Güldürmeyin yahu, atıcam!
  • Kiralık Aşk ilişkiler sarmalında boşta kalan son iki ucun birbirine doğru uzamakta olduğunu görmeye başladık diyebiliriz sanırım. Kadın dayanışmasına doymayan Passionis ve Cherie leydilerinin son saadet zinciri İz ve  Yasemin’den söz ediyorum. Bu zinciri birleştiren İso halkası, gelir bu sarmalın ortasına oturur, benden tahmin etmesi. Serseri, manyak İz’i Ömer’den ve graffitiden başka bir şeye saralım da yeter zaten.
  • Gerçi, Defne’nin söylediği üzere, mundar ettiği ilk graffitileri de pek bir güzeldi. Tabi ben mundar demişim, Ömer Bey, çok güzel, demiş. Gönül gözü dedikleri bu olsa gerek. Üstünde barış işareti olan, rengarenk bir savaş tankı. Aynen Defne gibi; karmakarışık ve bir o kadar da benzersiz! “Defo duvarı olarak kalsın.” dedi adam. Şöyle düşündü çünkü belki: Çıkmaza düştükçe ateş altında kaldıkça buraya gelirim, ve hatırlarım: Defne üstüme top yağdırır, savaş tankını üzerimizden geçirir, ama esas istediği, barışmaktır. Başka bir şey değil. Defne işte.

Bir öğrenilmiş çaresizlik olarak "Defne işte."
  • Bir başka “Defne işte!” olarak Radiohead tişörtüyle dede ziyaretine giden Defne, alır mıyız bir dal? Hadi aldık bakalım. Defne’ye bu kılığı için değil – çünkü tüm abukluğuna rağmen aslında bunu beğendim – fakat jean pantolon gömlek kombinleri için bir müdahale görmek isterim naçizane. Bilardoda yırtık jean olmuş, ama o yırtık jean olmamış efendim.
  • Bilardo demişken, bu kısmı teknik zorunluluklardan mütevellit normal şartlarda makaslanacak tonla sahnenin bir potpurisi kabul ederek izlediğim için “Kendimi kesicem, uzadı da bitmedi!” moduna girmedim. Genel olarak keyifliydi de zaten. Özellikle, Yasemin’in İso’nun peşini öyle hemen bırakmayacağım diye inat ederek bilardo masasına kadar gelip orada İso’dan çok Sinan’la fingirdemesi baya eğlenceliydi, itiraf edelim. Velhasıl, bu sahneye ayrılan süre içinde “Keşke 1-2 beceriksiz Ömer atışı daha izleseydik de sonundaki Nihan-Defne halayını görmeseydik.” dileğimi şuracığa bırakmadan etmeyeyim. Mersi. 
  • Defne’den daha aklı başında hareketler görmek bizim de hakkımız; mesela kahvaltıda Hulusi Dede’ye “Size bir şey anlatmak istiyorum.” demesi gibi. Kız, sahiden mi? Bombelere gel diye bağıracağım Koray gibi şimdi!
  • Koriş ve Nöro voltranından da bahsetmek olmaz elbet. Parlak günlerine az buçuk geri döndüler, Passionis’i karanlık çağa gömmek suretiyle sanki! Kime niyet kime kısmet kapsamında Ömer ve Defne’nin ultra romantik ortamına Sinan ve Yasemin’in düşmesine de fazla sayıp sövemedim, çünkü o şamdanların, loş ortamın ve af buyurun “sevişme müziği”nin hakkını bu ikili kadar iyi verebilirler miydi bilmiyorum. Yani yan odadan ziyade bu odayı merak ettim matmazel, ve yan odanın aksine burayı hala merak ediyorum, suçum varsa buyrun, sanık sizin. 

Arkası yarın!

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER