Ötelerde sevgilin, gömülmekte yavaş yavaş,
dalgalanan saçlarına kadar yükselmiş kum,
sözünü kesiyor konuştuğunda,
susması içim emir vererek,
ölümlüdür nasılsa sevgilin kumlara göre
ve ayrılışlara da gönüllü,
her kucaklaşmanın ardından.

Ömer adındaki bir aşığın gözündeki Defne adındaki bir maşuğu bu kadar mükemmel anlatabildiğine göre; sözü Bachmann’dan başkasına verme şansım var mı, siz söyleyin... Kendilerine sesleniyorum; sisler sadece gözleri kör değil, uğultulara dönüşüp kulakları sağır etmiş olsa da: Ömer; Defne’nin sırrı kumdan bir kale, onu saçlarına kadar boğan, susmasına emir verirken boğazlarına kadar dolan... ve her bir dalgada, rüzgarda yavaş yavaş çökmekte olan. Gör ki, ayrılışlara gönüllü olması bundan. Defne; kumlara göre ölümlü olsa da aşkın, Ömer’e göre ölümsüz. Sen de bunu hatırla. İzin ver, film bittiği o yerde takılı kalsın. Ömer’in “Aramıza giren her neyse anlat bana beraber çözelim” dediği o an dönsün dursun aklının sınırsız girdabında. Yüzündeki acısı, sesindeki ıstırabı; çaresizliği, yakarışı, ama en fazla da bu akıl-mantık insanının bildiği tüm mantık  sınırlarını aşan hasreti ve sevgisi dolsun kulağına, kumlar yerine. Belki o zaman anlarsın çünkü, mesele sende olduğu gibi, çözümü de sende; sadece gerçek olmakta, dürüst ve açık olmakta... kandilleri son bir kez söndürüp, kumdan kaleyi yıkıp, kendini korkusuzca o çetin günlere bırakmakta...

Notlar:

● Defne’nin her şeyi ilk elden Ömer’e anlatması gerektiğini düşünüyorum, anladığınız üzere, çünkü “Ömer’i kaybetmekten daha kötü ne olabilir?”e müsaadesiyle bir cevabım var: Kaybetme şeklin olabilir canım mesela! Aşkta her şey, “nasıl kaybettiğine” bakar. Sen bunları Ömer’in ağzından zamanında duyamamıştın ama, izin verirsen ben hatırlatayım: Mağlubiyettir aşk. Seni bir selamı ile yenen tek şeydir aynı zamanda. 

● Yine de Defne’nin -sadece ertelemeyi bırakmış olması hatırına bile olsa- çareyi Hulusi dedede aramasına da oyum var. Bununla tam olarak neyi başarmaya çalıştığı benim için – ve bence kendisi için de – muamma bile olsa; oyunu öyle veya böyle bitirmeye yönelik atılan her adım kabulümdür. 

● Bunun oyunu bitireceğini de düşünmüyorum aslında. Belki para meselesini, Neriman’ı, köşk planlarını ayyuka çıkarıp oyunun şeklini değiştirecek; ama Ömer’in aylardır sevdikleri tarafından kandırılmış olduğu gerçeğine dokunamayacak. 

● Gönül hiç birini duymayı hak etmediğini söylese de, Ömer’in aldatıldığını; onu aldatandan dinlemeye ihtiyacı var. Henüz kendisi bilmiyor, ama evet bu bir ihtiyaç. Yoksa o evde, o dört duvar arasında boğulacak. 

● Sude’nin gerçeği anlatıp anlatmadığı konusunda bir tahminde bulunmamayı arzu ediyorum. Burada kalem tutan ellerin aklına gelen 111. ihtimalin ne olduğunu bir sır peşinde koşar gibi bulmaya çalışmak yerine, oturup izlemek yönünde bir tercihim var. 



Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER