Basket üstüne basket atıyordum... durdurulamıyordum!
-Ömer’le İz’in tamamladığı grafitti aslında ne kadar da Deföm olmuş öyle! Ama Defo’ciğimiz sanatı icra eden kadın tarafından ötürü, ele ele tutuşup maviliklere bakan çiftin gökyüzünde gördüğü derinlikleri göremediği için  defoya uğrattı güzelim eseri. İyi ettin ama yine de Defo’ciğim.. İz başlamıştı yine o ultra özgüvenli cool tavırlarıyla “ Valla hepsini Ömer istedi” diye dart atıp gerinmelere... Kendisinin şifreli halleri sürsün gitsin madem; bu Defne Ömer’in iki kedi gibi didişmesi hoşuna mı gidiyor; yoksa aralarındaki yumağı dolayıp düğüm derdine mi, nasılsa zamanla anlayacağız...



-Şirazesi kayanlarda bu hafta: Necmoş bey! tadında bir bölüm izledik sevgili seyirciler. Necmi amcamızın Mine’ye patlamalarını başka neye yormak mümkün yoksa... Necmoş bey, “daha fazla böyle şeyler yapmaması” kaydıyla affettiği karısının gram değişim göstermemesine mi şaşsın, doğru ve adaletli olmak adına öz kızını kendinden uzaklaştırmak durumunda kaldığına mı üzülsün... adamın trafoları patladı haliyle. Tepkisini doğal karşılıyorum; çünkü insanın kendi evladının can yakması, ve bunu doğal ve hak görmeyi sürdürmesi emim ki çok acı ve insanı derinden sarsan bir şey. Sude çok umurumda değil, ama biraz insaniyet namına façayı düzeltse de Necmoş beyin yüzü gülse diye dilek tutmuyor değilim...

-Belki Eymen müdahelesidir Sude’nin sırrı, umut etsek mi acaba? Öyle veya değil, Kiralık Aşk Volume 2’ya benden Neriman stayla “okey” var; yürüyün yürüyün gençler! Kiralık Aşk’ın beni şaşırtmasını seviyorum; ve bu kez deyimi tam yerinde olarak Kiralık Aşk’ın kendisi ile şaşırtıyor beni.  Eymen’in oyunculuk açısından “yapamıyor” ile “acaba çocuğun olayı mı bu?” arasında gidip gelen fikir karışıklığım bile bu hikayeden bildiğiniz keyif almama engel olmadı – ki keyfin, en aşağı 20 haftadır Neriman İplikçi içerikli sahnelerden almadığım bir şey olması bile, öpüp de başıma koymam için yeterli bu “beni tuttular” diye dökülüveren Eymen’i. Bakalım Sude de aşka düşüp, elimizdeki aşk çokgenlerinin köşe sayısını biraz daha arşa dikecek mı?

-Sinan’ı seviyorum ya... Çünkü sabah sabah beni 15 sene evveline ışınlayıp geometri egzersizi yaptırarak zihnimi diri tutan bu müstesna adamı nasıl sevmem!? Velhasıl karaladığım şekle bakılırsa; (taze kiralık aşkımızı da denkleme dahil edersek) elimizde Sinan’ın her birinin bir köşesinde durduğu 3 tane üçgen bulunuyor sayın seyirciler. Tam “geometri bilimi beni affetsin, Öklit mezarında ters döndü hep bu Sinan’ın yüzünden!” diyecekken çıkan şeklin bir rüzgar gülü olduğunu fark ettim. Tam da her rüzgarda yön değiştirmelere doyamayan Sinan’a yakışan türden! Sana rüzgar gülleri yakışır Sinancım, ne diyim, rüzgardan dilim damağıma yapıştı benim! Üstelik üzerimde 2 haftadır hissedip dile getirmediğim, ve ilk kez dün akşam bölüm tekrarını izlerken “o değil de Sinan çarkın başına dönmüş gibi tekrar Yasemin'e yürürse çok gülücem... ‘hastasıymış bu özgüvenlerin’ tipe bak yaa”  demişliğimin ağırlığı da var! Yahu Sinancım; "Because I said so" (Ben sana söylemiştim, 2007)  filmdi film. Sen tuttun gerçek yaptın, al kırdın bak! 


Bermuda Sinan üçgeni ve olaylar olaylar...

-Gerçi  o iş başkasındaydı; Yasemin hanımlar hırslarına öfkelerine egolarına yenik düşüp güzel seven İso’ları kırdılar döktüler matmazel! Olmadı, ama ÇOK şaşırttı mı? Beni, pek sayılmaz. Yasemin’in hamuru bozuk demek istemiyorum; ama hamurunun mayasını da unutmamamız gerekiyor, bunu anladık. Yasemin kendisinin bizzat söylediği gibi; dengeli, sakin halini İsmail’e borçlu. Ama Yasemin’in tek hali bu değil. Onun bir de hırslı, yırtıcı, egosu arşa iğneli bir hali de var. Bunu da gördüğümüz kadarıyla - özgüvenini sorgulatarak şirazesini kaydıran- Deniz’e borçlu mesela. Üstelik Yasemin’in içinde apayrı bir perdede sahneye çıkan tutkulu, ateşli, elektrik yüklü bir kadın da bulunmakta. Ve bu kez -kendisini de şaşırtan biçimde- bunun Sinan’la ortaya çıktığına şahit oluyor. Olur gibi oluyor diyelim. Koriş’e “tenlerin seçimi, elektrik birbirini çeker” diyen bilinçaltına sağlık Yasemincim, sen daha inkar et. Üstelik inkarlar, gerçeklerin gerçekliğini kanıtlar. Velhasıl, sırf bu kadar inkar etmelere doyamadığınız için bu kazan daha fena kaynar diyorum. Ve asla tahminim yok; hadi bakalım izleyip görelim. 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER