"Beni salon kadını çizgimden çıkardınız sonunda!"
Asil ve narin bedenini soğuk sulara layık görmeyen Safoş'cuğuma gelirsek, o da artık elini kana buladı. Aldığı canları biliyorum elbet, ancak bugüne dek kendi eliyle kan akıtmamıştı hiç. Demek ki neymiş, asalet falan hak getire, iş başa düşünce mahalle kavgası kıvamına bağlanıyormuş. Safiye Sultan'ı bu halde görmeyi sevmiyorum ya! Ya ışıltılar içinde ölsün ya da kudretli değil ama en azından moda ikonu günlerine dönsün istiyorum, ne yalan söyleyeyim.

Dünyaya bir daha gelsem sevgilim, sana aşkımı asla affetmezdim.

Handan'cığımı sonlara sakladım yine. Tam yırttım diye düşündüğü anda, yine bir darbeyle yere seriliyor. Handan'ı bu kadar iyi ete kemiğe büründüren Tülin Özen'in başarısından bahsetmeye gerek yok değil mi? Handan'a ne kadar söylensem de, Derviş'le vedalaşma sahnesi yüreğime dokunmadı değil. Hiç dövünme ama şekerim, olayların bu hale gelmesine sen sebep oldun. 

Derviş de Handan'a itiraf edene dek, gayet politik kararlar alırken, itirafı sonrası bir kendini şaşırdı. Handan'ın aklına uydun "sırrı bilenleri susturalım" dedin de, bu kadar açık seçik, sıralı yapılır mı? Bir de Safiye'nin üstüne atıyorlar. İşte aşk insanın aklını başından alıyorsa demek! Bakın Halime'ye nasıl da Kösem'in tarafına geçti. 

Derviş Paşa için "kırmızı kaftan"lara bürünen Ahmed'ciğim, adalet terazisinde ağır gelen tarafı seçse de, son anda aklına gelen Derviş'in ölümünün kendi elinden olmasını tercih ettiği sözleriyle, kılıcını çekip canını aldı. Sahne öyle güzeldi ki! Ne eksik ne fazla. Yeterince dokunaklı. Ahmed'in kulaklarında yankılanacak sesler, kabuslarına girecek görüntüler fazlalaşıyor. Zalimliğin çizgisinde şu aralar çokça gezinse de en azından onun "doğru adam" olmayı istediğini biliyoruz, bize de bu da yeter.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER