Bıçak Ali’nin değiş tokuşunda taraflardan biri Efendi Sansar mıydı? Seyirci gözlerden tanır diye düşündüler herhalde ama en azından ben tanıyamadım. Zararı yok. Bir tuzağı daha kayıpsız atlattık ya gerisi önemli değil. Zira işin içinde Bıçak Ali varsa her zamankinden daha fazla şükretmek lazım. Adama saklanmayı öğretemedik arkadaş. Siper al yahu! Tamam sen korkusuzsun ama biz senin adına korkuyoruz. Vallahi sırf bu tedirginlikten dolayı yaptığı onca fiyakalı tavırdan etkilenemiyorum. Filinta’da her an, her şey olabileceği için vurulacak diye ödüm kopuyor. Ömrümden yiyorsun Bıçak Ali, ömrümden!
İster Cumhuriyet’i mi kursun? Yüceler Meclisi’nin ikide bir İngiliz Sefaretine koşmalarını çok doğru buluyorum. Sezon başında fazlasıyla küçültülmüştü ve bu kurgu da olsa realiteye ters bir durumdu. Fakat muhabbet hayli ilginç oldu. Filinta diyor ki meşrutiyet yanlıları kandırılmış veya kasıtlı davranmış, bu milletin iyiliğine çalışmamış insanlardı. Şimdi o adamları organize eden gücün ağzından Cumhuriyet sözcüğü çıktı. Filinta gittikçe daha da iddialı şeyler mi söylemeye başlayacak yoksa bana mı öyle geliyor bekleyip göreceğiz ama fena dikkat kesildim yani...
Vurur yüze ifadesi, biz daha bir şey görmedik bitanesi..
Bölüm boyunca muazzam bir Leyla performansı izledik. Yapım bu bölüm resmen Leyla'nın üzerinde hassasiyetle durmuş. Hani bu karaktere kızabilirsiniz veya bu karakteri sevebilirsiniz, bu size kalmış ama önce Leyla tam olarak kimdir bunu bi öğrenin demek istemişler. Mustafa için Yüce Meclis’e sırtını dönmek tamam ama gidip Midhat Paşa’yla memleketin geleceğine yön vermek? Vallahi Leyla beni her bölüm şaşırtıyor. Tam diyorum ki “Leyla böyle böyle biri…” öyle bir şey yapıyor ki ezberlerim dağılıyor. Muazzam karakter…
Paşalar toplantısından deli keyif aldım. Allah oyun bozanların en hayırlısıdır. Sen koca Osmanlı’da darbe yapmaya kalk, bunu da başar ama Allah sana bir oh demeyi nasip etmesin. İşte bunlar hep ah. Mehmet’in kendilerini götüreceğini bile bile optimist davranmaktan başka çareleri olmadığı için durumu kabul etmek zorunda kaldılar. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak böyle bir şey olsa gerek.
Ne!? Pencerenin pervazına kuş mu konmuş?!
Leyla’da ileride bir hastalık çıkarsa sebebi bu bölümdür. Kuş konduktan sonra resmen ömründen ömür gitti. Şahsen ben de biraz telaşlandım zira Leyla’nın kimliği bu kadar çabuk ortaya çıkmamalıydı. Neyse ki güzel bir gerilimden başka bir şey olmadı. Esas kıyamet sonrasına saklanıyormuş. Havadaki buluttan 10 günlük San Francisco hava durumunu çözen Yüce Efendi bu ihaneti çözemezse zaten hayal kırıklığı olurdu. Bakın Filinta’da Yüce Efendi’nin birinin ümüğe çökmesi önemli bir sinyaldir. Kimin boğazına sarıldıysa o öldü. Boris yırttı sandık ama o da üç gün yaşamadı. O yüzden Leyla’dan korkuyorum. Umarım bu geleneği bozar.
Ulu Hakan, Sir Henry ile olan yarışını kazanmış. Meşrutiyet tepsisinde sunulan padişahlığı kabul etti ama bizim görmemiz istenilen detay el sıkışma şekliydi. O ellerin kemiklerini avuçlarının içinde sıka sıka un ufak etmek istese de ikisiyle de el sıkıştı. Bu Abdülhamit Han’ın en önemli özelliklerinden biriydi. Siyasetin gereğini bilir ve ona göre davranırdı. Zaten bu sebeple en çok toprak kaybeden Sultan olmasına rağmen onca yıl devletin başında oturdu. Tek sahnede Abdülhamit Han karakteriyle ilgili bir sürü bilgi verdiler. Filinta bu işleri enfes yapıyor.
Zehir mi? Yok ben oynamıyorum yaa..
Yüce Efendi’nin Leyla’ya çıkarttığı fatura hayli ağırdı. Bence Yüce Efendi’nin hem aşkı hafife aldığını düşünüp hem de inadına öldürmesini istemesi durumu hala anlayamadığını gösteriyor. Mustafa gibi kocca yiğit zehirle öldürülecek. Düşüncesi dahi korkunç gelse de adım adım diziye eşlik ettik. Bütün o zor sahneleri, Ali uyandırmaya çalışırkenki halleri an be an takip ettik. Kolay değil Leyla’nın son şansı da ne demek? Tam bu noktada Filinta’ya hiç yakışmayan bir şey oldu. Tamam, bazı gizlenmiş sahneleri sonradan görme taktiğinde çok şey değiştirildi ve bunlara eyvallah dedik ama Leyla’nın “konuştuk, Mustafa’yı öldürmeyecektik” repliği olmadı işte…
Seyirci olarak aklımın biraz hafife alındığını düşündüm. Halbuki Filinta’yı bu kadar değerli yapan şey onun ilk dakikadan, son dakikaya kadar seyircisinin zekasına olan muazzam güveniydi. Hatta zaman zaman bu durum bizi aşar ve anlayamazdık ama aklımızın hafife alınması yerine anlayamamış olmayı tercih ederim. Leyla madem Yüce Efendi ile anlaştın yatak odasındaki hareketlerin neydi öyle? Kendimi gruba dahil edecek kadar bir haddim yok ama eminim ki Filinta seyircisi bunlara takılır efendiler. Aman dikkat diyorum…
Halbuki tam Mustafa’yı öldürme konusunda kararsız gibi düşünürken Farah’ın misafirliği ile Leyla’ya gereken motivasyon nasıl da sağlanmıştı. "Beni neden sevmedin!” diyerek zehri Mustafa’nın bünyesine salacaktı. Farah ile Leyla arasındaki gerilim inanılmaz. Sadece ve sadece Mustafa o hastane odasında yaşananlar adeta bir hayalmiş gibi davranıyor. Bıçak Ali bile bu gerçekliğin farkında ve doğuracağı sonuçları beklerken Filinta Mustafa’nın bu rahatlığını anlamak mümkün değil.
Yazı devam ediyor..