Hepinizin hemen etrafı buğulansın, lütfen. “Benim olacak
Fıstık, binicem üstüne vurucam kırbacı!” diyen çocuğu hatırlayın. Heh, -
hafızanıza sağlık- işte Tramba eşittir, o zalım çocuk. EYYY Tramba! Sen Ömer
İplikçi’yi ipe serilmiş et parçası mı sandın? "Ömer İplikçi’nin kışı gelecek"
dediniz dediniz, adam kara kış, fırtınalar altında kaldı. Bu dizide her şey
kiralanabiliyor, kesin bilgi! Şimdi de Ömer’i kiralık tasarımcı yaptılar.
Adamcağız, çalışanları için resmen kalemini, imzasını satacaktı. Son
spoilerkıranlık gibi olmasın ama, zanaatçı ustamızı bu kadar gözümüze
sokmalarının bir nedeni vardı, elbette. Tasarımlardaki işlemeyi sadece onun
yapabildiğini hepimiz hissettik. İşte Ömer İplikçi bir işe boşuna atlamaz.
Evet, kendisi ve imzası için bir planı vardı. Mini çakal Ömer planını kusursuz
işletiyordu. Fakat bir adam daha ne kadar ketum olabilir, bari Sinan’a
anlatsaydın durumu adam kurdeşen döktü!
Arkadaki Abi: Ömer İplikçi gören masum usta
Deniz’in ultra itici tavırları, Ömüş’e patronluk taslaması..
Elbette bunun bir bedeli olacaktı. Ancak, Deniz kaybetmeyi kabullenmeyenlerden,
bir sonraki darbesi ne olacak, tahmin edemiyorum. Yalnız tek isteğim var artık
Passionis gün yüzü görsün, krizleri teğet geçsin! Gelelim zurnanın zırt dediği yere! Ömer’in para için
Tramba’ya çizimlerini satan Defne’den ne farkı var? Ömer de bir başka sorun
yaratmamak için kabul etti. E, Defne keyfinden mi yapmıştı? Ah Ömüş’ciğim bunlar
hep küçük küçük mesajlar, artık destek ol şu Defo’ya. O bu görevini layıkı ile
yerine getirdi çünkü.
Şimdi gelelim, içimizi dökeceğimiz, rahatlayacağımız bölüme.
“Olmazsa olmaz, söylemezsem çatlar giderim”, diyerek başlıyorum.
Yazı devam ediyor...