Zeyno
için geçen hafta da demiştim "Zamanla pişman olduğunu izlemek keyifli olacak"
diye. Bu kız bu kafayla biraz zor pişman olur gibi. Annesini ne hale getirmiş
Allah aşkına. Kadın istemeye istemeye bıraktı kızını yurda. Yani kadın yılın
annesi değil hiç şüphesiz. Ama annesizlikten yine iyidir be kardeşim. Bak ben
evimden uzak okurken bile anne baba özlemi çekiyorum. Resmen seslerini duymak
bile yetmiyor bazen. İnsan annesini bırakıp nasıl yerleşir yetimhaneye? Yemek
yapmıyorsa sen yaparsın, çamaşır yıkamayı bilmiyorsa makine var sonuçta at
yıkansın. Kadın Mesude gibi sokağa atmadı, Banu gibi işkence etmedi.
Okula gönderiyor, evinizde mis gibi oturuyorsunuz. Allah’tan belanı mı
arıyorsun derler Zeyno gibisine!
O kadar kızın içinden yırtık hırka Zeyno'ya mı düşmüş? Cidden mi? (Medya İletişim Tweeti)
Kızların
odasında boş bir yatak vardı hatırlarsınız. Oraya kimi yerleştirecekler diye
çok fikir yürütmüştüm. Kısmet Zeyno’ya imiş. Songül ile anlaşamamalarına
şaşırmadım. Zeyno kendini korumak için güçlü olmak ile ukalalığı birbirine
karıştıran biri. Songül desen keskin doğruları olan bir insan… Eh ben kendimden
bilirim bu durumu. Songül benim gibi. Arkadaşlarım bana da çok keskin
doğrularım olduğunu söylüyor. Bazen sorun bile yaşıyorum ve ben de asla Zeyno
gibi insanlara tahammül edemiyorum. Yani Songül ile Zeyno anlaşsa daha çok
şaşırırdım. Hem bu anlaşmazlık Songül'ü Zeyno’ya karşı tetikte tutacaktır.
Ama bu tetikte durma durumu Cemre ile Songül’ün arasını açabilir. Umarım mesajı Zeyno'nun attığı ortaya çıkınca Cemre kardeşi için kızlarla kavga etmez. Zira
Zeyno bunu hak edecek bir kardeş değil.
Zeyno
daha ilk günlerden yetimhanenin zorluklarıyla tanıştı. Şehriyesiz pirinç
pilavına burun kıvırıyorsun da annen yok orada hanımefendi. Çalışanlar kaç
kişiye yemek çıkarıyor. Pilav dediğini yapmak zaten zor bir de miktarı artınca
denk düşürmek iyice zorlaşıyor. O insanlar ne yapsın? Sen daha çok ararsın
şehriyeli pilavı ne diyeyim. Karanlıkta uyuyamam diye söyleniyorsun. Daha geçen
haftaya kadar bu kızlar ısınamıyordu bile. Nerede kalmış gece ışığı açık
bırakmak. Yetimhane hayatını gözünde çok büyütüyordu. Ama ne demişler gerçekler
acıdır.
N: Ne o görmemiş gibi kızım. Kucağına çık istersen annenin!
M: Gördüm mü ki Neriman Hanım?
N: O da doğru.
Seher
ve Meral çok iyi olmadı mı? Diziye Emine Teyze’den sonra iyi bir anne daha girdi
çok şükür. Gerçi aralarında engeller var ama bir şekilde aşarlar; yeter ki
birbirlerini sevmeye devam etsinler. Meral’in annesine koştuğu annem diye
sarıldığı sahne çok özeldi. Seher’in o inanmakta zorlanan ama mutluluktan uçan
hallerine bayıldım diyebilirim. Arkadaşı ise ne olduğunu hemen anladı. Seher’in
yalanına ortak oldu. Sanki Seher’i sokakta yaralı bulmuş hastaneye getirmiş gibi
yaptı. Alınmadı, gücenmedi. Helal olsun kadına. Seher ve Meral’in ev arama
maceraları biraz daha uzasaydı keşke. Ayrıca rutubetle nasıl baş edecekler
bilmem. O boya dökülür bir-iki güne. Bir de boyanın rengi biraz patlak bir renk
değil mi? Benim gözüm yoruldu bakarken. Gerçi eşya filan alınca düzelebilir.
Ama şimdilik olmadı o renk, beğenemedim.

Boş
mezar… Başında boşuna ağlayan insanlar… Malum Türk dizi klişelerinden biri de
budur. Karakter öldü derler ya da birinin çok sevdiği biri ölmüştür yıllardır
üzülüyordur. Sonra bir bakarsın mezar boş! Normalde klişe olduğu için
delirirdim ama ilk kez bir klişenin hikayeyi sağlamlaştırmak adına bu kadar
iyi kullandığı gördüm. Kapatıp çenemi oturuyorum efendim. Kaldı ki duygusu yüksek
sahneleri severim. Oyuncularda sahnenin hakkını vermiş. Hani bir de damardan müzik olsaydı güzel olurdu.
Bu
hafta yazdıkça yazdım Ranini’ye sabır diliyorum ve kusura bakma lütfen
uğraştırdım galiba biraz. :)
Anket
için son sayfaya bakarsanız sevinirim. Yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiler…