mahir bir an şüphe
etti mi babasından? Tamam, Nazif Baba bizim de babamız, bakan beyi biz de hiç
sevmiyoruz ama el insaf kadının babası yani kime güvensin başka. Tabi bu bölüm
gidip her şeyi babasına anlatacak diye ben de korktum. Aslında korkmadım da
öyle yapacak sandım desem daha doğru olur. Daha da kötüsü öyle olsun istedim.
Feride gitsin bakan beye her şeyi anlatsın, bakan bey gitsin o adamı gerçekten
öldürtsün ve bir şekilde Mahir’in üzerine kalsın istedim. Mahir de ben yapmadım
diyemeyeceği için hapse girsin ve bir an önce zaman atlaması olsun istedim.
Hayır, madem Mahir’i kabadayı olarak izleyeceğiz, adam gibi olmuş halini
izleyelim böyle arada kalmış hallerini daha fazla görmeyelim istedim. Feride
yapmadı ama Mahir’in sözünü dinledi kimseye bir şey söylemedi. Kimseye bir şey
söylemedi de Ayten’den ne gibi bir yardım bekliyor, onu anlayamadım. Belgin
mevzusunu biliyor olsa diyeceğim ki iki eski el ele verip yeniyi def etmeye
çalışacaklar ama öyle de değil. Belgin demişken, erkeği küçük düşürmek için
kadın kıyafeti giydirdikleri bir alemde en kadınsı haliyle arzı endam eden bir
hanım ağa sizce de ilginç değil mi? Güzel manada…
Feride ne Mahir'den vazgeçer ne de Kara ailesinden.
Mahir, hem babasına hem sevdasına hem de kendine
rağmen karanlık tarafa geçmeye karar verdi bu bölüm. Adı gibi kendi de mahir
olduğu için başaracaktır da eminim. Nazif Baba, bütün ömründe evlatları o aleme
girmesin diye uğraştı ama sonunda yine kendi sebebiyle iki oğlu da kabadayı
alemine girdi. Feride, daha önce denediği ve etkili olduğu tüm yöntemleri
denedi ama bu defa Mahir üzerinde bir etki bırakamayacağını anladı, teslim
oldu. Bakalım Mahir en çok sevdiği bu iki insandan ne kadar yüzünü
çevirebilecek? Karadayı iken güçlü iken dayanabilecektir ama zayıf düştüğünde,
duyguları onu ele geçirdiğinde babasının ve sevdasının yanına gitmeden
durabilecek mi?