● Yazın
önce Çeşme’ye tav olup sonra çıtayı
Maldivlere atan Koriş. “Boş attım dolu tuttum” derken biz onu kuru kızla
Ömüş’ün balayı filan olarak kabul ettik haberiniz olsun. İki adam tutup
Maldivlere gitmez de o açıdan. Hadi bekleyip görelim.
● Ömer’e sırrın söylenmemesi konusunda herkesin kendine tavır almasını
“Ömer’in tarafını seçmek” olarak algılayan Sude. Eğer bu bir taraftarlık
meselesiyle tarafları kıyaslayalım, peki. Ömer’de; öğreneceği şeyler sebebiyle
bir ihtimal hayata küsecek, zavallı bir adam. Sude’de; bildiği ne var ne yoksa
ortaya dökerek Ömer’in canını yakmaktan başka bir şey elde etmeyecek olan bir
kız. Senin tarafının seçilmesi için insani bir sebep var mı Sude?
● Bu hafta Ömer’in çaydanlığından dumanı eksik olmayan tavşan kanı çay o
buzdan şatoda içleri ısıtırken; kan kırmızısı duvarlarıyla her an alev alacak
gibi duran Necmi ve Neriman’ın evinde demlenen çayın dilleri yakması, boğazları
haşlaması dikkat çekici tabii ...
● “Hayranlığın bence aşkla çok ilgisi var. birinin duruşuna, yaptığı işe
hayran olmak. Öyle tutuluyorsun herhalde.” Ay ben bunu hep kullanırım ki! <3
Çünkü aşk boncuk göz, köfte dudak, baklava meselesi değildir ki... Budur işte,
bu.
● “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” diyerek o
hayırlı uğurlu laflarını tamamlayan Koriş, yani sonunda güzel bir şeye vesile
olmasan bu kez o gevşek ağzını topla diye Defne’yle beraber benim de bağırasım
geldi geliyordu ya neyse... ama dur, Koriş’e karşı ciddi sinir yapamıyorum ya,
sen hep göm sana Ömer’i bile gömmeler yakışıyor hayatım.
● Aşkın arasına gurur, iş-güç, geçmiş vb. her türlü limoni element sırasıyla
giren Yasemin-Sinan ikilisi; gelişiminizi merakla ve beğeniyle takip ediyorum.
Ne de olsa, dizimizde arpa boyundan daha geniş adımlarla yol alan güzide bir
çiftimizsiniz. Deniz bile açık edeceği onca sır içinde bu kez zamanında
Yasemin’le sevgili olduklarını yumurtlamayı seçti, kendince size ondan bile
“yürü yürü” var daha ne duruyorsunuz. Gerçi Yasemin o kombinezon üstü kürk altı
stilettolarla yürümenin âlâsını yapacak ama, aralarına şirketlerin batma
noktasına filan gelmesi gibi küçük meseleler giriyor. Hala umut var ama; hatta
bu ilişkide görmeye alışık çok olmadığımız şefkat ve merhamet gibi unsurların
dahil olmasıyla daha da fazla var bu kez.
Kolay gelsin kanka, sabahları çok cadıdır.
Yazı devam ediyor...